24. Bölüm - Sen sarıl ki silinsin o izler

150 26 21
                                    

****

Boğazımdaki kuruluk uyumamı engellerken surat asmadan edemiyordum. Çünkü şu anda kendimi böyle iyi hissederken pozisyonumu bozasım yoktu. Sehun'un tek kolu başımın altında yastık görevi görürken bedeni yan bir şekilde bana dönüktü. Benim ise adeta sağ tarafım ona yapışıktı. Bedenim bedenine sokulmuştu. Onun iri yarı, kalıplı vücudu benimkini adeta kalkan gibi koruyordu ve bu... Dürüst olmalıyım ki bu çok hoşuma gidiyordu. Kalbim pır pır atarken içim huzurla doluydu. Öyle ki dün geceyi hiç yaşamamış, asansörde kalmamış ya da o nefesimi kesen rüyayı görmemişim gibi rahattım. Üzerimdeki bu etkisi inanılmaz olsa da biliyordum ki Sehun olmasa hala tedirgin, yorgun ve karamsar hissederdim.

Bu yüzden de onunla uyumaya devam etmek istiyordum ama bir sorunum vardı. Çok susamıştım. Boğazım resmen yapışmış, dudaklarım kupkuru olmuştu. Kalkmak istemesem de hatta ona asla kalkma diye ikaz etsem de maalesef bunu yapan ben olmak zorundaydım. Eğer yavaş ve sessiz olursam onu uyandırmaz ve tekrar yanına yatabilirdim bence. Evet, en mantıklı seçenek buydu.

Hareket etmeye başlamadan önce derin bir nefes alıp sakince verdim. Ardından yatağın boş tarafına doğru ufak hamlelerle kaymaya başladım. Başım Sehun'un kolundan kalkıp yana kayarken bir anda yataktan kalkmıştım. Sehun ise ufak bir ses çıkarıp yutkunduktan sonra kolunu sarmak için benim olduğum tarafa atmaya yeltendi. Yokluğumu uyku haliyle bile fark edebilecek kadar kurnaz bir tanrıydı. Bu gerçeğe bakınca da hızlı bir hareketle yastığımı ona doğru itekledim. Ve planım işe yaramış, Sehun yastığa benmişim gibi sokulup sarılmıştı. Gördüğüm görüntüye istemsizce tebessüm ederek odadan çıktım. Mutfağa gidip bir bardak soğuk suyu boğazımdan aşağıya akıttıktan sonra oh çekip tezgaha yaslanmıştım. Eh, tuvaletim yoktu ama kendi işimi garantiye almak adına bir de oraya uğrayıp tekrar Sehun'un yanına gidecektim. Zaman kaybetmek istemiyordum.

Tezgaha yaslanarak suyumu bitirdikten sonra kolumdaki saate baktım. 11'e geliyordu ve ben şaşkınlık içindeydim. Nasıl bu kadar saat uyuyabilmiştim? Sehun beni bu kadar mı büyülemişti, aklım almıyordu. Bir tanrıyla uyumanın getirisi miydi ya da bu?

"Vay canına..." kendi kendime söylendikten sonra mutfaktan çıkıp koridora doğru ilerlerken çalan zil ile duraksadım. Kaşlarım bu saatte kimin gelmiş olabileceği ihtimali ile çatılırken hedefimi o yöne doğru değiştirmiştim. Kapının yanına vardığımda ise yandaki küçük ekranda gördüğüm yüz, kaşlarımın iyice derinleşmesine sebep oldu. "Bunun ne işi var yine ya!" elimle yüzümü sertçe ovalarken tüm huzurum kaçmış gibi hissediyordum. Hatta apaçık kaçmış gerginlik vücudumda kol gezmeye başlamıştı. "Kapıyı açmasam ne olur ki? Evde olmadığımı düşünüp gider." Diye düşündüğüm sırada Jang Han Seo tam kameraya bakıp el sallayarak kapıyı açmam için işaret ediyordu. Bedenim bu hareketiyle beraber ürperirken sanki beni görüyormuş gibi titremiştim. Bu yüzden de elim bilinçsizce kapıya uzandı. Sesli bir nefes eşliğiyle kapıyı açtığımda ise Han Seo beni baştan aşağı süzmüştü.

"Luhan," dedi endişeli gibi duran gözlerle. Ardından bir anda beni kendine çekip kolları arasına almıştı. "Şükür, iyisin." Midem ve bedenim kolları arasında adeta kasılıp kalırken şok olmuştum. Beklemediğim bir hamleydi ama artık daha cesur davranacağından da emin olduğumdan bekliyordum da. İlk şok geçtiğindeyse onu yavaşça kendimden uzaklaştırdım. Gözlerim yüzünde anlamsız bakışlar ile gezinirken elleri hala kollarımı sıkı sıkı tutuyordu. "Güvenlik görevlileri konuşurken duydum, asansörde kalmışsın." Eli yüzüme çıkıp okşarken Sehun'un dokunduğu yerlerdeki izlerini silecek diye korkuyordum. Asla aynı hissi vermeyen iki aynı dokunuşu yaşıyordum çünkü. "İyi misin? Duyunca çok endişelendim."

"İyiyim, teşekkürler." Samimiyetsiz endişesine samimiyetsiz cevaplar veriyordum. Ama tepkimin onun umurunda olduğunu sanmıyordum. Onu terslemediğim sürece sorun etmiyordu. Yeter ki yanımda olmasına izin vereyim gerisi önemli değildi. Onun yanında tedirgin hissetmişim, bana dokunuşları midemi bulandırmış, lafları içimi nefretle doldurmuş hiç sorun etmiyordu. Sadece yanımda olmak istiyordu.

RICORRENZAWhere stories live. Discover now