0.4

1.3K 160 81
                                    




Söylediğim şeyden sonra uzun bir sessizlik olmuştu. Elimde ki küllüğü geri yerine koyarken çıplak olduğum aklıma gelmişti ve yerden eşofmanım ve boxerımı alıp giymiştim. Üzerimde ki şeyin ıslandığı aklıma gelince hala yatakta uzanan ve gözleriyle adeta vücudumu yiyen Jeongin'e dönüp "Üzerim için bir şeyler alabilir miyim?" diye sordum.

"Doğru ya sen odaya geldiğinde üstünde bir şey yoktu." demiş ve yataktan kalkıp o da yerden boxerını almıştı.

"Üzerime su dökmüştüm ve aslında odaya tişört almaya gelmiştim." dediğimde nedensizce bir utanma duygusu sarmıştı bedenimi.

Jeongin önümden bana sürtünerek geçerken utandığımın farkındaydı ya da gerildiğimin ve bu durum oldukça hoşuna gidiyordu, suratından belliydi. Benimle uğraşmak hoşuna gidiyordu.

Gözlerimi devirirken suratıma gelen şeyi elimle yüzümden çekip ne olduğuna bakmıştım. Oldukça büyük pembe bir tişörttü. Pembe renk ve Jeongin'i düşününce aklıma sadece pembe ve biçimli dudakları geliyordu. Kafamı iki yana sallayıp tişörtü giydim.

Jeongin de şort ve kolsuz beyaz bir tişört giymişti. Yanımda yatağa doğru ilerlerken bileğimden tutmuş "Hadi uyuyalım." diyerek beni de yatağına çekiştirmişti.

"Birlikte mi?" derken tek kaşım havaya kalkmıştı. Az önce Jeongin'in altında olan ben, birlikte mi yatacağız diye soruyorum. Harika.

"Ne?" demişti bu dediğime karşılık.

"Yok bir şey." diyerek yatağa geçtiğimde telefonuyla uğraşıyordu. Ben de telefonumu alıp Felix'e mesaj atmak istemiştim ama telefonumum salonda kaldığı aklıma gelmiş ve üşendiğim için gitmemiştim.

Boynumda hissettiğim nefesle tüm vücudum kaskatı kesilirken "İtiraf etmek gerekirse benim tişörtümün içinde oldukça güzel gözüktüğünü söyleyebilirim." demiş ve dudakları boynuma temas edecek kadar yakınlaşmış ama temas etmeden geçip gitmişti.

Bu gerici geceyi atlatmayı düşünürken popomun ağrımaya başladığını hissettim. Gittikçe şiddetlenen ağrılar uyutmayacak seviyeye gelince arkama dönüp bana arkası dönük olan Jeongin'i sırtına dokunarak uyandırmaya çalıştım.

Tahmin ettiğim gibi çok zor olmamıştı hatta ufacık dokunuşumla anında gözlerini açmıştı. Beni görmesiyle gözlerini tekrar tekrar açıp kapatmıştı. Daha sonra ise "Ne oldu Hyunjin? Saat kaç?" demişti.

Saate dair en ufak bir fikrim bile yoktu ama sabah olmasına az kaldığı belliydi. Havanın koyu siyahlığı gitmişti çünkü.

"Acıyor ve ağrıyor." dedim.

"Karnın mı?" diye bir soru sorduğunda uyku sersemi olmasına verip gözlerimi devirmekle yetindim.

"Popom Jeongin." dedim utana sıkıla.

"Ah doğru, tabi ben unuttum sana krem sürmeliydim, hata ben de. Bekle ben geliyorum." deyip yataktan kalkıp üzerimden geçip gitmişti. Odadan çıktıktan bir süre sonra elinde krem, hap ve bir bardak su ile geri gelmişti.

Hap ve suyu bana uzatırken "Ağrı kesici." demişti. Ben hapı içtikten sonra yatağa geri oturmuş ve eşofmanımı çıkarmamı söylemişti. Evet bu aşırı utanç vericiydi.

Oldukça yavaş eşofmanı çıkarmıştım çünkü popomdaki acıdan dolayı pek rahat hareket ettiğim söylenemezdi.

Jeongin'in parmaklarını hissetmemle irkilmiştim. Nazikçe masaj yaparak kremi güzelce sürmüştü. Boxerımı tekrar yere fırlatırken elinden almaya çalışmıştım ama çoktan yeri boylamıştı.

"Böyle uyuman daha iyi." demesiyle kaşlarımı çatmayı bırakmıştım. Ona arkamı dönüp uyumaya çalışacağım sıra bacağımda hissettiğim eli uslu durmayarak yukarıya doğru ilerliyordu.

"Je-Jeongin." demiştim ama ağzımı açtığım anda elini aniden daha da yukarılara çıkarmasıyla kekelemiş ve rezil olmuştum.

"Sabah tekrar krem süreriz iki güne geçer." derken elini bacaklarımdan çekmişti. Derin bir nefes alırken "İyi geceler Yang Jeongin." demiştim ama aklım o motorcu çocuğa kaymıştı birden. Kim olduğunu soracak halim gerçekten de yoktu ve kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.

Son duyduğum şey ise "İyi geceler güzelim." olmuştu.

Gözlerimi açtığımda ise Jeongin'i görememiştim. Popomun acısı düne göre biraz daha iyi bir haldeydi. Masanın üzerinde gördüğüm notu elime alıp okudum.

'bugün okula gitmenin iyi olmayacağını düşünerek seni uyandırmadım, güzelce uyu dinlen. notun yanına senin için hap ve krem bıraktım'

Notu okurken salak gibi güldüğümü fark ettim. Notu masanın üzerine bırakırken altıma boxer giyip bir şeyler yemek için mutfağa gitmiştim. Buzdolabında gördüğüm iki üç tane sandviçleri alıp bir kutu meyve suyunu da alarak masaya geçip kahvaltı yapmaya karar verdim. O anda aklıma gelen Minho hyung ve Felix'in beni merak edip deliye dönebileceği düşüncesi ile popomdaki acıyı pek umursamadan telefonuma koştum.

Ne kadar çok arayıp mesaj attılarsa telefonum kapanmıştı. Salonda gördüğüm şarj aletinin yanına giderken telefonumla uyumlu olduğunu görüp sevinmiştim. Telefonu şarja takıp masaya geri dönüp kahvaltımı yaptım. Banyoya geçip küçük işlerimi halledip popoma krem sürmüştüm daha sonra ise ağrı kesici hapı içtim.

Salondaki büyük koltukta yayılarak otururken telefonumun artık yeteri kadar şarjı olduğunu düşünüp çıkarıp aldım.

Saat okul çıkış saatimize denk geliyordu. Bu kadar uyumama şaşırsam da sabaha kadar uyumamış olduğum aklıma gelmişti.

Felix'e iyi olduğumu mesaj attıktan sonra Jeongin'in odasına gidip biraz daha uzanmaya karar vermiştim. Kapının açılma sesini duymamla nasıl bu kadar çabuk gelebildiğini düşündüm.

Yatakta üzerimdeki ince örtüyü iterken Jeongin'le uğraşıp eğlenebileceğimi düşünmüştüm. "Beni çok özlediğin için koşarak mı geldin yoksa?" diye seslenmiştim ama cevap gelmemiş ve sırada odanın kapısı açılmıştı.

Gördüğüm kişiyle gülüşüm aniden sönmüş kaşlarım çatılmıştı. Burada ne işi olduğunu sorgularken o da sanırım aynı şeyi kendi içinde yapıyordu. Motordaki çocuktu bu.

Çatılmış kaşlarla üzerime doğru gelip pembe tişörtten tutup "Jeongin'imin kıyafetlerini nasıl giyersin? Onun yatağında ne işin var sürtük?" diye bağırmış ve tuttuğu tişörtle beni sarsmıştı.

Üzerimden itmeye çalışsam da şuan oldukça halsiz ve yorgundum. Pek güçlü olmadığım gibi onu da hareket ettirememiştim ama aklımda söylediği kelimeler yankılanıyordu. Jeonginim demişti ona.

"Cevap ver bana sürtük, Jeongin'imin yatağında ne işin var?" demiş ve suratıma yumruğu sallamıştı. Hissettiğim acıyla acı bir çığlık atmıştım. O sırada odanın kapısı aralanmıştı. Bu sefer Jeongin gelmişti.

Jeongin'e hesap sormayı deli gibi istesem de şuan pek bunu yapabilecek gibi durmuyordum. Çocuk tekrar bana doğru bir hamle yaptığında Jeongin onu tutmuş.

Yüzüme resmen haykırarak "Benim olana asla dokunamazsın." diye bağırmıştı.

benim olan

jeonginim

night airglow | hyunin ✓Where stories live. Discover now