0.9

947 128 51
                                    

Sonunda seçmeler bitmişti, giyinme odasının dışındaki sandalyede Felix'in giyinip gelmesini bekliyordum. Seçmeler sırasında hoca önce yenilere öncelik tanıdığı için takımdakiler sona kalmıştı. Neyse ki Felix'in korktuğu gibi bir şey olmamıştı ve ikimiz de takımdaydık.

"Geldim."

İkimizde çıkışa doğru adımlarken akşama ne yiyeceğimizi konuşmaya başlamıştık. Ben dışarıdan hamburger, pizza gibi bir şeyler söyleyelim derken Felix evde kendimiz yapalım diye inat etmişti.

Çoğu zaman olduğu gibi kazanan Felix olmuştu. Eve uğramadan ikimizde önce markete gidip gerekli malzemeleri almıştık. Marketten çıkmadan sigara almam Felix'in eve dönüş yolunda bu aralar çok içtiğim eskisi gibi azaltmam gerektiği yönünde nasihatlarına maruz kalmama neden olmuştu.

"Üzerimi değiştirip geliyorum." diyerek mutfak masasına poşetleri bırakıp odama ilerledim. Siyah şortum ve gri oversize sweat giyip saçlarımı bağlayıp mutfağa ilerledim. Telefonuma bildirim geldiğini fark edip cebimden çıkardım.

Annemin hesabıma para gönderdiğini görünce teşekkür mesajı atıp tekrar cebime attım.

"Şunları doğrar mısın benim için?"

Kafamı sallayıp doğramaya başladığımda o da ocağın başında bir şeylerle meşguldü. Zil sesini duyunca Felix kapıyı açmak için mutfaktan çıktı. Bende önümdekileri doğrarken dikkatimi toplayamadığım için işaret parmağı çok derin olmayacak bir şekilde kestim. Attığım çığlıktan dolayı Minho hyung ve Lix koşarak yanıma geldi.

"Bir şey yok iyiyim, öyle birden panik yapıp bağırdım."

"Dolapta bant ve krem var, güzelce kremi sürüp yapıştır bandı. Ben yardım ederim Liix'e."

Minho hyunga kafamı sallayıp mutfaktan çıkacağım sırada Felix elime krem ve bandı bırakmıştı. Banyoya geçip parmağımı yıkadıktan sonra kremi sürüp bandı güzelce yapıştırdım. Odama geçip kendimi yatağa attım da bugün olanlar zihnimi ele geçirmiş gibiydi.

Jeongin'in söyledikleri yaptıkları kafamı karıştırıyordu ve bu durum daha çok sinirlerimi bozuyordu. İstediği her şeyi elde edebilecek gibi davranması sinir bozucuydu bana olan yaklaşımı sinir bozucuydu. Ona kendimi kaptırdığım için bile kendimden nefret ediyordum.

Bu kadar sinirimi bozmasına rağmen onunla yaptığım seksi düşününce bile etkileniyordum. Bana bugün soyunma odasına dokununca ona sinirli olmama rağmen etkilenmiştim. Lanet olsun ki beni çok fena etkiliyordu ve işte bu yüzden nefret ediyordum.

Söylediği ve yaptıkları şeyleri düşününce onun kölesi olmamı falan istiyordu herhalde. Kafayı yemiş olmalı. Tüm bunlara rağmen hala beni etkileyebiliyor olması beni acınası bir hale getiriyor. Gerçekten daha fazla düşünmek istemiyordum. Düşünmek sadece bana zarar veriyordu. Yemeğe kadar uyumak en iyisi diye düşünerek gözlerimi kapatıp kendimi uykuya teslim ettim.

"Hyun uyan artık."

"Yemek hazır."

Gözlerimi açtığımda tam dibimde gözlerini bana dikmiş ve gülerek bakan Felix görünce anlık bir korku yaşadım.

"İçime girseydin böyle uzak kaldık sanki." diye söylenerek yataktan kalktığımda o da aynı şekilde söylenerek "En az on dakikadır uğraşıyorum seni uyandırmak için, ölü gibi uyuyorsun." demişti.

Felix masaya geçerken ben elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Masaya geçtiğimde gözler benim üzerimdeydi. Ne olduğunu anlamaya çalıştım ama anlamayınca "Yüzümde falan mı bir şey var? Niye ikiniz de bir tuhaf bakıyorsunuz?" derken telefonumu çıkarmıştım. Ön kamerayı açıp yüzüme bakacaktım ki Felix elimden telefonu alıp masaya bıraktı.

"Anlatmanı bekliyorum Hyunjin." dedi gayet net bir ses tonuyla.

