2.1

676 101 56
                                    

"Nasıl bir oyun?" dedim elimdekini tepsiye geri bırakırken. Arkamdaki koltuğa yaslanıp Jeongin'in cevap vermesini bekledim. 

"Sorular sorabiliriz, cevap vermek istemiyorsak iki shot içeriz?"

Tek kaşını kaldırıp sorduğu soruya tepki vermemi bekliyordu. Kafamı salladım.

"Fikir senden çıktı, sor bakalım."

Kendi arkasındaki koltuğa yaslanırken saçlarını geriye atmıştı. Önümüzde bir tepsi tekila dururken içmeden durmak zordu. Hızlıca soruyu sormasını bekliyordum.

"Klasik bir soruyla başlayayım o zaman, ilk sevgilin ne zaman olmuştu?"

"Sevgilim olduğunu söyleyemem, sadece flört ettiklerim oldu. Ciddi ilişkim hiç olmadı yani. Peki senin?"

Evet baya klasik bir soru olmuştu ama merak etmiştim.

"Benim de oldu diyemem, Hendery kendini sevgilim sanıyordu orası ayrı bi konu." deyip gülmüştü.

Komik değildi hatta can sıkıcıydı. Samimiyetsizce gülümsedim. Eski sevgilileri ya da flörtleri umurumda değildi ama onun adını duymak moralimi bozmuştu. Bu sadece Hendery'e özel bir durumdu.

"Böyle içemeyeceğiz ama." diyerek önümde duran tepsiden bir shot alıp içtim. Acı tadı yüzümü buruştururken hemen limonu alıp ağzıma attım.

Jeongin ise bana bakıp gülümserken dilimi çıkardım. "Yüzünün halini görseydin sende gülerdin."

"Hahah."

"Neyse sor bakalım."

Aklıma her hangi bir soru gelmiyordu ki. Sorabileceğim soruların hepsi mantıksızdı. Ben düşünürken Jeongin bir bana bir de önümüzdeki tekilalara bakıyordu.

"Buraya gelme sebebimiz güzel bir tatil yapmak mı sadece?"

Soruyu sorarken 'sadece' kelimesine baskı yaptığımda biraz durdu ve iki shot alıp içti. Biliyordum işte. Sadece biraz anın güzelliğine kendimi kaptırmak istemiştim aptal gibi.

"Daha fazla oynamasak?" dedim.

Tadım yeterince kaçmıştı. Şuan oyun oynamasaydık mutlu bir şekilde tekilaları içip sarhoş olur sızardım ve bir şey bilmemenin verdiği mutlulukla günü kapatırdım en azından değil mi? Oyun fikrini ortaya atmamış olsaydı böyle olacaktı.  Merak etmeme rağmen neden burada olduğumuzu öğrenmek istemiyordum. Bir şeyleri öğrendikçe canım daha çok acıyacakmış gibi hissediyordum nedense.

Bozuntuya vermeden ikimizde önümüzdeki shotları içiyor ve konuşmuyorduk. Ortam çok gergindi. Odalardan birine gidip yalnız kalabilirdim ama bunu da yapmak istemiyordum ama bu gergin ortamda olmak beni daha da geriyordu.

Cebimden telefonumu çıkarıp müzik listelerimden en üstekini açtım. Jeongin'in gözleri bir anlığına benimle buluştu ama daha sonra tekrar karşısındaki kapalı televizyona döndü. 

Tekrar bir shot içmek için uzandığımda Jeongin bileğimi tutmuştu. Ne var dercesine ona baktığımda "İçme artık bence." dedi.

İçmek istememe rağmen tartışmak istemiyordum. Biliyordum ki içeceğim diye uzatsam o da içmeyeceksin diye uzatacaktı ve tartışma çıkacaktı.

"Peki." deyip tepsiye geri bıraktım.

"Bu kadar uysallaşmadan tırsmalı mıyım?" diye tedirgince bir soru sorduğunda kafamı iki yana salladım. Limon dilimlerinden birini alıp yemeye başladım. Buna da laf edecek değildi herhalde?

"Merak ediyorsun neden geldiğimizi ama sormak istemiyorsun."

"Evet merak ediyorum ama sormak istemiyorum değil, öğrenmek istemiyorum en azından şimdilik." dedim sakince.

night airglow | hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin