6. BÖLÜM - VAMPİRLER

2.6K 297 197
                                    

"Merhaba." dedim titreyen sesimle. Benimkilere kenetlenmiş olan kara gözler bakışlarımı kaçırmam için yeterli olmuştu.

"Merhaba." dedi kitapçının sahibi. Geldiğime sevinmiş gibi görünüyordu ki bu oldukça tuhaftı. İlk geldiğimde yüzüme bile bakmamıştı bu adam.

"Şey..." dedim. Bu bir cümleye başlamak için en kötü yoldu ama ağzımdan çıkan bu tek kelimeye mani olamamıştım. "Ben günlüğü buldum da, onu haber vermek için gelmiştim."

Evet, bir insanın hayatı için o günlük feda edilebilirdi. Zaten önemli olan içinde yazanlardı. Bense onların hepsini kopyalamıştım. Şimdi masumca ders kitaplarımın arasında gizleniyordu o defter. İçindeki sırları öğrenmem için beni bekliyordu.

"Ah! Bu mükemmel bir haber. Nerede peki?"

Ah! Evet. Bu soru da mükemmel bir soruydu fakat ben bu sorunun cevabını hiç düşünmemiştim. Bir çırpıda yalan uydurdum. Son günlerde ne kadar çok yalan söylediğim gerçeğini göz ardı ettim.

"Şimdi evde. Köpeklerle karşılaştığım yere gittim siz geldikten sonra. Sizin için önemli olduğunu düşündüm. Yarın getiririm."

"Tamam. Lütfen yarın getir." dedi adam. Minnettarlıkla ışıldadı gözleri ve o asık suratında mutluluğa dair bir gülümseme oluştu.

Başımı salladım. Daha fazla bir şey söyleyemedim. Bakışlarım son kez beyaz çiçeği buldu ve istemsizce bana bakan o kara gözlere çevrildi. Sonrasında arkamı döndüm ve kuzenimin sorgulayan bakışları altında kitapçıdan çıktım.

"Bu da neydi şimdi?" diye sordu Peter. Kaşları çatılmıştı. Neler olduğuna anlam veremiyordu.

"Ben o adamın öldüğünü gördüm."

Peter durdu ve ben de ona ayak uydurdum. Sokağın ortasında karşı karşıya durmuş birbirimize bakıyorduk, kuzenimin kaşları daha da çatılmıştı.

"Olivia, sadece kabus görmüşsün." dedi Peter en nihayetinde. O an kahkahalar atmamak için zor tuttum kendimi. Kafayı yemek üzereydim ve o tüm bunların sadece bir kabus olduğunu söylüyordu. Yalandı bu. Hissedebiliyordum. Bu kasabada tuhaf bir şeyler vardı ve ben bunun farkındaydım. Emindim ki Peter da tüm bunların farkındaydı ama bana bir şey söylemiyordu, söylemiyorlardı. Ailem dediğim insanlar bana hiçbir şey anlatmıyorlardı.

"Bunun basit bir kabus olmadığını ikimiz de biliyoruz." dedim. Ona doğru tehditkarca bir adım attım. Az önceki o endişem uçup gitmişti. Artık bedenim korkudan değil öfkeden titriyordu. Yalanlardan nefret ediyordum ve ne yazık ki en yakınlarım bana yalan söylemekten vazgeçmiyordu. O günlüğe kafayı bu kadar takmamın sebebi de buydu zaten. Gerçeklerin onda gizli olduğunu düşünüyordum.

"Olivia-" diye lafa başlayan kuzenimin sözünü kestim. Sağ elim havada asılı bir şekilde ona baktım ve başımı iki yana salladım.

"Ben salak değilim. Yalan söylediğinizin farkındayım ve yalanlardan nefret ederim. Burada ne dönüyor bilmiyorum ama bu işin içinde olduğunuzu biliyorum. Çözeceğim, az kaldı." dedim ve gözlerinin içine baktım. Şaşkınlığına karşı son kelimemi üzerine basa basa mırıldandım. "Kuzen."

Peter bana bakarken yutkundu. Bu hareketi beni duygusuz bir gülümsemeye itti. Filmlerdeki o kötü kadın gibi davranıyordum tam şu an ve kuzenim de bunun farkındaydı.

Kuzenimi öylece geride bırakıp eve doğru yürüdüm. O günlüğün hiç kaybolmadığını söylemedim. Yengemin sorgulayan bakışlarını görmezden geldim eve girince. Hemen ardımdan gelen Peter ile birlikte kapı kapandı. Ben merdivenlere ilerledim.

ŞİFACI ||TAMAMLANDI||Donde viven las historias. Descúbrelo ahora