Daha elime yeni aldığım çubukları geri bırakarak "Neyi?" diye sordum. Bu masada şuan konuşmak istediğim son şeydi Jeongin.

Sadece oturup karnımı doyurmak istiyordum ki ona bile izin verilmiyordu.

"Anlatacak bir şey yok Felix."

"Ne demek yok Hyunjin?? Dalga mı geçiyorsun sen benimle. Jeongin sınıfa dudağı kanarken geliyor arkasından sen dudakların şişmiş ve tüm gün bir bok anlatmıyorsun."

"Anlatmam gereken bir şey olsaydı anlatırdım Felix, ben bütün gün olanları aklımdan atmaya çalışıyorum ama sen buna izin vermiyorsun. Okulda her teneffüs sorduğun yetmezmiş gibi uyanır uyanmaz bu konuyu açıyorsun."

Sinirle masadan kalktığımda Felix'in dolu gözlerle baktığını gördüm ama yine umursamadım. En azından umursamak istemedim.

"Hyunjin otur şu masaya hemen!"

Minho hyungun sesini duymamla duraksasam da sinirle odama girip üzerime hırka telefon ve cüzdan gibi şeyler alıp odadan çıktım. Ayakkabılarımı giyerken Minho hyung "Hyunjin buraya gel, konuşacağız." diyerek bağırıyordu ama zaten ben konuşmaktan kaçıyordum.

Kapıyı sertçe çekip koşar adımlarla evden uzaklaştım. Yeterince uzaklaştığımı düşünene kadar koştum. Oturacak yer bulamayınca bir ağacın önüne oturup sırtımı ağaca yasladım.

Birden bire akmaya başlayan göz yaşlarıma sinirlenirken, tüm bunları yaşamama sebep olan o öpücükten nefret ettim. O öpücükten önce her şey normaldi, Jeongin sınıfın inek öğrencisiydi o kadar. Selam verdiğim biri bile değildi sınıfta.

Her güzel şeyin bir bedeli mi olmalıydı? O öpücüğün yada o seksin bedeli bu mu olmalıydı? Felix'i üzdüğümün farkındaydım ama benimde kendimle baş başa kalmaya ihtiyacım vardı.

Jeongin'den etkilendiğim bir gerçekti. Gerçekten ondan etkileniyordum ama hoşlanıyor muydum bilmiyorum. Ne kadar ondan kaçsam da ben de ona dokunmak istiyordum. Evet bir süredir itiraf edemediğim şeyleri şimdi kendi kendime de olsa itiraf ediyordum.

Jeongin'le birlikte olmak istiyordum hem de deli gibi. Jeongin'le konuşmaya karar verip telefonumu çıkardım. Önce engellini kaldırdım daha sonra ise aradım.

"Hyunjin?"

Endişeli gibi gelen sesi gülümsememe neden olurken müzik sesi ise kaşlarımı çatmama neden olmuştu.

"Evet benim Jeongin, müsaitsen konuşabilir miyiz diyecektim."

"Ah evet tabi, evine geleyim mi?"

"Hayır aslında ben senin evine gelsem daha iyi olur gibi."

"Seni almamı ister misin?"

"Hayır evde değilim ben."

"Tamam 10 dakikaya evde geliyorum."

Bir şey söyleme gereği duymadan telefonu kapatıp cebime attım. Jeongin'in evine doğru adımlarken bir dudaklarımın arasına bir sigara koyup yaktım. Minik adımlarla ilerlediğim için yaklaşık 20 dakika sürmüştü.

Jeongin'in evinin olduğu sokağa girdiğimde bana doğru birinin koştuğunu fark ettim. Çok geç olmadan bu kişinin Jeongin olduğunu anladım.

Aramızda bir kaç adım mesafe kalmışken konuşmaya başladı.

"İyi misin? Biri bir şey mi yaptı?"

"Sadece kölen olmasını istediğin bir için bu sorular fazla değil mi?"

"Köle mi? Ben senden böyle bir şey istemedim Hyunjin."

"Bugün söylediklerin tam olarak böyle anlaşılıyordu. Benden hoşlanıp hoşlanmaman umurumda değil ama bu gece sende kalıyorum haberin olsun." dedim ve onun önüne geçip adımlamaya başladım.

Arkamdan kahkaha attığını duydum.

"Dileklerimi bu kadar kısa sürede gerçekleştirdiğin için teşekkürler tanrım."

Söylediği cümleyle gözümü devirip apartmanın girişinde Jeongin'in gelip kapıyı açmasını bekledim.

"Dileklerine beni dahil ettiğini bilmiyordum Yang Jeongin."

"Sadece dileklerime değil daha bir çok şeye dahilsin ama haberin yok."

night airglow | hyunin ✓Where stories live. Discover now