47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"

En başından başla
                                    

"Artık tek değilim. Daha sakin." diye uyardı, Asil'in kollarında nasıl bir kuş gibi titreyerek sıçrayıp uyandığını hatırlayınca. "Telefonla da haber verebilirdin."

Kerim bakışlarını yere indirip özür diler gibi tekrar Devran'a baktı. Onun altında bir eşofman vardı, üstünde hiçbir şey yoktu. Saçları her zamanki jilet gibi geriye doğru taranmış halinin aksine biraz dağınıktı, yataktan apar topar kalktığı belli oluyordu. "Telefonunuz kapalı, şarjınız bitmiş olabilir. O yüzden de beni aradılar." durdu. "Mekanda yangın çıkmış."

Devran, gözlerini ağır ağır dikti Kerim'in gözlerine. "Zarar gören var mı?" diye sordu önce. Aklına ilk gelen buydu.

Kerim başını salladı gözlerinde yanan duyguların aksine yüzü ifadesizdi. "Serdar... Herkesin çıktığından emin olmak için, çok uzun süre kalmış içeride. Dumandan etkilenmiş, sanırım zehirlenmiş. Şu an hastaneye götürülüyormuş. Bir de çıkışta izdiham yaşandığı için ufak tefek yaralanmaları olanlar varmış." diye açıkladı.

"Saat kaç?" dedi Devran, kafasını toparlıyordu yavaştan.

"Orada üçe geliyor."

Kerim, onu acil bir durum var diyerek çağırdığında Asil'in yanından kalkıp şu kapıya çıkana kadar aklından bir ton şey geçmişti.

Tehlikede miyiz, diye düşünmüştü önce...

Tehlike Asil'e, aileme, arkadaşlarıma yakın mı?

Burada mı?

Ama öğreniyordu ki olay kendisinden çok uzakta oluyordu, yine de onun çatısı altındaki birileri zarar görüyordu.

O mekana gelen, orada çalışan, orada eğlenen herkesten sorumluydu Devran.

Böyle bir olay nasıl olurdu?

Kerim'in telefonu o gece ikinci kez çaldı ve o sırada merdivenlerin başında bembeyaz olmuş suratıyla Ferdi göründü. Kerim'in sırtı dönük bir şekilde telefonla konuştuğunu gördü, adamın bir kaç yarayla süslenmiş sırtının loş ışıktaki görüntüsünde fazla oyalanmadan gözlerini Devran'a çevirdi.

O yaralar da neyin nesiydi?

"Devran abi?" dedi sorar gibi. "Gürültü gelince merak ettim. Kötü bir şey yoktur umarım." Adamın suratının halini görünce daha çok endişelenmişti istemeden.

Zaten kendi kaldığı odanın çaprazında kalan odanın, yani Kerim'in odasının kapısı sökülür gibi açıldığında henüz yeni daldığı uykudan aniden sıyrılmış, merdivenleri döver gibi adımlarla çıkan adamı dinlemiş, onun üst kattaki odalardan birinin kapısını sertçe çaldığını duymuş ve epey korkmuştu. Birine bir şey oldu sanmıştı.

Şimdi görüyordu ki, bir şeyler oluyordu sahiden de.

"Anlamaya çalışıyoruz abicim." dedi Devran tüm gerilmişliğine rağmen gözlerini telefonla konuşan Kerim'in çatılan kaşlarından ayırıp Ferdi'ye çevirdi.

"Asil?" diye sordu Ferdi bu sefer arkadaşını göremeyince.

Devran çenesiyle odayı işaret etti. "İstersen yanına geç. Korktu." dedi. Asil'in söylediği gibi örtünün altına girip uyumaya devam edeceğini sanmıyordu. Arkadaşı yanında olursa daha rahat ederdi.

Ferdi başını sallayıp onlara yanaştı ve omzu Kerim'in koluna değerek adamların yanından geçip kapıyı tıklattı. "Kardeşim müsait misin? Giriyorum." dedi sesini fazla yükseltmeden. Sultan Hanım ve Agâh Bey'den ses gelmediğine göre onlar ilk katta olan odalarından bu hareketliliği duymamışlardı, o yüzden sesini kısık tutmaya çalışıyordu, onları da bu saatte uyandırıp telaşlandırmamak için.

ASİL bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin