"Tıklattım ama duymadın." dedi Youngjae ölçülü bir ses tonuyla: ne çok resmi ne çok sıradan.
Jaebum, oturduğu yerde doğrulup başıyla onayladı ve önündeki kağıtları çekmecesine tıktı fakat bir şekilde bunu oldukça derli toplu yaptı. Dağınık hareketlerinde dahi düzen vardı, Youngjae onu kıskanmadan nasıl durabilirdi ki?..
"Hastane sonuçların için geldin değil mi?"
Youngjae başıyla onayladı. Yaramazlık yaptıktan sonra müdürün odasına gönderilen bir çocuk misali ellerini önünde birleştirmiş, Jaebum'un kürsüsünün önünde duruyordu. Keşke benden oturmamı istese, diye düşündü fakat Jaebum öyle bir şey yapmadı. Muhtemelen bunu düşünemeyecek kadar aklı doluydu.
Jaebum, ardındaki faks makinesine uzanıp kağıtları eline aldı. Parmakları, Bernini tarafından oyulmuş gibi görünüyordu.
"Hmm." diye mırıldandığında Youngjae gözlerini, onun parmaklarından alıp yeniden gergin haline büründü.
"Sıkıntı yok gibi görünüyor."
Youngjae bu cümle karşısında rahatlamalıydı ancak rahatlamadı.
Jaebum tekrar konuştu. "Kilo alman gerekecek, bir de kemik güçlendirici takviyeler."
"Bu, eğitime başlayabilirim anlamına mı geliyor?" diye sordu, sesi planladığından daha heyecanlı çıkmıştı.
Jaebum onu çok şaşırtarak sırıttı.
"Eğer lafımı kesmeseydin, sana tam da bunu söyleyecektim." dedi.
Youngjae'in yanakları kızıllaştı. İçinde bir ses bunun, Jaebum'un ufak azarından değil de kıvrılmış dudaklarından kaynaklandığını arsızca fısıldıyordu.
"Yalnızca bir iki teste daha girmen gerekiyor."
"Ne? Daha ne kadar hastanede vakit geçirmek zorundayım?" diye sordu Youngjae sabırsızca.
Jaebum'un dudaklarındaki tebessüm çoktan solmuştu. "Hastanede olacağını kim söyledi?"
◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐
Youngjae, ertesi gün anladı ki bir sonraki test gerçekten de hastanede değildi. Nefes nefese bir halde yere çöküp ciğerlerini kusmamaya çalıştı.
"Fena değil!" diye şakıdı Bambam.
"Şaka mı ediyorsun? Berbattı, emeklemeyi bilmeyen bir yaşında bir bebek bile ona yetişebilirdi." diye itiraz etti Jackson. Her zamanki gibi hakaretleri, oldukça yaratıcıydı.
"Ya da bir fetüs." diye ekledi Yugyeom.
Youngjae, SDS'e "Mübalağa" diye bir günahın da eklenmesi gerektiğini düşündü.
Mark bir kahkaha attı. Bambam gözlerini devirerek bir şişe su kaptı.
"Abartıyorsunuz."
Jinyoung, yüzünde muzip bir sırıtışla başını iki yana salladı. "Abartmıyorlar."
Jackson, güleç bir tavırla Bambam'in omzuna elini atıp."Sen fazla yumuşak olduğundan rasyonel davranamıyorsun." dedi.
Bambam gözlerini devirip, Jackson'ın elinden kurtularak hâlâ nabzını düzene sokmaya çalışan Youngaje'ye su şişesini uzattı. Youngjae, büyük bir minnetle şişeyi alıp kafaya dikti. Sabahın köründe, onu apar topar ormana getirmişlerdi. Kafasına çuval geçirip, onu bir parkurun başında bırakmışlardı. Youngjae, onu devamlı bir fare gibi yakalamalarının; mantıklı bir sebebi olduğuna inanmıyordu, muhtemelen bunu yalnızca hoşlarına gidiyor diye yapıyorlardı. Bu sefer, Youngjae çeşitli engellerden oluşan parkuru en kısa zamanda en pratik şekilde atlatmak için varını yoğunu ortaya koymuştu. Kırık koluna rağmen tırmanmış, sürünmüş, koşmuş ve yüksek yerlerden atlamıştı. Kendini maymun gibi hissediyordu, fakat eğer bir maymun olsaydı kesinlikle daha az alaya maruz kalacak bir sonuç elde ederdi. Jackson, yine performansını yerden yere vuruyordu. Youngjae bazen, bunu sırf eğlenmek için mi yapıyor; diye merak ediyordu. Nihayet konuşabilecek kıvama gelince doğruldu.
YOU ARE READING
Seven Deadly Sin' • got7 *
FanfictionYedi kenet, tutuşur yedi adama ve en arsız arzularda yanar yalanlar... Yedi günah. En ölümcül ölümlüler. Yedi yalancı, yedi suikastçi, yedi âşık. Şeytana satılan, yedi ruh. ( Fazlasıyla +18 öge ve rahatsız edici içerik bulundurmaktadır.) #1- ji...
• LII •
Start from the beginning
