6. Bölüm

43.2K 1.9K 249
                                    

6. Bölüm

🍁

Sinirden elleri titreyen Hazan dairenin kapısını açıp ışıkları sönük olan eve girdi. Annesi yoktu. Doğrudan odasına geçip kitaplarını koydu. Sonra kendini yatağın üstüne bıraktığında, sırt üstü yatıp gözlerini yumdu. O iki serserinin fotoğrafını çektiğine hâlâ inanamıyordu. Bir de Baran'ın arkadaşları olacaklardı güya!

Giderken Hazan'a attığı 'sana sorarım' bakışları ise genç kızı hepten deliye çevirmişti. Ne sanıyordu? Kendisinin o gençlere yüz verdiğini falan mı düşünmüştü? Sinirle nefes alıp yatakta yan döndü ve gözleri öfkeyle açıldı. Daha arkadaşlarını bile tanıyamamışken bir de ona hesap mı soracaktı? Avucunu yalardı.

Yattığı yatakta çivi varmış gibi yerinden kalktı. Düşündükçe daha dibe batıyordu. Eskiden verilmiş bir söz için dedesi ve annesi neden onunla evlenmesi için baskı yapıyorlardı ki? Gerçi dedesinin de pek gönlü yoktu ama yine de onlara hayır diyemiyordu. Baran, rahmetli babaannesinin abisinin torunuydu. Babaannesi vaktinde dedesine kaçmış, aralarında bitmek bilmeyen bir husumete sebep olmuştu.

Ayaklanıp katlanacak temiz çamaşırların yanına diz çöktüğünde, "Yaktın beni dede." diye sitem etti. "Yaktın."

Dedesi vaktinde babaannesini kaçırdığı için, Baran'ın dedeleri bunu namus meselesi hâline getirmiş Hazan ile Baran'ı bildiğin beşik kertmesi ilan etmişlerdi. Genç kızın bir günahı yoktu ama arada kaynamıştı işte.

Çocukken abisi olduğunu hissettiren Baran bile artık başka biri gibiydi. Hazan bırak sevmeyi ondan ürküyordu. Ama Baran bildiğin kördü ve Hazan'ı sahiplenmiş, bunu da davranışsal olarak dışarıya vurmaktan çekinmemişti. Şimdi de evlilik hayali kuruyordu.

Sıkıntılar onu sarmaya devam ederken açlığını bile unuttu. İçinden ağlamak geliyordu ama duyguları o kadar hasar almıştı ki onu bile yapamıyordu. Tek yaptığı içine atmaktı.

Çamaşırları katlayıp kalktığında çalışma masasının üzerine kitaplarını açıp kendini ödevlerine vermeye çalıştı. Eline kalemi alıp notlarını geçirmeye başladı. Okuduğunu anlamadığı için tekrar başa döndü. Yine okudu ve notlarını yazarken mürekkebin ucundaki yazılar dağılıp eğri büğrü olmaya başladı.

Yok, olmuyordu. Kalemi bırakıp kendini döner sandalyenin arkasına yasladı. Her ne kadar düşünmemeye çalışsa da bu sefer de gözlerinin önüne o iki hergeleye haddini bildiren genç adamın görüntüsü düşüyordu.

Anlayıp dinlemeden ona haksızlık yapmıştı. Ama onun, hakkını korumak istediğini nereden bilebilirdi ki?

Yanaklarını havayla doldurup nefesini dışarıya üfledi. İsmini bile bilmediği adam ona her seferinde yardım etmiş, iyiliğini esirgememişti. Hazan ne yapmıştı? Mahallenin iti kopuğu yüzünden adamı azarlamış, kovmaktan beter etmişti.

Sanki adam onu görüyormuş gibi yaptığından utandı. Kendini her bakımdan kötü hissediyordu. Baran, hesap soran bakışlarını atıp giderken, tanımadığı o adam Hazan'a yapılan terbiyesizliğe göz yummamıştı. Biri güya sözlüsüydü, diğeri ise elin yedi kat yabancısı...

DÖNÜM NOKTASIWhere stories live. Discover now