Bölüm 15

2.1K 351 12
                                    


Mesajlarını gizlice kontrol etmem için telefon şifresini bilmem gerektiği için yine internetten ikinci dönem kayıt tarihine bakacağımı söyleyip de mesajlarını karıştırdığımda ertesi gün öğle vaktiydi. Gün içinde mesajlaşmamış, öğle saatinden önce tam bir saat konuşmuşlardı. Zeycan konuşurken evin penceresinden izlemiştim. Ne konuştuğunu anlamadığım için de kurtlanmış, hakkım var gibi şüphe duymuştum.

Telefonunu karıştırdığımda da verandada oturuyorduk. Hava yine güneşliydi. Üst üste açıyordu bu güneş. İyi geliyordu bana da.

"Ne zamanmış?" Karşıya, dağlara doğru bakardı Zeycan dışarıda otururken. Gözlerini ötelerden alamaz gördüğünü anlatmaz sessizce izlerdi. Onun baktığı yere bakıp bu kadar uzun izleyecek ne var diye düşündüğüm olurdu.

"Ney?"

"Kayıt tarihi."

"Yayınlamamışlar ki daha. Bulamadım." Telefonunu geri uzattım. Masanın üzerinde önceki günlerden kalma kâğıt kalemi alıp çizmeye başladım. Kâğıt kalemle uğraştığımı görüp gözlerini dağlardan alıp bana çevirdi. "Öyle bak!" dedim. Anladı ne yaptığımı, yan profili bozmadı.

"Adet olmana kaç gün var?"

"Bana mı dedin?"

"Evet. Adet döngünü sordum."

"Sanırım olmak üzereyim. Ne oldu?"

"Doğum kontrol hapı kullanmak ister misin?"

"Daha önce kullanmadım hiç. Sen kondom kullanmak ister misin?"

"İstemem."

"Bencilmiş beyimiz." Başını yeniden çevirdi. "Bozma!" diye çıkıştım. "Bakmadan konuşabilirsin. Doğum kontrol haplarının kadın bünyesine zararlarından haberin yok senin herhalde. Nişanlın hanımefendi doktor olmasına rağmen o haplardan kullanıyordu ise salakmış."

"Nişanlımla birlikte olmuyorduk."

"Neden?"

"Buraya gelse olurduk belki. Tutku yoktu. Nişanlım değil artık."

"Bana sanki birlikte oluyoruz demiştin gibi geliyor neden."

"Demiştim çünkü potansiyel bekâr erkek imajı vermek istemedim."

"Seni tavlarım diye korktun."

"Evet. Bakabilir miyim?"

"Bakamazsın. Yandan görüntün harika. Gördüğüm en yakışıklı erkeksin. Sana dibi düşmeyen kızın aklına tükürürüm." Neşeyle güldü. "Anlatmadın. Nasıl bir ayrılık konuşması oldu?"

"Biri var dedim. Bir süredir varmış gibi anlattım. Üç günlük mevzuya nişan mı atılır der insanlar. "

"El âlem sever misin?" Aniden bağırdım. "Bakma dedim sana!"

Tüm ciddiyetle dağlara geri döndü. "Eli âlemi değil de annemi, eşini düşündüğümden. Sonuçta onlar aracı olmuşlardı bu evlilik hikâyesinde."

"Eee Melisa ne dedi. Ağladı mı?"

"Ağlamadı. Kendince o da benimle alakalı sorun olarak gördüğü şeylerden bahsetti. Eteğindeki taşları döktü. Zaten bu ilişkiden benim de umudum yoktu demeye getirdi sanırım."

"Geçmiş olsun. Ne kadar zamandır birlikteydiniz?"

"İki ay olmuştu. Çok uzadı ama bakayım ne çizdiğine..."

Uzanıp kâğıdı birdenbire çekti elimden. Çocukça bir tutumla işimi yarıda kesmişti ancak işin büyük bir bölümü bittiği için gördüğünden memnun gülümsedi. "Tamamla hadi!"

"Emredersin!" deyip kâğıdımı geri aldım. Suratında müşfik bir gülümseme izlemeyi çok sevdiği manzarasına geri döndü.

"Okulu bitirince ne yapmak istiyorsun?"

"Okulu bitirince ne yapmak isterim diyerek girmedim üniversiteye. Resim bana iyi hissettirdiği için... Artık eskisi gibi değilim ama pek yapasım gelmiyor. Bir de çok pahalı bu resim malzemeleri. Zengin bir ailenin kızı olsaydım sanat galerisi falan para getirmeyecek işler peşinde koşardım tabii. Belki ileride zengin bir adamın karısı olursam yaparım. Malum sanat bile zengine hak."

Zengin bir adamın karısı olursam kısmına yorumsuz, mimiksiz öylece durdu. Elbette ki benimle evlenmeyecekti. Bunu düşünmek için çok başlangıçtaydık ama hayallerim Zeycan gibi bir adamın karısı olduğumda hayatımın değişeceği yönünde çalışmaya başladı. Nişanlısından ayrılmıştı benim için, okula devam edeyim, hayatımı temize çekeyim istiyordu. Hiçbiri boşa değildi ki. Şeytan içimde fısır fısırdı ve kolaylıkla da susabilecek gibi değildi.

Resme son dokunuşları da yaptıktan sonra yerimden kalktım ve kolunu yasladığı masanın kenarına çıkıp oturdum. Bacaklarım üzerine doğru sarkıyordu. Benimle ilgilenmiyor gibi görünerek resmin son haline göz attı.

"İstersen seni çıplak da çizebilirim." Başını kaldırmadan gözünü dikti bana doğru. "İstemez misin?"

"Nerede kullanmayı düşünüyorsun o resmi?"

"Odamın duvarına asarım." Bir elini belime koydu o anda.

"Defter ve kalemden daha fazlasına ihtiyacın yok mu bunun için?"

"Hemen şurada soyun demedik canım önce malzemeleri almak lazım."

Olgun adam duruşunu bozmak olmazdı. Fakat içimden geldiği gibi davranmamak için çok geçerli sebebim vardı onu ciddi ciddi kendime bağlamalıydım.

Size adice gelebilir. Bunu şu an bile önemsemiyorum. Zengin bir adamın karısı olma hayalini herkes kurar. Hem de böyle bir adamın. Bana âşık olduğunu zannetmiyordum. Benden etkilenmişti sadece ve bu tarz tutkular aşka dönüşmezse sabun köpüğü gibi kaybolurdu. Ve onu kendime bağlamak için kadınlığımdan daha fazlasına sahip olduğumu düşünmüyordum.

Dolandırdığımız birçok erkeği kadınlığımı kullanarak kandırmıştım ancak onların hiçbiri ile yatmamıştım. Bana dokunmalarına, beni öpmelerine, oramı buramı ellemelerine kendimce izin vermedim. Her zaman asil bir kadın pozundan ağırdan alan mütevazi bir izlenim verdim. Ulaşılamadıkça da önemsendim, peşimden koşmaları hızlandı. Beni elde etmek istemeleri de başlarına olmadık iş açtı.

Zeycan için durum böyle değildi. Onunla bile isteye birlikte olmuştum. Onu arzuluyordum ve abartılı bir hisle kaybetmekten korkuyordum.

Masanın üzerinden usulca kucağına indim. Bir eli belimde kaldı. Alnımı alnına yasladım. "Seni ben soyabilir miyim?"

"Bahçede mi?"

"En çok pornoyu ben izlediğime göre nerede istersem orada... Arabaya ne dersin?"

"Şimdi olmaz."

"Ne zaman olur?"

"Gece."

"Niye geceyi bekliyoruz?"

"Geceden utanmıyorum galiba."

DEVAWhere stories live. Discover now