3.0 [f]

754 82 124
                                    


*keyifli okumlar


"Yeji konuştukça kendimi camdan atasım geliyor." deyip hızla yanımdan kalkıp mutfağa yöneldi Felix. Yeji hala sınav soruları hakkında konuşuyordu. Kendi kendine. Kafamı sallayıp durduğum için onu dinlediğimi sanıyordu.

Felix elindeki büyük bardak buzlu suyla mutfaktan çıktı. Odasına doğru ilerlediğini görünce "Nereye?" diye seslendim. Elindeki bardaktan büyük bir yudum alıp "Changbin gelecek, sahile gideceğiz. Sınavımın iyi geçmesini kutlayacağız." dedi. Kafa sallamakla yetinirken o çoktan odasına dönmüştü bile.

"Yeji yeter artık ya başım şişti. Tamam en iyi sen yaptın." deyip ben de salondan kalkıp odama yöneldim. "Off ikinizde umursamıyorsunuz beni. " diyerek kucağındaki yastığı fırlatıp mutfağa geçti. Omuz silkip odama geçtim. Klimayı açıp kendimi yatağa bıraktım.

Bugün üniversite sınavına girmiştik. Son aylarda kendimi derse vermemden dolayı sınavım gayet güzel geçmişti. Mutlu muydum peki? Belki. Nasıl hissettiğimi bile bilmiyordum artık. Konumlanmış bir robot gibiydim. Uyan, kahvaltı yap, okula git, ders çalış, yemek ye ve yat. Düşünmemek için iyi bir yöntemdi.

Neredeyse bir ay olacaktı. Jeongin'e onu bekleyeceğimi söyleyeli ama o zamandan beri bir kere bile gelmemişti. Felix'in söylediğine göre okulda da eskisi gibiymiş. Beni merak edip Felix'e de bir şey sormamış hiç. Artık onu bekleyeceğimi söylediğim için kendimi salak gibi hissediyordum.

Telefonuma uzanıp en son dinlediğim şarkıya tıkladım. Şarkıyı mırıldanırken çoktan uykuya dalmışım. Gözlerimi açmam sebep olan şey ise Yeji'nin başımda bağırıp durmasıydı. Yataktan kaldığımda ise Yeji karşımdaki sandalyeme oturmuş "Hyun hadi dışarıya çıkalım, çok sıkılıyorum." demişti tatlı olmaya çalışıyordu.

Gözlerimi devirip odamdan çıktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra su içmek için mutfağa geçerken Yeji önüme atladı ve lütfen diyerek mutfağa kadar peşimden geldi. Kahve makinesini gösterip "Filtre kahve taze mi?" diye sordum.

"15-20 dakika önce yapmıştım." dediğinde kafamı sallayıp bir bardak su içtim ve bir fincan kahve alıp balkona çıktım. Tabi ki Yeji de peşimden geldi.

"Boşuna ısrar etme Yeji, çıkmak istemiyorum dışarıya." dedim sigaramı yakarken. Dirseklerini masaya koymuş iki elini birden saçlarının arasından geçirip ofladı. Sonra birden ayağa kalkıp sinirle konuşmaya başladı.

"Ne zaman size bir şey yapalım desem üçünüzde aynı boku yapıyorsunuz. Felix sürekli sevgilisiyle, Minho oppanın işleri oluyor diğer zamanlarda beni başından atmak için bahaneler üretiyor, sen ise hala depresyondasın. Üstelik bu şehirde sizden başka tanıdıklarım olmadığını bilmenize rağmen bunu yapmaya devam ettiniz. Bana kardeşim diyordun ya umrunda bile değilim Hyunjin."

Sözleri biter bitmez balkondan çıkıp gitmişti. Bunları bu kadar taktığını düşünmemiştim. Gerçi son bir kaç aydır çevremde olan biten şeylere karşı aşırı duyarsızlaşmıştım. Umursamıyorum evet haklıydı. Yeji kardeşim değildi belki ama kardeşim gibiydi bu yaşımıza kadar beraber büyümüştük ve sadece benden birkaç ay küçük olduğu için ona hep abilik taslamaya çalışmıştım. Yeji amcamın kızıydı ve biz on yaşındayken kötü bir trafik kazasıyla amcam ve yengem hayatlarını kaybetmişlerdi. O günden beri Yeji hep bizimleydi.

Sigaramı söndürüp odama geçtim. Üzerimdeki kıyafetlerimi çıkarıp şort ve tişört giydim. Ardından Yeji'nin odasına gittim. Tahmin ettiğim gibi kocaman bir paket cipsi açlıktan ölecekmiş gibi yerken saçma sapan bir komedi filmi izliyordu. Gözlerimi devirip elinden cips paketini aldım. Bu sırada saldıracakmış gibi görünse de sessiz kalmıştı.

night airglow | hyunin ✓Where stories live. Discover now