21. Bölüm

34.5K 1.9K 218
                                    

21. Bölüm

🍁

Tutulan bedenini esnetip acıyan gözlerle etrafına bakındı. Erken kalkmaya alışkın bir bünyesi vardı ama dün bütün gün çalışıp, üstüne geceleyin o soğukta kapıda kalınca bir eşek yükü dayak yemiş gibi her yanı ağrıyordu.

Derin bir of çekip sonunda ayaklandı ve üstünü giyindi. Artık çıkmaya hazırdı. Hazırdı hazır olmasına da hâlâ bir anahtarı yoktu. Eğer ona bir anahtar yaptırmazsa her gün böyle kapıda mı kalacaktı?

"Sabret." dedi kendi kendine. "Allah büyüktür, hele bir akşam olsun."

Odadan çıkıp etrafına bakınırken onun ortalıkta olmamasıyla rahat bir nefes aldı. Zaman otomatikman geriye sardığında ise ayakkabılarını giyerken dişlerini sıkmadan edemedi. Ne kadar düşünmemeye çalışsa da dün gece olanları hâlâ atlatamamıştı. Kapıyı kapatıp asansöre yöneldi.

Üstüne gelişi, onunla sanki bir beklentisi varmış gibi konuşması ve sonunda saçma sapan düşüncelerini dile getirip onu çileden çıkarması... O tokadı çoktan hak etmişti. Diğer bir detayı hatırladığında ise yanaklarının yandığını hissetti. Bu iki olmuştu. İnşallah diğerinde anadan üryan yakalanmazdı.

Geri zekâlı, neden kapıyı çalmadan giriyordu ki? Evet, onun evi olabilirdi ama kalması için o odayı ona vermişti. Kocası olduğu için -çakma koca- pat diye girme hakkını kendinde nasıl buluyor, Hazan'ın aklı almıyordu.

Aşağıya inip durağa yürüdü ve otobüs uzun bir bekleyişin ardından gelince binip kafeye gitti. Müşteri olmasa bile masalar dışarıya çıkartılıyordu.

İçeriye girdiğinde Sevgi onu gülerek karşıladı. Henüz müşteri yoktu. Ardından Leman Hanım geldi ve Hazan ona bir kahve yaptı. Kadın çok anaç biriydi, sadece ona değil diğer çalışanlarına da iyi davranıyordu. Yine Rabbine şükretti. En azından burada bari huzuru vardı.

Kahvaltının ardından herkes kendine yemek söylerken Hazan telefonuna lira yüklemek için izin alıp dışarıya çıktı. Önce dedesini ardından Gönül'ü arayacaktı. Yanlarında olmak gibi değildi ama en azından seslerini duymak yüreğine iyi gelecekti.

Civardaki bir bayiye gidip lira yüklediğinde kafeye geçmeden ayak üstü dedesinin numarasını çevirdi. Telefon birkaç kez çaldığında ise yaşlı adamın karşı taraftan sesi duyuldu.

Önce selam verdiler. Sonra da birbirlerine olan hasretlerini dile getirip biraz sohbet ettiklerinde aralarında kısa bir sessizlik oldu.

"Tufan nerede kızım? İyi mi?"

Atıştırmaya başlayan yağmurla geriye çekilip kendini korumaya çalıştı, Hazan. "İyi dedeciğim, evde o uyuyor. Benim alacaklarım vardı. Çıkmışken seni aramak istedim." Yalan değildi dışarıya çıkmıştı ama ona çalıştığını şimdilik söylemeyecekti. Dedesi bu durumu yanlış algılayıp üzülebilirdi.

Tufan'la ilgili başka bir şey sormaması için konuyu değiştirdi. "Sağlığına dikkat ediyorsun değil mi?"

Yaşlı adam sevecen bir sesle, "Ediyorum, ediyorum aklın bende kalmasın." dedi. "Bak kim var yanımda, Gönül kızım bana yardım etmeye geldi. Vereyim mi konuşur musun?"

"Olur dedem, Rabbime emanet ol. Yine ararım ben seni."

Aslında uzun uzadıya sohbet etmek isterdi ama Leman Hanım'a karşı ikinci günden kaytarmış imajı çizmek istemiyordu.

DÖNÜM NOKTASIWhere stories live. Discover now