41. BÖLÜM: "KULÜP"

Comenzar desde el principio
                                    

O da, masadaki içeceğine uzanmak için hafifçe eğilince dolu dolu olmuş bakışları masanın diğer tarafındaki adamla kesişti.

Kerim çocuğun dolmuş gözlerine, sonra açıkta duran göğsüne baksa da, gözleri yeniden yeşil gözlere tırmandı. İfadesiz suratında mimik oynamamıştı ama çocuğun neden ağlayacak gibi durduğunu merak etmişti. Sonra bakışları koptu ve Ferdi sırtına koltuğa geri yaslayınca birbirlerini göremez oldular.

Asil, Ferdi'nin bir şey olmadığını söylemesiyle iyice sabrı taşarak tamamen ona doğru döndü, Devran'ın elini bırakmak zorunda kalmıştı. Ama o el beline dolandı ve Asil'in sırtını kendi bedenine yaslarken sıkı sıkı tutmaya devam etti.

"Yok bir şey deme, lütfen. Bir haller var sende."

Müzik sesi onları rahatsız etmiyordu, birbirlerine çok yakın oldukları için net bir şekilde duyabiliyorlardı söylediklerini. "Senin de tadın kaçmasın." dedi Ferdi, bakışlarını yeniden kalabalığa çevirerek.

"Ferdi, sen bir şey söylemedikçe ben merak ediyorum. Sen böyleyken nasıl eğleneyim?"

"Aslında ne olduğunu tahmin edebilirsin. Zor değil." dedi Ferdi, biraz olsun rahatlamak, biriyle bu durumu paylaşmak istiyordu artık. Okulda takıldığı arkadaşlarının, yani tayfasının onu anlamayacağını bildiği için konuyu onlara açamamıştı. Açmaya hiç niyetlenmemişti.

Asil çok fazla düşünmedi bile. "Konu yine Ceylan mı?" diye sordu.

Ferdi başını salladı. "Ayrıldık." dedi sadece.

"Barışırsınız." Asil, onların devamlı saçma sapan şeyler yüzünden küsüp barıştıklarını bildiğinden yine öyle bir durum sandığı için barışacaklarını varsaymıştı. "Üzülme, lütfen. Düzelir aranız."

"Bu sefer olmaz." diyen Ferdi'yle epey şaşırdı Asil. Ferdi, gerçekten çok kararlı görünüyordu. Belki de ilk defa böyle ciddiydi.

"Neden olmaz? Siz hep küsüyorsunuz, sonra bir bakıyorum barışmışsınız. İlişkinizin dinamiği bu olmuş resmen. Bu seferki konu neydi ki? Çok mu büyüdü olay? Hiç bahsetmedin bana."

"Biliyorsun, son zamanlarda üniversite için çok heveslendim." dedi Ferdi bakışlarını Asil'e dikerek. "Gaza geldim işte oğlum. Biliyorsun hevesimi."

Asil başını sallayıp dinlemeye devam etti. Son zamanlardaki muhabbetleri hep dönüp dolaşıp bir şekilde üniversiteye geliyordu. Birbirlerini motive ediyorlardı iki arkadaş.

"Ceylan'la konuşurken ona da bahsettim. Asil'le ders kasıyoruz, hedefimiz şu, beraber aynı okulu yazacağız falan diye... Biraz sıkarsa belki onun da bizimle aynı okulda bir bölüme gelebileceğini söyledim, çok güzel olur dedim. Bana dedi ki, üniversite okumayı düşünmüyormuş."

"Neden düşünmüyormuş?" diye sordu Asil. Ceylan'ı hiç tanımıyordu, nasıl biri olduğunu Ferdi'den duydukları haricinde bilmiyordu ama garip gelmişti kızın üniversite okumak istemeyişi.

"Lise biter bitmez evleniriz sanıyormuş." dedi Ferdi, günlerdir içinde tuttuğu şey buydu işte. "Bir de, sen de sanki kazanabileceğini mi sanıyorsun, bence fazla ümitlenme dedi bana... Çok zoruma gitti, Asil."

"Kafayı mı yemiş bu?" Asil gerçekten şok olmuştu. İnsan nasıl böyle sevgilisinin hevesini kıracak şekilde konuşabilirdi?

"Bilmiyorum, kafam o kadar dolu ki, bu zamana kadar kafamda kurduğum, hayali birini sevmişim gibi hissettim o bana öyle bakınca öyle konuşunca, bir yabancı gibi göründü gözüme. Daha on sekiz yaşındayız ne evliliği, bir işim, evim bile yok dedim." durdu Ferdi. "Herkesin ailesi kredi çekiyor ödüyor çocuğunu evlendirirken, seninkiler de yapar, ben okumak değil evlenip, ev hanımı olmak istiyorum dedi."

ASİL bxbDonde viven las historias. Descúbrelo ahora