77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"

Magsimula sa umpisa
                                    

"Ferdi bana söylerdi olsa. Hem öpüştüklerini söylemişti..." Başka şeyler olsa da Ferdi ona anlatırmış gibi hissediyordu nedense... Masum bir düşünceydi bu.

"Sen ona anlatıyor musun ki?" diye sordu Devran birden. Sesinden gerçekten merak edip etmediği anlaşılmıyordu ama göz ucuyla Asil'e bakmıştı.

Asil şokla gözlerini irileştirdi. Başını iki yana salladı. "Valla anlatmıyorum aşkım. Seninle özelim-" derken jetonu düştü.

Elbette Ferdi ve Kerim'in özeliydi yaşanan ve yaşanmayan şeyler. Hiçbir şeyi Asil'e anlatmak zorunda değildi...

"Onlar için de durum böyle..." dedi Devran. Sonra konuyu değiştirmeye karar verdi. "Dış cepheyi açık bir renk yaptık bu sefer, daha kolay kirlenecek gibi duruyor ama kullanılan malzeme kir tutmayan bir materyal."

Devran, heyecanlı bir şekilde, önce mekanın dışında yaptıkları değişiklikleri, beğenip beğenmeyeceğini merak ederek Asil'e heyecanla anlatırken Ferdi de dikkatle Devran'ı dinliyordu.

Devran sanki bir sunum yapar gibi ciddiyetle, özenle bir sürü ayrıntı verdi. Sanki kendi içine sinen her ayrıntının Asil'in içine de sinmesini istiyordu. "Arka tarafa, ormana bakan kısma bir açık alan tasarladık." dedi en son. "Yangının başladığı taraf, fidanlarımızı da oraya dikeceğiz. Şu an pek iç açıcı görünmüyor ama yağmurlar sayesinde çok çabuk yeşillenecektir orası. Şimdiden ufak tefek yeşillenmeler başladı bile."

Asil Devran'ın bu işi bilir, karizmatik hallerinden etkilenip mest olmuş gibi parmaklarının ucunda yükseldi ve Devran'ın dudağının köşesine ufak bir öpücük kondurdu.

"Bu ne içindi?" diye sordu Devran dudağının köşesi kıvrılırken.

"Böyle güzel güzel anlattığın için dayanamadım." diye fısıldadı Asil.

"Kardeşim aile var burada, ayıp oluyor ama." dedi Ferdi asla rahatsız olmadığını sadece Asil'e takılmak istediğini belli eden bir şekilde.

Bunu öylesine lafın gelişi söylemişti ama Kerim'deki yankısı her zamanki gibi büyük olmuştu. İkisi... Bir aile... Kulağa her şeyden daha hoş geliyordu bu kelime öylesine bir lafın içinde söylenmiş olsa bile.

Asil gülerek yüzünü Devran'ın omzuna sakladı.

"Kuş kafa ya, sen bilerek mi böyle sarı sarı giyindin? Tam kuşa benzemişsin. Bak doğal ortamdayız da, birden bire ötmeye başlasan kimse şaşırmaz." Ferdi, Kerim'in elini tutarken farkında olmadan adamın elinin üstünü okşuyordu konuşurken.

Dün geceden sonra, yaşanan o anların ardından, uyandıkları güzel sabahta aralarında değişen bir şeyler var gibiydi. İkisi de birbirinin üstüne titreyecek moddaydı, öyle bir bağ oluşmuştu aralarında... Ama asla bunu apaçık belli etmiyorlardı... Tamam, belli ediyorlardı minik dokunuşlarla, birbirlerinden uzak duramayarak ama abartı hiçbir şey yoktu.

Yine de Kerim'in kalbi sanki daha önce hiç atmadığı kadar güçlü atıyormuş gibi bir his yayıyordu adamın bedenine.

"Yağmur yağacak diye bunu giydim ya." dedi Asil, kalçasının altına kadar inen yağmurluğun uçlarını düzeltti.

"Doğru sen şekerdin değil mi? Unutmuşum." diyerek güldü Ferdi. Ama bunu laf sokmak için değil, gerçekten Asil'in tatlılığını vurgulamak ister gibi söylemişti.

Onlar kendi aralarında ufak tefek atışmaya başladığında Devran gülümseyerek Asil'in saçlarını öptü ve arabaya doğru ilerleyip bagajı açtı.

Fidan dikmek için bir kaç alet edevat getirmişti. Aslında bazı yerlerin tadilatı hala devam ettiğinden mekanda bir sürü araç gereç vardı ama toprağı kocaman harç karma kürekleriyle kazıp küçücük fidanları dikecek değillerdi.

ASİL bxbTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon