Karnına bomba düşüren bir dokunuşla, kocası baş parmağını onun alt dudağına sürttüğünde seslice yutkundu. "Merak ediyorsun değil mi?" Dedi Tufan, bakışları dudaklarına kayarken, "Sana ne zaman kapıldığımı sorguluyorsun."

Tüm uzuvları işlevsiz kalarak uyuşan Hazan başını sallamayı başardığında, "Hislerinin doğruluğundan emin misin?" diye sordu. Genç kızın sesi fısıltıdan öteye gidememişti.

Karmaşık duyguları çetin bir savaşa girdi. O kadın belirdi gözlerinde, onunla da birlikte olmuş ve sanki hiçbir şey yaşamamış gibi soğuk kanlı davranabilmişti. Tamam Hazan'da Tufan'a karşı bir şeyler hissediyordu ama eğer yolun sonunda böyle hazin bir sonla karşılaşacaksa yeşeren duygularını daha yolun başındayken söküp atması lazımdı.

"Daha önce kimseye aşık olmadığımı ele alırsak, son kararım." dedi Tufan. Hazan hafifçe gülümsedi fakat kocası, onun gözlerine çöken kaygıyı yakalamıştı.

"Senin kadar temiz değilim. Birlikte olduğum kadınlar oldu." diye itiraf etti. Konuşurken ilk defa zorlanıyordu. "O kadınla aramızda geçenler de geçmişte kaldı. Hayatımda kimse yok, Hazan."

Karısının kucağına koyduğu elini zarif bir şekilde avucunun içine alıp parmak uçlarını öptüğünde, "Senden başka kimse yok." diye fısıldadı. "Ne zaman oldu, nasıl oldu inan ben de bilmiyorum. Ama bir anda kendimi sende buldum."

Gözleri öyle samimi bakıyordu ki, Hazan tüm kalbiyle inanmak istedi. Geçmişini yargılayacak değildi, önemli olan kendisinden sonraki hayatıydı. Ondan etkileniyordu. Yıkılmaz duruşu, derin bakışları, ince tavırları ve merhametli yönü genç kızı mıknatıs gibi Tufan'a çekmişti.

Hoşlanma falan da değildi artık bu, o aşamayı geçmiş olmalıydı. Ne zaman olduğunu kestiremiyordu ama belliydi işte, onu seviyordu.

"Tek bir şey söyle bana." dedi Tufan. Ellerine ve dudaklarına ilk defa söz geçirmekte aciz kalırken, uzanıp karısının dudaklarına kısa bir öpücük daha bıraktı. Hazan ise kesik bir nefes aldı.

Normalde bir buz kadar şeffaftı ama şimdi ifadesinden hiçbir şey okunmuyordu. Sadece o hayran olduğu heyecanın içinde kaybolduğunu hissediyordu. O kadar... Kafasını yana eğip gözlerine beklentiyle bakarken parmaklarının tersini karısının tazecik yanağına sürttü. "Bana karşı bir ilgin var mı?"

Hazan yutkunup bir müddet ona baktı. Temkinli yaklaşan mantıklı yanı düşüncelerini açmak için henüz erken olduğunu söylese de, içi içine sığmayan diğer tarafı kalbinin sesini dinlemesini fısıldıyordu.

"Şey." dedi gözlerini kaçırarak. "Ben de senden hoşlanıyorum."

Kalbi beklentiyle kasılan Tufan büyük bir rahatlama yaşarken gözlerinin içi parladı. Uzanıp onu kollarının arasına aldığında ise derince içini çekip, "Allah'ım!" dedi fısıltıyla. "Hazan, lütfen bana rüya görmediğimi söyle."

Hâlâ biraz önceki ağır havanın şaşkınlığını yaşayan genç kız, gülümseyerek, "Rüya olmadığını umuyorum." diye mırıldandı.

Tufan ise hissettiği yoğun duygularla gözlerini yumduğunda derince içini çekti. "Gerçi sen sadece hoşlanıyormuşsun ama olsun." derinden gelen yumuşacık, kadife gibi bir tonda konuştuğunda güldü. "Benim aşkım ikimize de yeter."

DÖNÜM NOKTASIOnde histórias criam vida. Descubra agora