46. BÖLÜM: "TAPMAK"

Start from the beginning
                                    

"Tamam ama telefonunu kullanamıyorsun. Bir şey olursa nasıl haberleşeceğiz?" diyerek dudak büktü Asil.

Devran dayanamadı, zaten çok uzun süre sabretmişti. Asil'in minik çenesini parmaklarıyla tutup kendisine çevirdi ve çocuğun az önce içtiği portakal suyunun tadını damağında hissederek, yani dilini de o dudaklarda gezdirerek kısaca öptü Asil'i.

Geri çekilirken dudaklarını yalıyordu. Hiçbir şey olmamış gibi kahvaltısına geri döndüğünde Ferdi utanarak gözlerini kaçırdı ikiliden.

Asil, bir an ne konuştuklarını bile unutarak bomboş bir ifadeyle Ferdi'ye baktı, ardından ağzına bir tane çilek atıp hızla çiğnedi. Beceriksizce gülümsemeye çalıştı.

"Sinemanın önünde beklerim sizi." dedi Ferdi, kaçamak bakışlarla Devran'a bakarken. "Ya da direkt otele geçerim, öylesi daha mantıklı. Sizin gezmeniz ne zaman biter belli değil."

"Öyle yapalım." dedi Devran da, kahvesini içerken. "Otelde buluşmak daha mantıklı."

Kahvaltının ardından Ferdi'yi sinemaya bırakıp yanından ayrılmışlardı.

Devran, Asil'in elini tutuyor ama sadece elini tutuyor olmak ona yetmiyormuş gibi baş parmağını elinin üstünde gezdirip duruyordu.

"Biz nereleri gezeceğiz sevgilim?" diye sordu Asil, aslında aklında gidip görmek istediği bir yer vardı. Devran'a söylemeye utanıyordu.

"Gelirken gözlerini vitrininden alamadığın o iç çamaşırı mağazasına ne dersin?" diye sordu Devran da.

Çocuğun, adımlarını yavaşlatıp o vitrine attığı bakışları çok net görmüştü gözlerini Asil'in üstünden bir an bile çekemediği için. Ferdi onu çok acıktım, diyerek çekiştirmese, durup o vitrine bakacak, dayanamayarak içeri girip bir şeyler deneyecek gibiydi çocuk.

"Hih! Sen onu farkettin mi sahiden?"

Devran başını salladı ve durup Asil'i de kendisiyle birlikte döndürerek geldikleri yolu geri yürümeye başladı.

O mağazaya gidiyorlardı.

"Farkettim güzelim. Senin gözlerin benden başka bir şeye değdi mi, orada ilgini çeken ne var diye deliye dönüyorum ben. Hep bana bak istediğimden... Ama o güzel gözlerini dikip için giderek baktığın şeyler benim de çok hoşuma gidecek şeyler olduğu için sesimi çıkarmamayı tercih ettim."

"Devran ya..." dedi Asil. "Vitrindekini gördün mü?" diye sordu, sonra adama biraz daha sokularak koluna sarılıp ona alttan alttan baktı.

"Hangisini?" dedi Devran. Vitrinde bir sürü ürün sergileniyordu. Asil'in oraya baktığını görünce öyle bir göz atmıştı ama hepsini incelememişti elbette.

"Şey hani kırmızı olan... Jartiyerli vardı ya." dedi, hala adama bakıyordu vereceği tepkiyi merak ederek. Adam onun değişik iç çamaşırları giymesinden hoşlanıyordu ama öyle bir parçayı sever miydi bilmiyordu Asil.

"Görmedim yavrum onu." dedi Devran. Yutkundu.

Kırmızı jartiyer ve Asil...

"Benim hiç jartiyerim yok, biliyor musun?" diye sordu Asil masum masum. Nedense çok iddialı bir şeymiş gibi geliyordu. Taşıyamayacağını düşünüyordu hep.

Devran adımlarını tekrar durdurdu ve Asil'in elini bırakıp yanaklarını kavradı. "Hiç mi yok?" diye sordu çok ciddi bir tavırla.

Asil'in ağzından minik bir cık sesi çıktı. "Hiç yok aşkım." dedi adamın birden neden durduğunu, onu neden böyle yolun ortasında yanaklarından kavradığını ve kaşlarını çatarak baktığını anlamaya çalışarak.

ASİL bxbWhere stories live. Discover now