29. Bölüm

35.8K 2K 786
                                    

29. Bölüm

Lütfen bir sürü yorum yapmayı unutmayın olur mu🥰 bir de vote verin lütfen 😍 keyifli okumalar.

🍁

Çayı demleyip buzdolabına yanaşan genç kız iki yumurta alıp tekrar tezgâha ilerledi. Tepesinde gelişigüzel yaptığı topuzdan fırlayan birkaç tutam beyaz cildinin üstüne süzülürken gözleri uykusuzluktan yanıyordu. Dün gece Tufan gittikten sonra bir süre oturup aralarında geçen kısacık konuşmayı ve anlamlandıramadığı bakışları düşünmüş, içinden çıkamayınca da bu anlamsızlığa bir son vererek banyodaki ufak tefek işlerini halledince yatmıştı.

Yatmıştı ama uyuyamamıştı. Şimdi de üç beş saatlik uykuya karşın erkenden uyanmış ve kahvaltı hazırlıyordu. Bu eve ilk geldiği sıralar birisi ona bu tezgâhta ikisi için bir şeyler hazırlayacağını söylese hayatta inanmazdı. Doğrusu o da hâlâ inanamıyordu ama rüya görmediğine göre yaşadıkları gerçekti.

Dolabın alt kısmından aldığı bir tavaya kaşar peynirini rendeleyip, kasenin içine kırdığı yumurtaları çırparken, "Nereden nereye." diye mırıldandı.

Onu ilk kez markette gördüğünde dikkatini çekmeyi başaran adamla anlaşmalı bir şekilde evlenmiş, çok şükür ki onun vesilesiyle Baran ve ailesinden kurtulmuştu. Baran yine karşısına çıkma cesaretini göstermişti ama Tufan sayesinde onu da atlatmıştı. Yaşanan tatsız olayları saymazsa Tufan her anlamda Hızır gibi imdadına yetişiyordu.

Ellerini yıkayıp kapüşonlusunun kollarını indirdiğinde önce duvardaki saate sonra da hazırladığı sofrasına baktı. Kahvaltı için çok mu acele etmişti?

Dudağının kenarını dişlerinin arasına alıp ilerlediğinde merdivenlere doğru baktı. Gidip uyandırsa ne olurdu ki? Dün akşam aralarındaki mesafe gözle görünür derecede ortadan kalkmıştı ve artık ona yakın davranmasının hiçbir sakıncası yoktu.

Neticede birazcık arkadaş olmuşlardı! Sanırım gidebilirdi.

Bu kelime hisleriyle bağdaşmıyordu ama; "Olsun." diye mırıldandı. Her şey nasip, kısmetti. Zaten aralarındaki yakınlığa isim de şart değildi. Geçici bir süre de olsa onunla bir şeyler paylaşmak, anı biriktirmek istiyordu.

Kararını verdi ve merdivenleri çıkmaya başladı. Yasaklı bölgenin mayınlarını döşeyen şahıs sonuçta onu geçen gün kendisi yukarıya çağırmıştı. Eh son yaşananlardan sonra çıkmaması ya da gurur yapması için bir neden yoktu. Sonuçta o da onun odasına sürekli bodoslama dalmıştı değil mi? Hem de defalarca! Üstelik Tufan dün akşam da teşrif etmişti.

Heyecandan kuruyan dudaklarını ıslatıp basamakları tamamladı ve kapısının önüne gidip bir an kararsızca durdu. Acaba geri aşağı inse miydi?

Derin bir nefes alıp elini kaldırdı ve kalbinin hızlanmasını görmezden gelerek hafifçe vurduğunda kapı azıcık aralandı. Bu kadar heyecan yapmasaydı zaten kapının hafif bir aralık da olduğunu fark ederdi ama kalbinin sesi kulaklarında yankılanırken şu an için algıları fazla açık değildi.

Kapıyı birazcık daha aralayıp, "Tufan." diye seslendi alçak bir sesle. Uyuyor muydu? Kapı birden açıldığında ise boş bulunup geriye sıçradı. Tufan'ın esmer yüzünün yarısı köpüklüydü ve belden yukarısı çıplaktı. Bacaklarında ise belinden düşecekmiş gibi duran siyah bir eşofman vardı.

DÖNÜM NOKTASIWhere stories live. Discover now