Bölüm 45

1.8K 353 24
                                    

O gece rüyamda Sinan'ı gördüm. Otel odasına gelmiş, çok içmiş de sözde sarhoş olmuş. Sanki Sinan'ı hiç sarhoş görmüşüm gibi.... Bana beni özlediğini söyleyip sarıldı. Kokusunu gerçekmiş gibi hissettim. Dudaklarımdan öptüğünde anason kokan tadını aldım. Çocuklar uyuyor dedim. Arkamı döndüm çocuklar yok. O zaman başladım ağlamaya. Gerçek değil diye. Gerçek olsa çocuklar burada olurdu diye. Dizlerimin üzerinde çöktüm, yerleri yumruklamaya başladım. Sinan beni teselli etmedi. Etmez olur mu hiç? Uyandığımda ağlamaktan yorulmuş hissediyordum. Oda oldukça sıcaktı. Klima çalışmamış. Klimanın kumandasını bulmak için yataktan kalktım. Seda iyice kenara yaklaşmış, düştü düşecek... Onu görünce klimayı unutup onu biraz yatağın ortasına doğru kaydırdım. Uyanmadı ama sayıkladı. "Ben daha küçüğüm," dedi. "Çok küçüğüm."

Dipleri görünen seyrek saçlarını okşadım. Allah'ım dedim içimden neden bağrıma basmak gelmiyor, neden sarıp sarmalayamıyorum onu. İhtiyacı var, benden başka çaresi yok, kalbime, ruhuma sevgisini ver, evlat sevgisi olsun, tıpkı Ali'm gibi koksun, onun gibi baksın, onun kadar titretsin içimi. İç sesimi duymuş gibi panikle uyandı, başını tutan bileğimi kavradı. "Sen bana ne yapıyorsun?" dedi.

"Hiç..." Korkutmuştum ama. "Düşecektin."

Sakinleşti birden. "Su yok mu?"

"Var, bekle getireyim."

Mini dolaptan su şişesini çıkardım. Kana kana içişini izledim. Şişenin kapağını kapatmadan elinde tutuşunu..."Sosisli içimi yakmış." Gülümsedim. "Senin fotoğraflarını hep kesmişti dedem. Nenem bir tanesini saklamış, yüzünü unutmamak için. Bana vermişti. Hep bakardım."

"Sen beni hep tanıyordun desene."

"Tanımak değil. Öyle tanışık olunmaz. Sadece görsem bilirdim kim olduğunu işte. Ona benziyorsun derdi nenem. Ben de aynaya bakardım hiç benzemiyorum derdim. O çok güzel."

"Sen de güzelsin."

"Senin gibi değil. Seni bir sürü erkek seviyor. Sinan Abi, Zeycan denen adam, Ferhat pisliği..."

"Sen Ferhat'ın beni sevdiğini nereden biliyorsun?" Omzunu silkti. "Kendisi mi söyledi?"

"O bana bir şey söylemez. Ayağımın altında dolaşma pataklarım der bir tek. Sevmez o beni. Tanımaz bile."

"Öyleyse nereden biliyorsun?"

"Biliyorum."

"Ama nereden?"

"Mektup yazmış sana... Halanın evinde buldum. Bir sürü mektup yazmış. Hepsini okudum."

"Ne zaman?"

"Yangın varken."

"Yangın varken sen neredeydin ki?"

"Halada. Nenem dedi ki sen bu gece orada yat."

"Yatar mıydın bazen orada?"

"Yatmazdım. Hala da dedi ki ne demeye burada yatacakmış, nenem de dedi ki evi ilaçlayacağım. Tahta kurusu olmuş. Çocuğa dokunur. Biz cam açıp yatacağız."

"Tahtakurusu mu vardı evde?"

"Vardı."

"Sen yangın varken evde değildin yani."

"Değildim."

"Yangın nasıl çıktı biliyor musun?"

"Bilmem. Nenenin çakmağından çıkmıştır belki."

DEVAWhere stories live. Discover now