46. BÖLÜM

684 26 1
                                    

Bookstagram hesabımdan bölümlerle ve kitapla ilgili paylaşımlar yapıyorum. Bölümleri paylaşmadan önce alıntıları okumak isterseniz sayfama göz atabilirsiniz.
Hesabım: _bluebookcase_

Keyifli okumalar. 🤍

Korku nedir? Sizlere korkunun tanımını sorsam her biriniz farklı cevaplar verirsiniz. Tabii ki korkunun belli bir bilimsel açıklaması bulunmakta. Korku;  irade ve mantıkla kontrol altına alınamayan, insanın içini daraltan bir yakın tehdit hissi olarak açıklayabilmemiz mümkündür. Kimileri için sabırsızlık, belirsizlik, hastalık, kaybetmek, ölüm gibi unsurlar birer korkudur. Benim bu hayattaki en büyük korkum ise sevdiğim insanların zarar görmesi ve onları kaybetmek. Ne yazık ki korkum her daim başıma geliyor. Babamı, annemin ve Sercan'ın kaybı, Karan'ın hastalığı, Cem'in başına gelenler... 

Her zaman sevdiklerimle imtihan oluyordum. kimi zaman güçlü duruyor kimi zaman kendimi isyan ediyorken buluyordum. Bir kez daha o korkunun kollarında buldum kendimi. Poyraz'ın Tolga'ya gitmemesi için olabildiğince dil dökmüştüm. Ağzından çıkan tek cümle onu öldürmekti. Tolga gibi bir insan yüzünden onun zarar görmesi en son isteyeceğim şey bile değildi. Ne onu durdurabilmiş ne de beraber gitmeye ikna edebilmiştim. Arabadan indiğim an gaza basarak tozu dumana katmış ve gözden kaybolmuştu. Bulduğum ilk boş taksiye binerek peşinden gitmeye başlamıştım.

Hastaneden istemeyerek getirildiğim eve gelmişti. Tolga'nın evi. Taksiden inerek kapıyı yumruklayan Poyraz'ın yanına koştum. Kapının açılmasıyla Tolga'nın yakasından yakalaması saniyeler içinde gerçekleşmişti.        

"Seni öldürürüm demedim mi ben? Akay'a dokunursan dokunduğun eli kırarım demedim mi? Nefesine karışan nefesini keserim demedim mi lan?'' 

"Güzelim, hoş geldin."

Poyraz'ı tamamen yok saymadan benimle iletişim kurmaya çalışması Poyraz için son damla olmuştu. Poyraz'dan yediği kafayla geriye evin içine doğru düştü.

"Ulan şerefsiz!"

Yerde kıvranan Tolga eliyle burnunu tuttuğundan parmaklarının arasından kırmızı sıvı aşağı doğru kaymaya başladı. Poyraz'a yakınlaştım ve kolundan tuttum.

"Bir kez olsun sözümü dinle, Akay. Bir kez!"

Yerde pozisyonunu bozmadan gülerek bizi izleyen Tolga'ya döndüm. Acıdan zevk alan hasta ruhlu bir insandı. Poyraz'ın dediklerini duymazdan gelerek Tolga'ya ithafen konuştum.                     
"Neden havladığını ama ısırmadığını anlamaya çalışıyorum.''  

"İlla ısırmamı mı istiyorsun?"                                                     

Hızlıca yerde keyifle oturmaya devam eden adamın yakalarına yapışıp havaya kaldıran Poyraz'la geriledim. Hareketlerinin her daim bu kadar çevik olması şaşırtıyordu. Tolga'nın ısrarla karşılık vermemesi aklımı kurcalıyordu. Poyraz'a yaklaşarak hafif eğilir şekilde kolundan tuttum.

"Poyraz, lütfen gidelim."

Bakışlarının odağı olmayı başaramamıştım ama beni duyduğunu çok net biliyordum. Kolundaki elim titremeye başladığında gözleri gözlerimi buldu. Korktuğumu hissediyordu ve onu daha çok öfkelendiriyordu.

"Bekle beni. Senin için geleceğim!"

"Bekliyorum Çetin!"

"İt herif."

Kolumdan çekiştirirken yüksek sesiyle bağırarak Tolga'ya laf yetiştirmeye devam ediyordu. Arabaya geldiğimizde elini sertçe kaputa vurdu.

"Neden geldin peşimden?"

SİMSİYAHWhere stories live. Discover now