60. BÖLÜM: "GÖLGE"

Börja om från början
                                    

"Kan değerlerim normal ama. Yüksek değil şekerim falan."

Devran, sessizce güler gibi bir ses çıkardı burnundan.

Bir de bana sor sen, sendeki şeker oranını, der gibi baktı ama kimse bu bakışı görmedi.

İçi içinden giderek, aynı zamanda bu çocuğu içine katmak isteyerek seviyordu kontrolsüzce. Engelleyemiyordu, dizginleyemiyordu aşkını.

Asil'in karşısına oturmuştu mesela onu karşıdan rahatça görebilmek için ama şimdi yanında olmak ona dokunup sevmek, elleriyle bir şeyler yedirmek için Ferdi'yi kaldırıp oraya kendisi geçmek istiyordu.

Tam karşısındayken bile ondan çok uzak kalmış gibi hissetmesi de bu sevdaya dahildi.

Etraftaki masalardan onların kulaklarına erişmeyen fısıltılar yükseliyordu.

Devran Eğilmez ve sağ kolu Kerim, beraber boy boy haberlere çıktıkları o iki çocukla gayet samimi, sıcak bir şekilde sohbet ederek kahvaltı ediyorlardı. İki adamın da yüzündeki gülümsemeleri eksik olmuyordu.

Bu çok garip, şaşkınlık verici bir durumdu iki adamı da tanıdığını sanan tüm bu insanlar için.

Sert mizaçlı olan bu adamları böyle görmek o an mekanda olan herkesin ilgisinin onların oturduğu masaya yönelmesine neden oluyordu.

Asil'in Devran'ın sevgilisi olduğu zaten dilden dile dolaştığı için, insanlar şimdi canlı canlı görmenin verdiği şoku atlatmaya çalışıyorlardı.

Nasıl olurdu da Devran gibi bir adam, Asil gibi bir sevgili yapardı ve ilişkisini gözler önünde yaşamaktan çekinmezdi?

Yanıldıkları en önemli nokta şuydu; bu aslında tam da Devran gibi bir adamdan beklenecek bir tavırdı.

O, hayatını kimseye göre yaşamazdı.

İnsanların düşüncelerine, o düşünceler değer görmeyi hak ediyorsa değer verirdi. Hepten kaba, duygusuz, vurdumduymaz bir adam hiç değildi.

Ama ne kimsenin onun ilişkisi hakkında düşündüklerini dikkate alırdı ne de onlara cevap verip ilişkisine ve kendisine saygısını yitirirdi.

Neyse o olurdu, öyle yaşardı.

Rol yapamaz, gizlenip saklanamazdı.

Onunla göz göze gelip selam vermek, mümkünse bir iki kelime etmek için içleri giden insanlar vardı. Kendi kahvaltılarını, sohbetlerini bırakmış, hala sohbet ediyormuş gibi görünerek kaçamak bakışlarıyla dörtlünün masasını takip etmekten çekinmiyorlardı.

O sırada Asil, ağzına küçük bir peynir parçası atıp çiğnedikten sonra Ferdi'ye yan yan bakmakla meşguldü. Arkadaşı tam yanında oturuyordu ve geldiklerinden beri pek yüzüne bakmış sayılmazdı. Arada sohbete katılıyor, masadaki herkesi gülümsetmeyi başarıyordu ama o kadardı.

Kerim ve Devran tam karşılarında bir sohbete giriştikleri için Asil bu kısa anı fırsat bilerek portakal suyundan içti ve Ferdi'ye yanaştı.

"Dün gece Kerim'de kalmışsın." dedi sorar gibi. "Bisou'yu biraz sevip geri geleceksin sanıyordum."

Ferdi başını tabağından kaldırıp çok konuşmamak için ağzına tıktığı şeyleri çiğnedi hızla.

Çünkü karşısındaki adamın tabağına çok az şey aldığını, kuş kadar yediğini gördüğü için müdahale etmemek adına kendisini paralıyordu o an.

ASİL bxbDär berättelser lever. Upptäck nu