55.BÖLÜM

501 17 0
                                    

Bookstagram hesabımdan bölümlerle ve kitapla ilgili paylaşımlar yapıyorum. Bölümleri paylaşmadan önce alıntıları okumak isterseniz sayfama göz atabilirsiniz.
Hesabım: _bluebookcase_

Keyifli okumalar. 🤍

Yaklaştıkça uzaklaşmak. Uzun zamandır yoldaydık ve şimdiye kadar varmamız gerekirken sanki biz yaklaştıkça uzaklaşıyorduk gideceğimiz yere. Poyraz, ısrarla bana bir şey dememekte ısrar ediyordu. Ondaki farklılığı çok rahat görebiliyordum. Rahat değildi. Heyecanlı ve gergindi. Bir sorun olmadığı belliydi fakat neden böyleydi asla tahmin yürütemiyordum. Son yarım saattir ıssız bir yolda ilerlemeye devam ediyorduk. Hava iyice kararmıştı. Etrafımızı sadece farlar ve ay ışığı sayesinde görebiliyorduk. 

"Gözlerini kapatabilir misin?"

"Ne? Neden?"

"Soru sormak yasak."

"Poyraz, neler oluyor?"

"Bana güven ve gözlerini kapat. Söz veriyorum kötü bir şey olmayacak."

Sessiz kalarak gözlerimi kapattım. Tabii ki Poyraz'a güveniyordum. Aksi iddia dahi edilemezdi. Araba bir sürede daha hareket ettikten sonra durdu. 

"Gözlerini sakın açma."

Sesi gergin geliyordu. Onu daha çok germemek için dediğini yaptım. Arabanın kapısı açıldı ve kapandı. Hemen peşine kendi tarafımdaki kapı açıldı.

"Şimdi arabadan indireceğim seni."

"Tamam." 

Bir ayağımı dışarıya çıkardım ve Poyraz'ın yardımıyla arabadan kolayca indim. 

"Seni yönlendirmeme izin verir misin?"

"Evet."

Elimdeki elini belime götürdü. Yönlendirmesi sayesinde bilmediğim yere doğru ilerledim. 

"Tam burada dur."

Ellerini üzerimden çekti. 

"Sana açmanı söylediğimde gözlerini açmanı istiyorum."

"Tamam."

Heyecandan midem kasılıyordu. Gözlerimi açtığımda beni neyin beklediğini kestiremiyorum. 

"Aç!"

Yavaş ve tereddütle açtığım gözlerim gördüğüm manzara karşısında gerçekliliğini kabullenmekte zorluk çekiyordu. 

"Poyraz..."

Ormanın tam ortasındaydık. Karşımda muazzam güzellikte bir göl duruyordu. Gölün hemen dibinde küçük şık bir masa vardı. Ağaçlar ışıklarla süslenmişti. Göle yansıyan ışıklar su üzerinde çok güzel görünüyordu. Kendi etrafımda bir tur dönerek bu güzel manzarayı hayranlıkla izlemeye devam ettim. 

"Burası cennet mi?"

"Burası cennet mi bilmiyorum ama benim cennetim tam karşımda duruyor ondan eminim."

Ellerimle yüzümü kapattım.

"Utandırma beni!"

"Poyraz, buraya neden geldik?"

"Seni isteyeceğim."

İstemek mi? Aklıma dank eden şeyle burukça gülümsedim.

"Kimden isteyeceksin. Anne ve babam yok. Artık bir abimde yok."

Kollarını iki yana açarak kendi etrafında döndü. Tam gözlerimin içine bakarak konuştu.

SİMSİYAHWhere stories live. Discover now