10. Bölüm

87 17 4
                                    

İlçe merkezi çok sevimsiz bir yerdi. O kadar küçüktü ki tek bakışta hem başını hem sonunu görebilirdiniz.

Ken Dang Ji'den çıktıktan sonra kaçınılmaz olarak Chu Huan'ın geldiği terminalin önünden geçtiler. Şimdi öğle saati olduğu için yerel hareketlilik zirvedeydi, birkaç tur rehberi kendi turist ekiplerine laf anlatmaya çalışarak büyük megafonlarla bağırıyorlardı.

Turistler ne olursa olsun bir arada tutulamayacak bir keçi sürüsü gibiydi, araçtan indikleri an herkes özgürce dağılmıştı. Kimisi yorgun bir şekilde birbirini takip ediyor, kimisi etrafta koşturup tuvalet bulmaya çalışıyor, kimisi ilçe merkezinin engebeli yollarının önünde durup fotoğraf çekiniyordu.

Chu Huan bu uzak ve ıssız yer hakkında bu kadar cazip olan şeyin ne olduğunu anlamıyordu. Fotoğraf çekmek turistler için bir ayin gibiydi.

Nan Shan ve Xiao Fang kalabalıktan sersemlediği için yoldan biraz uzaklaşmışlardı. 

Bu geniş arazilerde bir azınlık olmak ne demekti? Büyük dağlardan gelmiş bu iki adam buzdağının bir ucunu bir anlığına gördüklerinde, muhtemelen koca bir senelik tecrübe kazanmış hissediyorlardı.

Nan Shan insanların Chu Huan'a çarpacağından korktu ve onları engellemek için önünde durdu, aynı zamanda turistleri işaret ederek sordu, "Ne yapıyor?"

Bu kadar çok insanla ilk kez karşılaşırken hala koruyucu bir tavır takınmış olan Nan Shan'a karşı kalbindeki kaşıntıyı belli etmemeye çalışarak Chu Huan tembelce cevapladı, "Turistler."

Nan Shan ve Xiao Fang ona merak ve kafa karışıklığı dolu iki çift gözle bakıp açıklama beklediler.

Chu Huan gecikmedi, "Burada eğlenmek için çok uzaktan gelen insanlar. Dağlara tırmanıyorlar - şuradaki dağ gibi - eğlence için tırmanıyorlar."

Yine de anlayamamışlardı, büyük dağlarda yaşayan insanlar muhtemelen hayal bile edemezlerdi. Sadece dağa tırmanıyorlardı, bu kadar büyük bir gösterinin sebebi neydi?

Chu Huan biraz durdu ve açıklamak için daha basit bir yöntem buldu. Yavaşça elini kaldırıp ağzına doğru itme hareketi yaptı, "Yemek yemek."

Sonra elini Xiao Fang'ın karnına götürdü, "Tam dolu."

Sonra iki avucunu birbirine yaklaştırdı ve "çok" işareti yaptı. "Bir sürü..."

Nan Shan ve Xiao Fang bir şeyler anlamışlardı ve önlerinden geçen kalabalığa bakarken yüzlerinde kıskanç ve inanamaz bir ifade vardı.

Bu sırada elinde fotoğraf makinesiyle bir genç kadın önlerinde durup yol kenarında yatan bir bekçi köpeğinin fotoğrafını çekti.

Makineden gelen çıkırt sesi iki adamın ilgisini çekti ve kısa süre içinde makineden bir kart fotoğraf çıktı. Kadın onu parmaklarının arasına sıkıştırıp bir süre ileri geri salladı. Köpeğin fotoğrafı netleştiğinde arkadaşlarının yanına geri döndü ve arkasında şok olmuş bir Nan Shan ile Xiao Fang kaldı.

Xiao Fang hemen öne çıkıp köpeği gözlemledi. Köpek de başını kaldırıp bu üstü çıplak adama baktı, kuyruğunu sakince salladı ve böylece hala hayatta olduğunu, kadının götürdüğü kağıt parçasına yapışmadığını ispat etti. Bu köylü cahillerin endişelenmesine gerek yoktu.

Xiao Fang hemen hevesle koşarak geri döndü ve Nan Shan'a yeni keşfinin detaylarını bildirdi. Neşeli ve iyimserdi, elleri ve ayakları dans ediyordu.

Chu Huan'ın bakışları ise Nan Shan'ın dövmelerine takılmıştı bu çizimin bir vahşi canavar olduğunu gördü. Bir kültür uzmanı değildi, dolayısıyla bu sembollerin hangi etnik kökenden geldiğinden emin değildi, daha önce böyle şeyleri hiç görmemişti.

Of Mountains And Rivers (Shan He Biao Li) by Priest  - Türkçe ÇeviriWhere stories live. Discover now