46. BÖLÜM: "TAPMAK"

En başından başla
                                    

Çocuğun kulağına doğru biraz daha yanaştı ve, "Seni." diye mırıldandı.

Asil anında kıpkırmızı oldu.

"Ben... tatlı olanlardan istiyorum." dedi adamın dediğini duymamış gibi davranarak.

Devran sesini iyice derinleştirerek yeniden konuştu. "Ben de seni istiyorum tatlı olarak. Dünki yaramaz bebek Asil nerede? Neden böyle utangaçsın şimdi? Kafayı yiyeyim mi istiyorsun? Ve sen neden benim gibi kokuyorsun bebeğim?"

Asil alt dudağını ısırıp yine Ferdi'ye baktı. Selfie çekiliyordu arkadaşı. Arkasında kalan kuleyi de kadraja almaya çalışıyor gibi bir hali vardı.

"Aşkım, senin kazağınla uyudum çünkü başka türlü uyuyamazdım. Hani siyah kazağın var ya bana kocaman gelen, kalçalarıma kadar iniyor, içinde kayboluyorum ya..." Onu Devran'a bırakmamış kendi valizine yerleştirmişti gizlice.

Adam nasıl onsuz uyuyamayacaksa o da adamdan uzakta uykuya dalmakta zorlanacağını bildiği için yapmıştı bunu.

Devran çocuğun dediği kazağı ve çocuğu o kazağın içinde hayal etti. Kaşları çatıldı. "Ama sen o kazağı giydiğinde altına iç çamaşırından başka bir şey giymiyorsun." dedi.

Hatta çocuk bazen iç çamaşırı bile giymiyordu o kazağın altına...

"Altımda pijamam vardı tabii ki!" diye çemkirdi Devran'a dönüp. Fazla kısık sesli bir çemkirmeydi bu, dudaklarını büzüp adama bakıyordu kötü kötü.

"Ağzını yemek istiyordum kahvaltıdan önce ama sen otelden çıktığımızdan beri yanıma yanaşmadın bile."

Devran'daki devreler, dün gece iki kere boşaldıktan sonra hala daha fazlasını isteyen, Asil'in sıcaklığını özleyen aleti inmemek için direndiğinde yanmıştı.

İddia falan umurunda değildi artık.

Çocuğun ağrısı sızısı biraz dindiyse, onu her şeyiyle yeniden hissetmek istiyordu. Asil böyle demesine kızıyordu ama onu tekrar hissetmek için ölebilirdi.

Ağzını ağzına dayamak ve onu dizlerini titretecek şekilde vahşice yemek istiyordu. Bu dudaklardan uzak kalmayı başarabileceğini düşünen aklına küfür ediyordu her saniye.

Asil'in dudaklarından uzak kalmak bir süre sonra nefes alamıyormuş gibi hissetmesine neden olmaya başlamıştı.

"Sipariş verebilir miyiz artık?" diye sordu Ferdi, karşısındaki çiftin oynaşmasına ancak bu kadar süre dayanabilmişti.

Ve karşısında oturan ikilinin birbirlerine bakışları cidden daha fazla izleyebileceği bir şey değildi. Devran'ın, Asil'in dudaklarına attığı o bakışı Ferdi muhtemelen açlıktan ölmek üzere olduğu o anlarda yemek üzere olduğu herhangi bir yemeğe atıyordu...

"Verelim verelim..." dedi Asil başını tatlı bir telaşla sallayarak Devran'dan biraz uzaklaştı.

Siparişlerini verdiler ve gelen tabaklara gömüldüler hemen. Asil çilekli ve çikolatalı olandan söylemişti, Devran ve Ferdi kahvaltıyı daha çok andıran versiyonlarından birini seçmişlerdi.

Portakal suyunu içip dudaklarını yaladı Asil, Ferdi'ye hitaben konuştu. "Bizimle gezmek yerine sinemaya gitmek istediğine emin misin?"

Caddede yürüyerek bu kafeyi ararlarken eski Fransız filmlerini oynatan ufak bir sinema görmüşlerdi ve Ferdi bir film izlemek istediğini söylemişti. Asil'se gezmek istiyordu ama Ferdi'yi yalnız bırakmak da istemiyordu hiç...

"Eminim kankacım. İngilizce altyazı da oluyormuş, afişte yazıyordu. Belki çoğunu yine de anlamam ama canım o ortamda bulunmak istiyor. Sen benim için planını bozma. Devran abiyle gezersiniz, sonrasında buluşuruz ortak bir yerde."

ASİL bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin