1.9

678 107 37
                                    




Kapının açılma sesi ile aniden ayağa kalkmıştım. Bizimkilerin gülüşmelerini ve konuşmalarını duyuyordum. Önce üzerimi düzelttim Jeongin'e baktığımda beni izleyip güldüğünü gördüm. Kimse görmeden onu evden çıkarmanın bir yolu yoktu. Kolundan tutup içeriye sürüklerken Felix'in "Hyunjin neredesin?" diye bağırdığını duydum.

Balkondan çıktığımızda üçlüyle karşılaştık. Şaşkınlık içinde önce bize sonra benim tuttuğum Jeongin'in bileğine bakmışlardı. Biraz da biz tutalım bileğini değil mi ama?

"Ne oluyor burada?"

Bu soru tabi ki meraklı Yeji'den gelmişti.

"Bir şey yok, sonra konuşuruz. " dedim ve Jeongin'i dış kapıya doğru sürüklemeye başladım ama o koridora çıktığımız an beni odama çekiştirmeye başladı.

"Jeongin gitmen lazım."

"Hiç sanmıyorum Hyunjin."

Ne demek hiç sanmıyorum?

"Jeongin."

"Hyunjin."

Oflayarak Jeongin'in arkasından odama girdim.                Yatağımın üzerine oturmuş hafif bir gülümsemeyle beni süzüyordu.

"Sorumun cevabını vermeyecek misin Hyunjin?"

Evet bir de o vardı. Tüm kalbimle kabul etmek istiyordum ama bütün bunların Soobin'le ilgili olabileceğini düşünüp duruyordum kafamda. Beni gerçekten sevdiği içinse tabi ki evet derdim ama hepsi aptal bir hırs yüzündense kesinlikle kabul edebileceğim bir şey değildi.

"Bilmiyorum Jeongin, kırgınım hala."

Bileğimden tutup yanında oturttu beni. Az önceki gibi bir eliyle yüzümü okşuyordu. "Güzelim tüm cesaretimi toplamışken kabul etmelisin."

"Bütün cesaretini toplamışken mi?"

"Seni özledim Hyunjin."

"Beni mi? Bedenimi mi?"

Bir an gerçekten beni sevdiğini falan sanmıştım. Cidden çok saf biriyim. Alayla gülüp yatakta ondan uzaklaştım. Cevap verme gereği bile duymamıştı. Ne diyecekti ki zaten.

"Jeongin lütfen git."

"Seni tanımama izin ver Hyunjin, yanında olmama."

"Benimle seks yapmadan ya da öpüşmeden durabilecek misin Yang Jeongin?"

"Ne demek bu?" derken kaşları çatılmıştı.

"Yanımda olmana ve beni tanımama izin veririm ama cinsel bir şey olmayacak aramızda?"

"Kabul edersem benimle randevuya çıkacak mısın?"

"Kabul edersen."

Tekrar yanıma yaklaştığında kafasını dizlerime koyup yattı. "Kendimi tehlikeye attım resmen."

Sadece kıkırdamakla yetindim.  Elim istemsizce saçlarına gittiğinde okşamaya başladım. Yumuşacık saçları vardı. Gözleri hemen kapanmıştı. Ben saçlarıyla oynarken kapının tıklatılmasıyla Yeji'nin sesini duydum.

Jeongin dizlerimden kalktı ve Yeji kapıyı hafifçe aralayıp "Hyunjin gelebilir misin?" diye seslendi.

Yataktan kalkıp Jeongin'e bir şey söylemeden odadan çıktım. Masaya oturmuşlar resmen beni bekliyorlardı. Minho hyung yoktu büyük ihtimalle uyumuştu.

"Ne demek oluyor  bu Hyunjin? Jeongin'i eve atmak için mi gelmedin bizimle?"

Felix'in konuşmasıyla kaşlarım çatılmıştı. "Düzgün konuş Lix, keyfim yoktu ve gerçekten ödevlerim vardı. Erken bitirince de şarap içmeye karar verdim ve o sırada geldi Jeongin. Çok sarhoş olduğum için ilgilendi benimle bu kadar."

"Aranız nasıl peki?"

Yeji'nin sorusuyla bakışlarımı Yeji'ye çevirdim bu kez.

"Bilmiyorum, biraz daha iyi gibi sanırım ama bunları sonra mı konuşsak. Jeongin odamda şuan ya."

"Burada mı kalacak?"

Evet bu sorunun cevabını bende bilmiyordum.

"Bilmiyorum yarın falan konuşuruz, iyi geceler." dedim ve masadan kalkıp odama doğru ilerledim.

Odaya girdiğimde aniden ayağa kalkıp bana sarılmasıyla şaşırsam da havadan kalan ellerimi yavaşça beline doladım.

"Bu gece seninle uyuyabilir miyim?"

Bir süre öylece sarıldıktan sonra ellerini yavaşça benden çekip kapıya yöneldi.

"Dolaptan rahat bir şeyler alıp giyebilirsin."

Gülümseyen bir suratla bana döndüğünde elimle dolabı işaret ettim. Başıyla yavaşça onaylayıp dolaptan şort alıp çekildi. Eli kemerine gidince arkamı dönerek yatağa geçtim. Üzerimdeki hırkayı çıkarıp yatağa uzandım ve yorganı üzerime çektim. Bir kaç dakika içinde Jeongin de yatağa gelmişti.

Kafasını çıplak göğüsüme koyduğunda burnum onun kokusuyla dolmuştu.

"Hyunjin."

"Hm."

"Yarın okula gitmesek mi?"

"Okul birincisi Yang Jeongin mi sordu bu soruyu az önce?"

Alaylı konuşmama karşılık koluma vurduğunda "Neden gitmeyecekmişiz?" dedim.

"Seni güzel bir randevuya çıkarmak istiyorum."

"Jeongin bir hastalığım falan mı var? Ölecek miyim?"

"Ne alaka Hyunjin?"

Hala göğüsümde yatmaya devam ederken kafasını biraz çevirip kaşlarını çatarak yüzüme bakmıştı.

"Aniden melek gibi bir şey oldun sanki bir masumlaştın, durgunlaştın. Hm?"

"Senin yanında kendim olmak istiyorum, olmayayım mı?"

"Sevdim bu halini."

"Öyleyse soruma cevap ver artık."

"Güzel bir randevu için kabul ediyorum." dediğimde kafasını biraz kaldırıp burnumu öpüp tekrar göğüsüme yatmıştı.

"Saçımla da oynar mısın?"

"Sen iyice bebek oldun." dediğimde sert bir sesle "Hyunjin." demişti.

"Tamam oynuyorum işte."





"

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.
night airglow | hyunin ✓Où les histoires vivent. Découvrez maintenant