Bölüm 35

2.6K 382 50
                                    

Sinan çocuklarıyla konuşacak diye uyku girmedi gözüme. Salondaki koltuğa uzandım, televizyonun sesinde takılıyordum. Atıştırmalık bir şeyler yemiş, geçiştirmiştim. Epey geç bir saatte geldiler. Seslerini duyunca gözlerimi kapadım. Ceylan ile yüzleşme cesaretim yoktu. Olumsuz laflar etmesinden acayip korkuyordum. Deva burada uyumuş gibi laflar etti Ceylan. Sinan'ın sesini duydum. Siz yatın diyordu, uyandırmayalım. Uyandırmadılar. Birisi üstüme bir şey örttü. Ama hangisi bilmem... O evde kim olsa üşümemi istemezdi. Televizyon kapandı. Adım sesleri çekildi. Nefes sesleri gitti. Derken yerimden kalktım. Merakımdan uyuyamamıştım bir de sabahı bekleyemezdim. İlk kez Sinan'ın yatak odasına o orada yatarken gece vakti girdim. Henüz yatmamıştı. Üzerini bile değiştirmemişti. Yatağın kenarında oturmuş telefonuna bakıyordu. Kapıyı açtığımı görünce kalktı. İçeri girip sessizce arkamdan örtünce de bana yaklaştı.

"Sinan Bey?" dedim fısıltıyla. "Her şey yolunda mı?"

"Korkuttun beni Deva. Uyumuyor muydun sen?"

"Ceylan'dan tırstım. Uyuma numarası yaptım. Bana çok kızdı mı?"

"Kızmadı Deva. Sana neden kızsın?"

"Olumsuz bir şeyler demedi mi?" Dememiş. Başını iki yana salladı Sinan. Bunca saat sadece yemek yemiş olmalarına inanmıyordum. Ceylan, babasını üzmemden korkardı. Mutlaka çaba vermişti. Omzuma dokundu Sinan.

"Hadi..." dedi. Hala fısıldaşıyorduk. "Git yat. Kafandan da olumsuz düşünceleri çıkar."

"Bana yastık verir misiniz buradan? Boynum ağrır şimdi kırlentle."

"Getirecektim zaten uyudun kaldın diye. Odana gitsene Deva." Başımı iki yana salladım. "Alemsin. Ceylan, sana ne diyecek? Abartıyorsun. Ceylan seni benden çok sever Deva."

"Yine de sabah olsun gündüz oldu mu insan daha sağlıklı bakar olaya. Hem de sindirsin durumu."

"Tamam tamam," dedi. Geri döndü. Yatağındaki ikinci yastığı bana verdi. Sinan tek yastıkla yatıyordu ise yatağında neden iki yastık vardı? Sırf alışılagelmiş diye.

Başka erkek olsa bana gel yanımda yat derdi ama yok, ölmüş kadının yatağına hayatta girmezdim. İyi ki demiyor diye düşündüm. Bir yandan da hiç gitmek istemiyordum. Biraz otur da laflayalım falan dese diyordum. Yastık kucağımda gitmeden bekliyordum.

"Söyle hadi Deva."

"Bir şey söylemeyeceğim."

"Emin misin?"

Son anda vazgeçtim. Söyleyecektim. Sesimiz kısık değilmiş gibi kulağına söylemek üzere eğildim ve dudaklarından öptüm. Aslında nasıl hissettireceğini merak ediyordum. Sinan'ı öpmek. Hani Bey olan Sinan'ı. Aramızda mesafelerin olduğu ama bir yandan da çok yakın olduğumuz adamı... O beni öpmeyince anlaşılmadı. Heyecanlıydı ama çarçabuk, bir şey anlamadım. Çıktım odadan gidip yattım. Niye öptüm ki diye kendi kendimi yiyerek uyumuşum.

Sabah, Ceylan her zaman nasılsa öyleydi. Kahvaltıyı birlikte hazırlarken olduğumuz gibiydik. Ee babamla evleniyormuşsunuz da dememişti. Evlenmiyor muyduk acaba? Yanlış mı anlamıştım? Bir de adamı öpmüştüm.

Sinan hazır olduktan sonra Mert'i okula hazırlardı. Mert, ağırkanlı çocuktur. Eğer birileri el atmazsa genel itibariyle her Allah'ın günü okula varamazdı.

Evde değişikliklerin olması gereken ilk sabahta her şey aynısı gibiydi.

Mert'i okula bıraktıktan sonra okul yoluna düştük. Doğruca önüme bakıyor Sinan ile ilgilenmiyor gibi yapıyordum. İlgilenmez olur muyum? Adamı gece vakti öpmüşüm, bana mısın dememiş, akşamında çocuklarına benimle evlenmek istediğini söylememiş de peşinden koşan benmişim gibi hissediyorum.

DEVAWhere stories live. Discover now