88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"

Start from the beginning
                                    

Asil dudaklarını kıvırıp düşündü biraz daha. "Çok geç saate kalmasın ama eve dönüşüm. Ve zaten çok içemem de, araba kullanacağım."

Ferdi'nin Asil'i götürmeyi düşündüğü yer bir meyhaneydi.

Ferdiler'in evine yakın, eski ama hoş, küçük de bir bahçesi olan, mavi ahşap masalara sahip tatlı bir mekandı bu meyhane.

Mekana girip cam kenarındaki masalardan birine oturana kadar, Asil hala biraz kararsız ve çekingen görünüyordu. Ama mekanın sıcaklığını görünce biraz olsun atmıştı üstündeki durgunluğu, tepesindeki karabulutlar dağılır gibi olmuştu.

''Ne yiyoruz?'' diye sordu Asil Ferdi ile beraber olduğuna dair bir mesaj yazıp o mesajı Devran'a atarken.

Adamın son günlerde biraz yoğun olduğunun farkındaydı ve işteyken onu arayıp rahatsız edesi hiç gelmiyordu Asil'in. Devran bazen evdeyken bile kıyıda köşede sessiz telefon görüşmeleri yapıyordu zaten son günlerde. Çocuk bunun işle ilgili olduğunu sandığından adamın yoğunluğunu anlayışla karşılayıp ses çıkarmıyordu.

"Valla ben balık yemem biliyorsun. Sen yemek istersen de şöyle çok kokuşmayan bir şey yersin inşallah kardeşim."

Asil gülümsedi, "Benim de balık yiyesim yok ama meyhanede başka ne yenir ki?" diyerek peçeteliğin yanında katlanmış şekilde duran menüyü farkederek eline aldı ve incelemeye başladı. "Bir sürü meze varmış." derken gözleri parıldamıştı.

"Ne istersek yeriz ayol." dedi Ferdi de. Kendi tarafındaki menüyü incelemek yerine masanın üstüne eğilip Asil'in tuttuğu menüye bakmayı tercih etti.

"Midye de varmış."

"Olur, o mereti yiyebiliyorum gariptir ki." dedi Ferdi. Midyeyi severdi doğrusu.

Asil başını salladı. "O zaman midye söyleyelim bolca. Gerçi o rakıyla gider mi?"

"Bira da var menü de yavru."

Asil menünün alt tarafında kalan bira seçeneklerini görünce bir süre orada göz gezdirdi.

Beraber ikisinin de yiyebileceği şeyleri söyledikleri sırada ikisinin de telefonuna birer mesaj düşmüştü.

Mesajların zamanlaması o kadar aynıydı ki, ikisi de o mesajların kimden geldiğini bilir gibi önce telefonlara ardından birbirlerine bakarak sırıttılar.

Devran'ın mesajı, Asil ve Ferdi'nin içindeki bulundukları mekandan habersiz olduğunu belli edecek şekilde sakindi.

Meyhanede olduklarını öğrense bile tatsızlık çıkaracak değildi elbette, ki zaten istese Asil'e sorar ya da Asil'i korumakla görevli olan adamlarından öğrenirdi çocukların nerede takıldıklarını... Ama o adamlar bu yüzden Asil'in etrafında değillerdi.

Tehlikeli bir durum olmadığı sürece ben bile varlığınızı unutayım demişti Devran onlara.

Yani psikopat bir takipçi gibi Asil'in 7/24 ne yaptığını takip etmek değildi amacı. Güvende olduğunu bilmekti tek isteği o kadar.

Hıncal'ın, yani Asil'in sözde babasının, boktan kurtulmayan bir burnu olduğu için, yurtdışında gelirken peşinde bambaşka belalar sürüklemesinden de korkuyordu Devran kendi camiasının tehlikesinden korkmadığı kadar.

ASİL bxbWhere stories live. Discover now