2.7

567 81 83
                                    

*oy vermeyi unutmayın ve bolca yorum yapın lütfen*

Dönem ödevi için bilgisayarda yazı yazarken Yeji kapıyı tıklatıp dilimlediği karpuz tabağını masamın kenarına bıraktı. Saçlarımı biraz karıştırdıktan sonra dolabıma yöneldiğinde yönümü ona çevirdim.

Tek kaşımı kaldırıp "Ne yapıyorsun Yeji?" dedim.

"Kıyafet seçiyorum." derken oldukça rahattı.

Sanki benim dolabımdan değil de kendi dolabından kıyafet seçiyormuş gibiydi.

"Hadi ya, söylemesen anlamayacaktım." derken elindeki tişörtümü alıp dolabımın içine fırlattıktan sonra dolabı kapatıp elimle kapıyı gösterdim. Çatılmış kaşlarıyla kapıya yönelirken getirdiği karpuz tabağını da eline almış giderken Felix odaya girmiş ve Yeji'nin elinden tabağı alıp hemen ağzına bir dilim atmıştı.

Yeji iyice sinirlenmiş odadan çıkarken "Hepinizden nefret ediyorum." , " Erkeklerden nefret ediyorum." diyerek söyleniyordu.

"Sen de mi kıyafet isteyeceksin?" derken masaya geçmiş ödevime geri dönmüştüm. 

"Ne kıyafeti ya? Ben başka bir şey için geldim. Söyleyip söylememekte kararsızdım ama buraya kadar geldiğime göre söyleyeceğim galiba." dedi gergince.

"Konu?" derken hala ödevimi yazmaya devam ediyordum. Açıkçası pek ilgimi çekeceğini düşünmüyordum. Felix konuşana kadar.

"Jeongin."

Parmaklarım klavyenin üzerinde donup kalmıştı. O geceden sonra konuşmamıştık. Ne o gelmişti ne de ben ona gitmiştim. O akşam aceleyle yanından kalkıp bir şey bile söylemeden eve geldim. Bir cevap verip umutlandırmak istememiştim. Tekrar gelmeyince ise her şeyin gerçekten tamamen bittiğini düşünmüştüm.

Belki de bitmişti.

"Ne olmuş Jeongin'e." dedim en soğuk sesimle.

Biraz kıvrandıktan sonra "Üç saattir falan evin önünde ve gidecek gibi de değil." dedi.

Şaşkınlığımı gizlemeden "Ne?" dedim.

Sandalyemden kalkıp kapıya doğru giderken Felix kolumdan tutup "Ve muhtemelen sarhoş." dedi.

Hızlı adımlarla balkona gittiğimde onu yerde otururken gördüm. Motorunun kenarına oturmuş sigarasını içiyordu. Bakışları sanırım apartman kapısını buluyordu. Üzerinde incecik tişörtle orada öyle oturuyordu.

Odamdan bir ceket alıp merdivenlerden indim. Onunla konuşmaya da hazır değildim ama onu burada böylece bırakmak hiç istemiyordum.

Kapıyı açtığım an gözleri beni buldu ama hiç tepki vermedi. Öylece bomboş bana bakıyordu. Yanına geldiğimde ceketi omuzlarına bıraktım.

Alkol kokusu bir iki metre öteden bile geliyordu. Gerçekten çok sarhoş olmalıydı. Gözleri kırmızı ve baygın bir şekilde beni süzüyordu. Yanına oturup elindeki sigarayı alıp dudaklarıma götürdüğümde bakışlarındaki donuk ifade gitmiş yerini şaşkın bakışlara bırakmıştı.

Sigarasını aldığım elini yüzüme yaklaştırdığında yüzüme dokunmasına izin verip ona biraz daha yaklaştım.

"Bak gerçeğim."

Güldükten sonra "Hiç gelmeyeceksin sandım." dedi.

Yanında duran içki şişesini dudaklarına götüreceği sırada elinden alıp arkama koydum. Umurunda değil gibiydi. Sadece bana bakıyordu.

Sigara izmaritini fırlatıp yerden kalktım. Gözlerindeki neşe gitmiş yerini şimdi de hüzün almıştı. Elimi ona uzatıp "Seni evine bırakmamı ister misin?" dedim.

Elimi tutup ayağa kalktığında ayakta zor durduğunun farkına varıp elimi beline koyup ayakta durmasına yardımcı oldum. Bu şekilde onun evine gitmek gerçekten zor olacaktı.

"Ya da boşver burada kal bu gece." dedim.

Cevap vermesine izin vermeden eve çıkardım onu. Hiçbir şey dememiş sadece benim yardımımla benimle yürümüştü. Dairemize çıktığımda Felix kapıdaydı. Büyük ihtimalle yukarıdan bizi izlemişti.

Ona bir şey demeden Jeongin'i odama götürdüm. Kendini direkt yatağa atmıştı.

Ona kahve yapmak için odadan çıkarken "Bu sefer rüya olmasın." diye mırıldanmıştı.

Mutfağa geçtiğimde Felix de hemen ardımdan mutfağa girdi.

"Soracak olduğun soruların cevabını bende bilmiyorum Lix." dedim. Başını sallayıp sessizce beni izlemeye devam etti.

Kahveyi alıp odama girdiğimde Jeongin de zorlanarak yataktan kalkmıştı.

Kahveden bir kaç yudum aldıktan sonra konuşmak için dudaklarını aralamıştı ki ben konuştum.

"Konuşmanın sırası değil şimdi Jeongin. Kahveni iç ve uyu. Daha sonra konuşuruz." dedim.

"Ama-"

"Jeongin zaten birbirimizi yeterince yanlış anlayıp kırdık, sen sarhoşken konuşmayalım."

Kafasını anlayışla sallayıp bitirdiği kahve kupasını kenara bıraktı.

"Peki sabah konuşabilir miyiz?" diye sorduğunda bu sefer ben başımı olumlu anlamda salladım.

"Hyunjin."

Gözlerini tamamen gözlerime dikmişti. Alışık olmadığım bir Jeongin vardı şuan karşımda.

Masum.

Gözlerimi gözleriyle buluşturduğumda hafifçe gülümsemiş ve konuşmaya başlamıştı.

"Konuştuğumuz da bu konuşmanın nasıl sonuçlanacağını bilmiyorum, o yüzden senden bir istediğim var."

"Neymiş?" dedim merakla.

"Lütfen bu gece sarılarak uyuyalım."

Konuşmanın nasıl biteceğini bende bilmiyordum. Her şey tamamen bitebilir ve biz sonsuza dek ayrı kalabilirdik. Son kez bunu yapmayı en az Jeongin kadar bende istiyordum.

Kafamı sallayıp üzerimdekileri değiştirdim. Jeongin'in burada olmasını umursamamıştım üzerimi değiştirirken. Beni izlediğini düşünüyordum ama arkamı döndüğümde ellerini yumruk yapıp gözlerini kapatmıştı.

Bu gece her istediğini açıkça söyleyen istediğini alana kadar vazgeçmeyen o çocuk gitmişti. Karşımda duran bu çocuk ilk zamanlardaki Jeongin olamazdı.

"Gözlerini açabilirsin, değiştirdim üstümü." dediğimde yavaşça ellerini gözlerinden çekmişti.

Yanına uzandığımda ellerini belime dolayıp sıkıca sarmıştı. Gitmemem için yaptığı belli oluyordu. O uyurken giderim diye sıkıca sarılmıştı.

Sanki ondan gidebiliyormuşum gibi...

Kafasını boynuma yaklaştırdığında kokumu içine çektiğine emindim.

"İyi uykular güzel sevgilim."

"Sevgili değiliz Jeongin, iyi geceler." dedim düz bir tonda ama sevgilim demesi kalbimde bir hareketlenmeye sebep olmuş, olması gerektiğinden hızlı atmaya başlamıştı.

"Sevgili olmamamız senin benim güzel sevgilim olduğunu değiştirmez Hyunjin."

***

*bu arada finale son bir kaç bölüm :/*

*bu arada finale son bir kaç bölüm :/*

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
night airglow | hyunin ✓Where stories live. Discover now