23. BÖLÜM - RUHUMU GERİ İSTİYORUM AVCI

1.2K 147 93
                                    

Ateş, aç bir canavar gibiydi. Önüne çıkan her şeyi yutan o vahşi canavar benim bedenimde yanıyordu. Cayır cayır yanıyordu içim. Önünde durmak imkansız gibiydi, ona şekil vermek olanaksızdı sanki. Oysa yapmam gereken şey tam olarak buydu. Ateşe hükmetmek...

"Bundan emin miyiz?" diye sordum Oscar ve Peter'a bakarak. Hemfikir oldukları nadir anlardan birisindeydik şuan. İkisi de kollarını kavuşturmuş, ellerimden alevler çıkartmamı bekliyorlardı. Üstelik ormanın ortasındaydık! Çıldırmış olmalıydılar!

"Evet." dedi Peter. Başını bir kez eğerek onayladı beni.

"Ya ormanı yakarsam?" dedim endişeyle. En büyük korkum buydu işte. Bu güzelim doğaya zarar verebilecek olmam.

"Yakma o zaman."

Omuz silken kuzenime göz devirdim.

Kolaysa gel de sen yakma.

Bir of çekip ellerime odaklandım. O tanıdık karıncalanmayı hissettim başta. Sonra avuçlarımda ateş harlandı. En başta kolaydı ve yüzüme vuran ateşin sıcaklığı beni gülümsetmişti fakat önceden içgüdüsel olarak kullandığım ateşin bir anda kontrolümden çıkmasını kesinlikle beklemiyordum.

Ateş kollarıma doğru ilerlerken, "Odaklan!" dediğini duydum Oscar'ın fakat tepki veremedim. Etrafa saçılan ateş parçaları kuru dalları tutuşturduğunda iyiden iyiye kendimi kaybettim.

Kütüphaneyi yakarken bir şeyleri yok edeceğimin bilincindeydim, Peter'a gücümü gösterirken de ne yapacağımı biliyordum fakat buraya geldiğimden beri içimde inanılmaz bir endişe vardı. Ateşe hükmetmek bana oldukça zor gelmeye başlamıştı ve ya yapamazsam düşüncesi sinsi bir yılan gibi benliğime sızmıştı. Yapamazsam ve ormanı yakarsam... O zaman ne olacaktı?

Tam şuan o ya yapamazsam anındaydım işte ve ne olacağını az çok anlamıştım. Koca orman benimle birlikte küle dönecekti çünkü ateş öylesine korkutucu gelmeye başlamıştı ki sönsün diye kolumu bir ağaca çarpmaktan kendimi alamadım. Nitekim ateş sönmedi ve bu işten ben ve ağaç zararlı çıktı.

"Odaklan Olivia!" dedi bir kez daha Oscar. Yapabileceğime benden çok inanıyordu.

"Ormanı yakacak." dediğini işittim kuzenimin. Ona cevap vermek hatta diklenmek istiyordum ama haklı olduğunu bilirken bunu yapamazdım. Evet, ormanı yakacaktım. Ormanın bu küçücük parçası çoktan alevlere esir olmuştu, kalanının da tutuşması uzun sürmezdi.

"Bir şey yapın!" diye bağırdım korkuyla. Ellerimi korkuyla savurdum ve birkaç parça ateşin daha toprağa düşmesine sebep oldum. Düştükleri yerde yanmaya devam ediyor olmaları beni dehşete düşürürken üzerime sıkılan beyaz toz ile kalakaldım. Refleks olarak kapattığım gözlerimi açabildiğimde gördüğüm şeyle sormadan edemedim.

"O bir yangın söndürme tüpü mü?"

Peter gülerek tüpe vurdu. Bir bebekmiş gibi kucakladı onu. Pişkin pişkin, "Evet." dedi. "İnsanın ateşli bir kuzeni olunca böyle şeylere ihtiyaç duyuyor."

"Bunca zamandır yanında mıydı?" diye soran kişi Oscar'dı. Tüpün varlığından haberi bile yoktu belli ki. Zaten olsaydı odaklanmam için o kadar uyarıda bulunmazdı bana. Bu adam beni tutup göle atmıştı panik atağım geçsin diye, çıkardığım yangını söndürmek için tüpü kullanmaktan çekineceğini hiç sanmıyordum.

"Önlemimi alıp geldim. İyi ki de almışım. Olivia'ya bu konuda pek güvenmiyorum."

"Sağ ol ya!" diye sitem ettim. İnsanın yüzüne de denmezdi hani güvenmiyorum diye.

"Gerçekler kuzen." dedi Peter omuz silkerek. "Ben gideyim de yeni bir tüp bulayım."

Peter gitti. Aslında gitmeyeceğini, bana laf sokacağını biliyordum fakat bunu yaparsa daha fazla gerileceğimin farkındaydı. Şu durumda beni rahatlatabilecek tek kişinin Oscar olduğunu bildiğinden dolayı gitmişti.

ŞİFACI ||TAMAMLANDI||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin