49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"

Start from the beginning
                                    

"Adamın işi böyle aslında. Devran'dan daha çok yoruluyordur eminim. Güvenlikten sorumlu ve bir sürü adamın sorumluluğu da onun üstünde, emir vermek alışkanlık olmuştur." Omuz silkti Asil.

"Kuralları, emirleri çok seviyor ya orası belli kardeşim. Çözdük."

Okulun demir kapısından çıkıp Asil'in arabasına yöneldikleri sırada uzaktan, arabanın yanında bekleyen biri olduğunu gördüler ve ikisi de o kişiyi anında tanıdı. Ceylan'dı bu. Ferdi'nin eski sevgilisi...

Asil göz ucuyla Ferdi'ye baktı ama çocuğun kaşlarının çatılmış olduğunu görünce bir şey demeden yürümeye devam etti. Acele etmeden arabaya doğal olarak da Ceylan'a yaklaştılar.

Kız sanki onları uzun süredir bekliyor gibi sabırsızdı ama yüzünde sinir bozucu bir gülümseme vardı. Asil, bu gülümsemenin onun güzelliğine düşürdüğü gölgeyi tepkisiz gözlerle izledi.

"Amma uzun sürdü!" dedi kız hala gülüyordu. Ağzı gülüyordu ama gözleri oldukça donuktu. "Asil beyimizle konuşmak için randevu almak gerekiyor heralde. Malum kendisi zengin bir arkadaşımız, üstüne bir de mafyalarla birlikte."

Asil'in yüzü anında buruştu, bu duruma bir anlam vermeye çalıştı ama bu kızla daha önce tek kelime etmiş değillerdi. Onu uzaktan Ferdi'nin yanında görmüştü yalnızca.

Asil, arabaya yanaşıp anahtarı kilide takıp, kapıları açtığı sırada Ferdi'nin de kıza tekrar bakmadan yolcu tarafına dolandığını gördü.

Ceylan, Asil'in kolunu tutup kendisine çevirdi o anda. "O burnunu indir de az bir konuşalım."

"Ne konuşacağız? Anlamadım." dedi Asil şaşırarak.

"Ferdi'nin beynini nasıl yıkadığını konuşacağız mesela..." Kız göz ucuyla Ferdi'ye baktı, onun her zaman gülen suratındaki öfkeyi görünce, gözlerini ondan hemen kaçırdı.

"Anlayamadım?" dedi Asil tekrar, hayreti sesine yansımıştı iyice.

"Seninle arkadaş olsun diye onun gözünü paranla boyuyorsun." diye konuştu kız pat diye. Sanki dünyanın sırrını çözmüş ve övgü bekliyormuş kollarını göğsünde birleştirmiş bakıyordu Asil'e. Ferdi'ye bakmaya cesaret edemiyor gibiydi.

"Ceylan!" diye bağırdı Ferdi dayanamayarak. Ağzını açmadan buradan gitmekti niyeti, kızın yol keser gibi tavırlarını bile görmezden gelecekti. Ama Asil'e sataşmasını görmezden gelemezdi. "Ne anlatıyorsun? Ne kurdun kafanda, neye inandın yine?"

"Yalan mı?" dedi Ceylan gözlerini irice açarak. "Eski okulunda da hiç arkadaşı yokmuş, orada burslu okuyan bir tanıdıktan öğrendim. Burada da yoktu ama nedense birden bire birbirinizin dibinden ayrılmaz oldunuz. Başta sandım ki..."

Kız Asil'i baştan aşağıya öyle bir sözdü ki, demek istediği şeyi söylese o bakışlardan daha net olamazdı asla. "Ama öyle bir şey olmayacağını, bana olan aşkının gerçekliğini biliyordum." diye ukala bir tavırla devam etti. "Sırf arkadaş olmak için senin gözünü önce hediyelerle," Asil'in aldığı çantayı gösterdi. "Sonra yurtdışı gezileriyle falan çok güzel boyadı. Biz evlenme planları yaparken, heralde üniversite de bile yalnız kalmaktan o kadar çok korktu ki seni üniversiteye girebileceğine bile inandırdı. Giremezsen de parayı basıp okutacağını falan düşündü muhtemelen. Ayırdı bizi."

ASİL bxbWhere stories live. Discover now