71. BÖLÜM: "HOLDING"

Start from the beginning
                                    

"Sorun değil aşkım. Ben geleli on dakika falan oldu ya da olmadı zaten." diyerek adamın içini rahatlatmaya çalıştı Asil.

Aslında on dakikadan biraz fazla olmuştu. Bu sürenin bir kısmını caddenin karşısında bulabildiği boş yere parkettiği arabanın içinde, yine bu binayı izleyerek geçirmişti çocuk. Kalan kısmında da şimdi üzerinde bulundukları, şirkete ait alan sayılan peyzajla düzenlenlenmiş bu geniş kaldırımda Devran'ı bekleyerek geçirmişti.

Arabadan inmesi bile öyle vakit almışken, bu bekleyiş Asil'i rahatsız etmemişti. Aksine sakinleşmeye ve gözünü korkutan şeyleri düşünüp aslında korkacak bir şey olmadığını kendisine anlatmaya çalışmıştı.

"Okuldan direkt geçeceksin sanıyordum. Üzerini değiştirmişsin." Çocuğu tutuşu biraz gevşedi ancak onu yine de bırakmadı Devran. Asil'in saçlarının tepesini öperken etrafta tek tük de olsa insan olması Devran'ın çok da umurunda değildi. Zaten kimse de onlara pek dikkat ediyor sayılmazdı. Kendi işlerinde güçlerindelerdi. "Duş da mı aldın?" diye sordu Devran nihayet biraz geriye çekilip Asil'in güzel yüzüne baktı.

"Sabah almıştım ya." dedi Asil omzundan düşen ceketi tekrar düzeltti.

"Sanki banyodan yeni çıkmış gibisin." derken bakışlarını güzel yüzden mis gibi kokan saçlara çevirdi Devran.  "Şu koku asla hafiflemiyor ya da silinmiyor üstünden." diye mırıldandı.

Asil gülümsedi tatlı tatlı. Ama sonra dudaklarını büzdü. "Devran..." dedi derin bir nefes almanın ardından. "Benim bu koca binaya bakarken bile başım dönüyor. Şey... biraz da korkuyorum. İyi ki buradasın."

"Kurban olur sana Devran'ın. Yanında olacağım tabii bebeğim benim. Konuştuk bunları zaten. Senden önemli neresi var gideceğim?"

Asil kıkırdadı. "Vallahi Sultan anneye bunları söylesem..."

"Hanginizi diğerinizden ayırayım ben? Ailemsiniz." dedi Devran. "Annem kıskanmaz, gücenmez söylesen de. Öyle böyle değil sana olan sevgisi. Hatta hayran sana yavrum. Benim sizin aranızdaki ilişkiyi kıskanmam gerek. Sanki bunca yıllık oğlu olan ben değilim sensin. Benimle konuşmadığı günler var. Ama seninle konuşmadan edemiyor."

"Devran ya..." diye şaşırdı Asil. "Şaka yapmıştım. Annen zaten dedi ki; Devran'ı al, eti de kemiği de senin olsun."

"Öyle değil mi zaten? Canım, kanım, ruhum, her şeyim senin değil mi?"

"Ay..." dedi Asil birden. "Yine öpüşmeden öpüşüyormuşuz gibi hissettirdin bana. Karnımın altı gıdıklandı."

Devran dişlerini göstererek gülümsedi. "Yapıyorum sana öyle şeyler değil mi? Öpüyorum seni, karnının altını gıdıklayacak laflar ediyorum."

Devran çocuğun laflayarak kendisini rahatlatma çabasını çoktan farketmişti ve ona ayak uyduruyordu. Asil böyle istiyorsa ona eşlik ederek zaman tanıyacaktı.

Asil isterse şu dakika çekip giderlerdi.

Kendi kendisine ayakta durmayı yıllardır başaran bu bina Asil içine girmedi diye çökecek değildi. Ama Asil'in hakkıydı, ailesinden geriye kimse kalmamış olabilirdi ama ona bıraktıkları çok değerli şeyler vardı. Maddiyatın yanında, bir zamanlar gerçekten bir ailesi olduğunun, onlar tarafından sevildiğinin, önemsendiğinin de göstergesiydi tüm bunlar.

ASİL bxbWhere stories live. Discover now