97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"

En başından başla
                                    

Odasının kapısını açıp kendisini koridora attığında ve saçlarını karıştırıp durarak salona doğru geçtiğinde boğazında düğüm düğüm olmuş bir sürü kelime vardı.

Hatta öyle uzun süre salonun kapısında dikilip gazete okuyan babasına ve ona mahallede dönen şeyleri anlatan annesine baktı ki, orada öyle dikilmesi bir süre sonra orta yaşlı çiftin dikkatini çekti.

"Ne dikildin oğlum yalı kazığı gibi?" diye sordu annesi sorgulayarak oğluna bakarken.

"Bak bu gene süslenmiş, kesin dışarı çıkacak izin almaya geldi." Göksel Bey gözlüklerinin üstünden bir karısına bir Ferdi'ye bakarak konuşmuştu.

Son zamanlarda oğullarındaki iyi-kötü tüm değişimlerin ikisi de oldukça farkındaydı ve Ferdi'nin bilmediği bambaşka şeyler de vardı...

"Manitanla mı buluşacaksın?" diye sordu annesi gözlerini kısarak bir sürü şey ima ediyormuş gibi bir bakışla.

Ferdi önce başını hayır anlamında salladı. Sonra, "A-asil'e gideceğim. Ama o-o-o-nu da görürüm." diye kekeledi tüm gerginliğini ele vererek.

Göksel Bey'le Ayşin Hanım garip bir bakışma yaşadılar çocuğun basit bir dışarı çıkma için izin almaya gelmediğini, öyle olsa bu şekilde konuşmakta zorlanmayacağını bilerek.

"Ne oluyor? Sen başladın yine şakımaya... Hayırdır inşallah?" dedi babası gazeteyi eğerek tamamen Ferdi'ye odaklandığını belli ettiği sırada.

Şakımaktan kastı, çocuğun kekelemesiydi. Kekelemek yerine hep bu kelimeyi kullanırdı adam. Şakımak...

"Bir ş-şey diyeceğim ama önce geçip o-oturun." dedi Ferdi bir an aptallaşarak.

"Lan zaten oturuyoruz ya." Babası neredeyse gülecekti.

"Ha, doğru ya." dedi Ferdi. Birden bire ortam çok sıcak olmuş gibi hissedip gömleğin yakasını bir iki kere çekiştirip havalanmaya çalıştı ama elleri buz kesmişti. "Ben geçip otursam d-daha iyi o zaman. B-ben geçip o-oturayım."

Dudakları bile buz gibi olmuştu sanki...

Hiçbir şey onu böyle soğuk soğuk terletmemişti bu zamana kadar. Alt tarafı üç beş kelimeydi ve sonrasında ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın Ferdi kendisine ağır gelen bu şeyi onlarla paylaşmış olduğu için hafifleyecekti.

Gizli saklı yaşayabilir, üniversiteye de geçince hiçbir sorun yaşamadan Kerim'le olan ilişkisini çok güzel bir şekilde devam ettirebilirdi belki de ama ailesi de bilsin istiyordu işte...

"Var bir karın ağrın senin, belliydi zaten." Ayşin Hanım oturduğu yerden, tekli koltuktan kalkıp Ferdi'nin oturduğu kanepeye doğru ilerledi ve çocuğun hemen yanına yerleşti. "Anlatsana Ferdi, çatlatma beni orta yerimden. O kız mı yine? Ne yaptı?" Sesinden endişe akıyordu kadının. O kızın, oğlunun başına kötü bir iş açacağından endişeleniyordu kadıncağız...

Ferdi'nin gözlerinden birer alev topu geçer gibi oldu. "Ne alaka anne?" diyebildi. "Ben demek sadece o demek mi? Benim hayatımda başka gelişmeler, başka insanlar olamaz mı? Biliyorsunuz zaten, başkası var..." Sonlara doğru sesi kısılır gibi olmuştu.

"Mahalle maçında seni saçma sapan kavgalara soktuğundan beri aklım hep sende kalıyor oğlum. Bir şey demedim, celallenme hemen." Sanki tek sorun o kavga değildi, başka şeyler de vardı ama kadın susmayı seçiyordu.

ASİL bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin