17. BÖLÜM - KIRIK KEMİKLER VE KALPLER

1.5K 190 142
                                    

Bu bölüm ayağını burktuğu için depresyonda olan yazarınız tarafından yazılmıştır. O yüzden Olivia bundan fazlasıyla etkilenecek.

Uyarımı yaptığıma göre bölüme geçebiliriz. Keyifli okumalar dilerim. ❤️

~

Acının koynunda can çekişmek... Kimine göre iyi bir betimleme, kime göreyse boş bir tabirdi. Benim içinse bu an itibariyle gerçek olmuştu.

Gözlerimi tarifi imkansız bir acıyla açtım. Kırık bileğim öyle çok ağrıyordu ki dudaklarımdan kaçan inlemeye mani olamadım. Kesik nefeslerim bana yetersiz geliyordu. Dünkü oksijensizlik bir kez daha boğazımı acıtıyor, ciğerlerim alamadığı oksijenin hasretiyle kavruluyordu.

Alçılı olan kolumu tutup sırt üstü uzandım. Derin nefesler almaya çalışıyordum. Gözlerimden akan yaşlar çoktan yastığımı ıslatmaya başlamıştı. Bu nasıl bir acıydı böyle? Sanki kolum ateşler içinde kavruluyordu.

Dayanamadım. Boğazımdan kaçan hıçkırıklarım giderek çığlığa dönüştüğünde buna mani olmaya bile çabalamadım. Çok geçmeden de odaya kuzenim girdi.

"Olivia? Neler oluyor?"

Peter, son günlerde bütün sorunlarıma koşuyordu. Her daim yanımda oluyordu ve son zamanlarda ailem diyebileceğim tek kişiydi. Amcamları ise uzun zamandır doğru dürüst görmüyordum. Oysa buraya gelirken en çok onlara güvenmiştim. Ailemden sonra bana kol kanat germişlerdi, bu doğru ama bunun sebebinin başka bir şey olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Her şeyi öğrendiğimdeyse benden vebalıymışım gibi uzaklaşmışlardı. Geriye ise yalnızca Peter kalmıştı.

Kısıkça inledim. Kelimeler prangalara bağlanmışlar gibi hapsolmuştu dilime. Harfler karmakarışık bir hale gelmişti. Konuşamıyordum. Konuşmak için ağzımı ne zaman açsam çığlık atmaktan fazlası gelmiyordu elimden.

"Kolun mu acıyor?" diye sordu kuzenim. İnledim yeniden ve zorlukla başımı salladım. Peter anında kucağına aldı beni. Başımı omzuna yasladım ve acıya katlanmaya çalıştım. Evden hızla çıktık. Kasabaya geldiğimizden beri kullanılmayan arabaya ilerledik. Kuzenim kapıyı açıp beni koltuğa bıraktı ve ben acı çekmekten başka bir şey yapamadığım için emniyet kemerimi bağlayıp şoför koltuğuna geçti. Çok hızlı bir şekilde çalıştırdı aracı. Dakikalar içinde ise hastaneye geldik. Tabi o sırada ben acıya alışmıştım ve artık ilk seferki kadar canım yanmamaya başlamıştı.

"Geldik hastaneye, az daha dayan kuzen." diyerek arabadan indi Peter. Hızla kapımı açtı ve beni yeniden kucağına aldı. Hızla acile götürdü beni ve bir sedyeye bıraktı.

"İyiyim." dedim ağladığım için kırık çıkan sesimle. Gerçekten iyiydim. Yalnızca gözlerim acıyordu. Onun dışında kolumda ağrı falan kalmamıştı. Az önceki o ağrı hiç var olmamış gibi uçup gitmişti.

"Olivia." dedi uyarırcasına Peter. "Doktor gelsin, o karar verir iyi olup olmadığına."

İtiraz kabul etmeyen ses tonu susmam için yeterliydi. Zaten çok geçmeden de doktor gelmişti. Bizi röntgene yönlendirdi. Sonuçların çıkması vakit alacağı için yine bahçeye çıkmıştık. Bu bahçe meskenimiz haline gelebilirdi.

"Oscar'ı mı düşünüyorsun?" diye sordu Peter dalgın bakışlarımı yakaladığında. İster inanın ister inanmayın kesinlikle onu düşünmüyordum. Neden canımın o kadar yandığı ve neden bıçakla kesilmiş gibi bir anda acının kaybolduğu daha büyük bir soru işareti bırakmıştı aklımda. Zaten tüm olanlara rağmen hala Oscar'ı düşünüyor olsaydım gurursuzun önde gideni olurdum. Adam başkasına aşıktı ve ben bunu kabul edeli çok oluyordu. Bir kalbe birden fazla kişi giremezdi.

ŞİFACI ||TAMAMLANDI||जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें