91. BÖLÜM: "GERÇEK"

Start from the beginning
                                    

Kerim ondan yaşça büyük olmasına rağmen o zamanlar bile ona abi deme fikri Ferdi'ye çok ters gelen bir durumdu. Şimdi hatırlamak hafifçe utanmasına, bir de yükselmesine neden olmuştu.

"Kusuruma bakmayın o zaman aranızda alevlenen bu şeyi görmediğim için." Sultan Hanım gülmemek için kendisini tutarak karşısındaki çifte bakmaya çalışıyordu.

"Çok mu a-alevliyiz?" diye sordu Ferdi telaşlanarak. "O kadar be-belli o-luyor mu?"

Kerim boğazını temizlerken Devran'ın ve Barbaros'un aynı anda patlattığı kahkaha bahçede yankılandı.

Çetin ve Esra kısa bir süre önce Ege'nin huysuzlanmasıyla birlikte veda edip ayrılmışlardı ama Barbaros ve buz almak için eve girip çıktığından beri her zaman olduğundan daha fazla durgunlaşan Kubilay bembeyaz bir yüzle hala oradaydı.

"Çok yakışmışsınız." dedi Agâh Bey Ferdi'nin daha fazla utanmasına izin vermek istemeyerek. Aptal bir aşık olmanın nasıl hissettirdiğini, ne potlar kırdırdığını kendisi de çok iyi bildiğinden kıyamamıştı çocuğa. "Allah tamamına erdirsin." Ama tabii ki kendi tarzında takılmaktan da geri kalmıyordu.

"Yok biz almayalım, daha genciz." dedi Ferdi. Kerim'in bakışları anında ona döndü. Öyle hızlı ve kesin bir dönüş olmuştu ki bu sefer Ferdi de afallayarak ona baktı. Yanlış bir şey mi söylemişti?

"Yine başlamayın şu yaş muhabbetine." diyerek Asil'in elini avucuna alarak arka arkaya üç kez öptü Devran. "Kerim hele sen ben Devran'dan küçüğüm hikayesine başlarsan yine-"

"Yok başlamam." Kerim çenesini oynatarak içeceğine uzandı.

Kubilay, gözlerini Devran ve Asil'in üstünde çok fazla tutmuş olabileceğinden endişelenerek bakışlarını ikilinin üstünden çekip Barbaros'a döndü. "Ben kalksam Asil'e ayıp olur mu?" diye sordu sessizce.

Barbaros uzun zamandır sessizlik yemini etmiş gibi oturan Kubilay'a döndü. "Neden ayıp olsun ya? Çeto'lar da kaçtı zaten... Sıkıldın mı yine?"

"Sıkılmadım." diye mırıldandı Kubilay.

Aklında olanları bir Allah bir kendisi biliyordu...

Kapattığını, bir daha da açmayacağını sandığı eski bir defter tam ayaklarının ucuna düşmüştü ve hiç ummadığı, hiç bilmediği bir yerinden açılmıştı buz dolabının üstünde gördüğü bir fotoğrafla...

Nalan Hanım'ın ve Asil'in olduğu o fotoğraf, güneşli bir günde, bahçede salıncakta oturdukları bir ana aitti...

Asil seslenene kadar ayağa kalktığını, ceketini omuzlarına geçirdiğini pek farketmedi Kubilay.

"Gidiyor musun Kubilay?" Asil ayaklanan adama bakarak sakince sormuştu.

"Gitmeyeyim mi?"

"Biz de kaçarız birazdan kardeşim." dedi Ferdi de ortaya. "Toplu sevgililer günü kutlaması yeter bu kadar. Manitalarımızla yalnız kalalım azcık da. Eminim siz de geceyi noktalamak istiyorsunuzdur. Beraber..." Göz kırparak yaptığı imayı iyice destekledi.

"Sadece... Araştırmam gereken bir şey var."  Kubilay Asil'in mavi gözlerine bakarak ondan onay bekliyordu resmen.

"Önemli bir şeyse git hallet tabii... Çok teşekkür ederim hepinize, harika bir organizasyon planlamışsınız." Asil oturduğu yerden kalkarak önce tıpkı Kubilay gibi gitmeye hazırlanan Barbaros'a, ardından da Kubilay'a sarıldı.

"Devran'ın..." dedi Kubilay, ardından derince yutkundu. "Devran'ın planıydı."

"Ama hepiniz bu güzel anımızda yanımızda oldunuz. Bu günü hatırladığımda o karenin içinde hepiniz olacaksınız. Gerçekten teşekkür ederim... Geçireyim sizi?"

ASİL bxbWhere stories live. Discover now