37. Bölüm

32.7K 1.8K 504
                                    

37. Bölüm


🍁

Tufan ile Hazan birlikte markete girdiklerinde onları sessiz bir ortam karşıladı. Ali, ayakta dikilmiş elindeki telefonla uğraşıyor, Gönül ise kasanın arkasındaki sandalyeye oturmuş, tırnaklarını inceliyordu.

İçeriye girdikleri an ikisinin de dikkati o yöne kaydı. Ali telefonunu cebine atıp kaşe kabanının önünü düzeltti. Gönül ise geniş bir gülümsemeyle ayağa kalktı.

"Geldiniz mi?"

Gönül'ün coşkuyla çıkan sesine karşın Ali gözlerini devirdi. Tufan ise bu bakışı yakalamış haylazca parlayan gözleri kısılmıştı. "Hâlâ sağlam ikisi de." dedi karısının kulağına eğilerek. "Birbirlerini yememişler."

Hazan ise ona ters ters bakıp, "Geldik canım." dedi Gönül'e hitaben. Sonra da kocasının elini bırakıp arkadaşının yanına giderken, hafif bir tebessümle, "Hoş geldin Ali." dedi.

Ali, ona kısaca başını eğdi. Sonra da Tufan'ın uzattığı elini sıktı. "Önemli bir şey yoktur, inşallah. Niye çağırdın beni?"

Tufan, başını önemsiz der gibi salladı. "Konuşuruz, otursana."

Üst üste konulmuş taburelerden birini ona uzatıp diğerine kendi oturdu. Sonra da gözlerini Hazan'a çevirerek, "Buralarda çay söyleyebileceğimiz bir yer var mı?" diye sordu.

"Yok ama içeride ocağımız falan var, ben yaparım şimdi."

Ali gerek olmadığını belli edercesine elini kaldırıp, "Uğraşma yenge." dedi. "Çayla pek aram yok zaten."

"Başka bir şey ikram edelim o zaman." dedi, Hazan.

Bir nevi mutfak olarak kullandıkları ufak alana gitmek için hareketlendiğinde Gönül, onun kollarını sıvazlar gibi tuttu ve; "Daha yeni geldin." dedi, dostça. "Ben hallederim otur sen."

Hazan, Gönül'ün ısrarlı yaklaşımı karşısında oturdu. Yapacak daha iyi bir işi olmadığı için de kocasını ve Ali'yi izlemeye başladı. Gönül ise soğuk içeceklerin dizili olduğu dolaba ilerledi. Tufan ve Ali kendi aralarında konuşmaya başlamışlar, Gönül ise geldiğinden beri suratı kırk kat olan Ali'ye sinir olmuş bir hâlde bakıyordu.

Evet sinir olmuştu. Çünkü beyefendi geldiğinde ona bir selam bile vermemişti. İçeri girip şöyle bir bakmış, sonra da o yokmuş gibi telefonla konuşmaya başlamıştı. Uyuz!

Hakkını yemek de olmazdı şimdi. Uyuzdu ama yakışıklı adamdı. Esmer tenine yakışan kahverengi gözleri, düz burnu ve çekici hatlara sahip olan çehresiyle oldukça etkileyici bir görüntüsü vardı. Kaşe kabanının önünü açmış, beyaz gömleği ile oldukça karizmatik görünüyordu. Uzun, yapılı bacaklarını kamufle etmeyi başaramayan kot pantolonu onu daha erkeksi kılmıştı. Şimdi de onu incelediği için kendisine kızgındı.

Dört tane gazozu eline alıp kasanın oraya geldi. Bir tanesi elinden kayıp kasanın üzerine düştüğünde ise ağzının içinden homurdandı. Sadece Gönül'ün duyabileceği bir sesle, "Onu açma." dedi Hazan. "Yenisini al, köpürür şimdi, ortalığı batırır."

Gönül'ün gözleri o sırada Ali'ye kaydı. Ağırbaşlı görüntüsü beynine yavaş yavaş işlemeye koyulmuştu. Derin bir nefes aldı. Niye bu kadar öfkelendiğini tam olarak bilmiyordu ama öfkeliydi işte. Dişlerini sıkarak elindeki gazozla tekrar dolaba ilerledi. Yeni bir gazoza uzandı fakat duraksayıp, şişeyi değiştirmekten vazgeçti. Aklına gelen düşünceyle dudağının bir kenarı yukarı tırmanırken, Hazan'a belli etmeden şişeyi biraz daha çalkaladı ve az sonra aynı gazoz şişesiyle kasaya döndü.

DÖNÜM NOKTASIOnde as histórias ganham vida. Descobre agora