Hazan ufak bir kahkaha attığında mutfaktan ayrılmak için harekete geçmişti. "Arada bir yüzüne el sallayıp, ağzına bir iki lokma verirdim. O kadar da vicdansız değilim."

Tufan kaşlarını kaldırdı ve masaya çatal kaşık bırakırken Hazan'ın haylazca gülümsediğini gördü. Arkasını dönmüş şirinlik salgılayan tatlı hâlini süzerken, "Bak sen." diye uzattı harfleri. "Demek karım benimle dalga geçiyor."

Genişçe gülümseyen yüzü kocasının yakışıklı çehresinde oyalandı ve arkasını dönüp yürümeye başladı. "Aç kalma diye dedim. İyilik de yaramıyor."

"Belki daha sonra doyururum karnımı." diye seslendi, Tufan. Karısı merdivenlerin ahşap korkuluklarına tutunup başını ona çevirdiğinde, "Mesela tatlı niyetine seni yerim." diye devam etti. "Bakalım o zaman da benimle alay edebilecek misin?" Sözler her ne kadar alay dolu olsa da derince bakan gözlerinin ardında çağlayan bir arzu yatıyordu.

Onun utanmasını bekledi. Gözlerini kaçırıp, duraksamasını ve yanaklarının renginin değişmesini... Fakat Hazan, dil çıkarıp merdivenleri hızlı adımlarla çıkmaya başlayınca kaşları otomatikman yeniden havaya kalktı. Aklının ucundan dahi geçmeyecek bir görüntüydü.

Tuhaf hislerin eşliğinde masayı hazırlayıp önden çorbaları servis ettikten sonra da Hazan'ı beklemeye başladı. Merdivenlerden indiğini gösteren ayak seslerini işittiğinde ise başını çevirip onun mutfağa gelişini izledi. Karısı bacaklarına tayt geçirmiş, üzerine kalın askıları olan dökümlü, mavi bir tişört giyinmişti. Kurulayıp, taradığı belli olan göz alıcı uzun saçlarını geriye doğru savurdu ve Tufan derince iç çekti. Aç kalacağı kesindi ama sonunda tatlı nasip olur muydu işte orası muammaydı.

Hazan, ıslak saçlarını geriye savurup, gülümseyen bir yüzle Tufan'ın yanına oturdu ve kocası burnundan içeri süzülen güzel kokuyla mest oldu. Losyon mu sürmüştü? Mis gibi kokuyordu ve Tufan yemeğini yemek yerine sadece onu izlemek istiyordu.

Hazan kopardığı ekmeği çorbasına batırıp ağzına atarken, sonra da ona bakıp gülümserken hâlâ onu seyrediyordu. Sırf bir şeyler yapmak adına kaşığına uzanıp çorbasını karıştırdı. Yok, hâlâ durumu anormal seviyedeydi. Bu kadar üstüne düşüp, akıl hastası gibi onu izlemesi hiç sağlıklı değildi.

Hem aklını dağıtmak hem de karısının güzel sesini duymak için, "İlaçlarını düzenli alıyorsun, değil mi?" diye sordu.

Hazan başını sallayıp çorbasını içmeye devam ederken, "Alıyorum ama arada bir yine çarpıntım oluyor." dedi dürüstçe. "İlaçlarım bitince tekrar hastaneye gidelim."

Kaşları çatılan kocasının elindeki kaşığın hareketi durdu. "İlaçların bitmesini niye bekliyoruz ki, yarın gidelim hemen."

Telaşlı çıkan sesine karşın Hazan sadece gülümsedi ve bayılarak içtiği çorbayı yarı ettiğinde başını kocasına çevirdi. Ciddiyeti karşısında neredeyse kahkaha atacaktı. Resmen çocuk muamelesi yapıyordu. "Öyle çok olmuyor, arada bir oluyor." dedi sakince. "Hem yarın işe gideceğim ben."

Tadı tuzu kalmayan Tufan soluğunu sertçe bıraktı. Bu kız neden sağlığını hep ikinci plana atıyordu!

"Çalışma dediğim kadar var işte."

Hazan, onun endişesini anlıyordu. Kendisini gözünden sakındığını da biliyordu ama o da çocuk değildi. Zaten gidecekti. "Evham yapıyorsun. Keşke söylemeseydim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 04, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DÖNÜM NOKTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin