36.BÖLÜM

843 36 3
                                    

Bookstagram hesabımdan bölümlerle ve kitapla ilgili paylaşımlar yapıyorum. Bölümleri paylaşmadan önce alıntıları okumak isterseniz sayfama göz atabilirsiniz.

Hesabım: _bluebookcase_

Keyifli okumalar! 🤍

Uzun zaman sonra sevdiğin bir insanla kavuşmanın tatlı heyecanını yaşıyordum. Kendimi Rüya'dan ve bebekten sorumlu hissediyordum. Sercan'a yapamadığım kardeşliği bu şekilde telafi edebilir miydim bilmiyordum. Durgunlaşmama sebep olan düşünceleri zihnimden yok etmek adına kafamı iki yana salladım. Rüya'nın çantasını elime aldım. Elimden almaya çalıştığında sahte bir kızgınlıkla yüzüne baktım. Ellerini iki yana açarak havaya kaldırdı. 

"Tamam bakma öyle," eliyle saçını düzelterek devam etti. 

"Çok istiyorsan taşı bakalım."

"Çabuk yola geliyorsun."

Son lafımı söyleyerek onun gibi saçlarımı düzelttim. Dışarıya çıktığımızda hava biraz daha soğumuştu. Aniden esen rüzgarla biraz önce düzelttiğim saçlarım birbirine girdi. Arabanın önüne geldiğimizde çantamdan anahtarı çıkararak açtım. Rüya ön koltuğa otururken elimdeki çantayı bagaja koyarak hızlıca yerime geçtim. Kemerimi taktığım sırada arabayı çalıştırdım.

"Seni çok güzel bir yere götüreceğim. Kahvaltısının müptelası olacağına eminim." 

"Umarım söylediğin gibi olur çünkü fazlaca açım."

Ona yandan bir gülüş attıktan sonra tüm dikkatimi yola verdim. Onun gibi bende fazlaca acıkmıştım. 

Kahvaltımızı beklerken çoktan derin bir sohbete giriş yapmıştık. Rüya'ya son zamanlarda başıma gelen her şeyi anlatmıştım. Hayatımda tanıdığım en pozitif insandı. Her şeyin olumlusunu düşünerek evrene güzel enerji veriyordu. Güzel düşünceleriyle Cem konusunda bir nebze olsun içimi rahatlatmıştı. Elinde tepsiyle gelen garsonu gördüğümüzde ikimizde susmuş servisi yapana kadar sessizce beklemiştik.

"Afiyet olsun."

"Teşekkür ederiz."

Tabağıma ortada duran kahvaltılıklardan biraz biraz doldurmaya başladım. 

"Uzun zamandır hayatım o kadar farklı şekilleniyor ki yetişemiyorum."

Rüya sütünden bir yudum alarak masaya geri bıraktı. Asel'den alışkındım bu duruma. Hamile olduğunu öğrendiği günden itibaren süt içmeyi tercih ediyordu. 

"Seni çok iyi anlıyorum. Sevdiğin insanların başına bir şey geldiğinde katlanması daha da zor oluyor."

Gülümseyerek baktım yüzüne. İkimizde sevdiğimiz insanlar üzerinden büyük bedeller ödemiştik. Kahvaltımızı yaptıktan sonra Rüya eve gitmek istemişti. Sercan'ın büyüdüğü evi haklı olarak merak ediyordu. İçinde kopan fırtınaları anlayamıyordum. Anlayamazdım. Kendimi onun yerine koyduğumda Poyraz'ın olmadığı bir hayatı düşünemiyordum bile. Galiba Poyraz olmadan yaşayamazdım. Bu düşüncem ne kadar doğruydu? Anne ve babamdan sonra sapasağlam durmuşken Poyraz'da yıkılır mıydım gerçekten? 

Bahçeye girdiğimizde beni de büyük bir gerginlik almıştı. Arabayı park ederek indim. Rüya öylece durmuş evin dışarıdan görünüşünü izliyordu. Bagajdan çantayı aldığım sırada yavaşça yanıma geldi. 

"Hiç değişmemiş," diyerek burnunu çekti.

"Hâlâ fotoğraftaki gibi görünüyor."

"Hangi fotoğraf?"

"Sercan, sen ve Karan'ın olduğu bir fotoğraf. İkiniz yan yana duruyorsunuz Karan'da Sercan'ın kucağında."

Fotoğraf gözümün önünde canlanmıştı. Babam fotoğrafımızı çekmeyi çok severdi. Eline geçen her fırsatta çekerdi bizleri. Aklıma gelen anılarla gülümsedim. Dolan gözlerimi saklamak için arkamı döndüm. Gözlerimi kapatarak bir kaç saniye kendime zaman tanıdıktan sonra Rüya'dan tarafa döndüm. 

SİMSİYAHWhere stories live. Discover now