32. Bölüm

36.3K 2K 957
                                    

31. Bölüm

🍁

Deli dolu bir hayat yaşamıştı inkâr edecek değildi. Hayatına birçok kadın girmiş ufak tefek ilişkileri olmuştu ama Tufan, hiçbirine tutulmamıştı. Kadınlar onun için güzel varlıklar olsa da hiçbirinin akıntısına kapılıp kaybolmamıştı. Belki de kolayca elde ettiği içindi, bilmiyordu ama bildiği bir şey varsa içinde sadece Hazan'ın olduğu dünyaya giriş yaptığı anda kaybolduğuydu.

Evet, bu bir kayboluştu.

Zira daha kızın dudaklarına değer değmez zihnini bir kasırgaya teslim etmiş, ondan gayrı ne varsa aklından silinip gitmişti.

Hazan'ın rüzgârına kapılıp giderken kendine acıyarak gülümsedi. Ufacık bir dokunuşla yerle bir olmuş, onun tılsımlı dudaklarında kaybolmuştu.

Keşke onun kadar temiz kalabilseydi. Hazan'a layık biri değildi farkındaydı ama geriye dönüşü yoktu.

Ona içini açmayı başarıp, yanıp tutuştuğu dudaklarına kavuştuktan sonra alnını alnına yaslayıp bir müddet bekledi. Yanlarından gelip geçen araçların farları içeriyi aydınlatırken başını usulca geriye çekip onun dünyalar güzeli yüzünü süzdü. Bahar yeşili gözleri saklanacak yer arar gibi gözlerini kaçırmış hızlı solukları hâlâ tenine çarpıyordu.

"Bir şeyler söylemeyecek misin?" dedi kısık bir sesle. Susmasın, konuşsun istiyordu. Mesela ben de sana aşık oldum gibi kelimeler...

Ahh ne de çok duymaya ihtiyacı vardı!

"Şey..." Hazan, hipnoz olmuşçasına nefesini dışarı saldı ve tutulan uzuvlarını hareket ettirmeyi başarıp biraz geriye çekildi. Tufan'ın yakınlığı onu alabora etmişti. Kendisine ısrarla bakan gözlere kaçamak bir bakış attığında ise, "Ne söyleyeceğimi bilmiyorum." diyebildi.

Şaşkınlığını ve heyecanını hâlâ üzerinden atamamıştı. İyi ki oturuyordu. Zira bacaklarındaki kasları gevşemiş, sanki kemikleri tuzla buz olmuş gibi halsizleşerek gücü çekilmiş gibiydi. Tufan ona öyle uzak bir hayaldi ki, şu an rüya görüp görmediğinden bile emin değildi.

Tufan gülümsedi. Uzanıp onun çenesini iki parmağı ile nazikçe tutarak güzel gözlerinin kendisine bakmasını umut etti fakat Hazan ondan başka her yere bakıyordu. Kendini tutamayıp tüm hislerini onun gözleri önüne sermiş, daha fazlasına cesaret ederek öpmüştü. Asla pişman değildi ama onun da pişman olmasını istemiyordu.

"Gözlerime bak." diye fısıldadı. "Kaçırma bakışlarını."

Hazan, onun dudaklarının baskısını hâlâ kendi dudaklarının üstünde hissederken, ihtiyacı olduğu hâlde dilini kuruyan dudaklarının üstünde gezdirmekten çekindi. Zira Tufan'ın bakışları sürekli oraya kayıyor ve utanmasına sebep oluyordu.

Nasıl utanmazdı ki? İlk defa biriyle öpüşmüştü. Bu kişi kocası olabilirdi ama sonuç itibariyle bu duyguyu ilk kez tatmıştı. Kitaplarda okurken hep nasıl bir his olduğunu merak ederdi. Kimisi ballandıra ballandıra anlatır kimisi basit bir şeymiş gibi üstünkörü bahsederdi. Ama Hazan şu an yaşadığı tecrübeyle okuduklarının kat kat üstünde bir heyecan yaşamıştı.

Cesaretini toparlayıp çipil çipil eden gözlerini sonunda onun gözleriyle birleştirdi. Kirpikleri hâlâ kelebeğin kanadı gibi titriyordu. Bunun birazı utanmışlık hissinden, çoğunluğu da hâlâ kapılıp gittiği pembe diyardan gerçekliğe dönememesinden kaynaklıydı.

DÖNÜM NOKTASIWhere stories live. Discover now