39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"

Start from the beginning
                                    

Nihayet her şeyi ayarlayıp oyuna başladılar ve bir süre, kolay sorulara hızlı hızlı cevap vererek oynadılar.

Devran, Asil'in böyle sıradan bir oyundan bile keyif almasını, heyecanlı heyecanlı konuşmasını, cevapları düşünürken yüzünün aldığı şekilleri büyük bir dikkatle izliyordu. Doğru bildiğinde aydınlanan, bilemediğinde düşen suratı, ardından doğru cevabı öğrenmek için Ferdi'nin elindeki karta hamle yapması, çocuksu atışmaları, Devran'ın tabletinde ilgilendiği şeye odaklanmasını zorlaştırıyordu.

Ama kalkıp onların yanından gidemiyordu da.

Kıskandığı için değil, sadece Asil'in doğum gününün her anında yanında olmak istiyordu ve onlar kahvaltıdan sonra hemen çıkıp gezmek ya da kutlama yapmak yerine oyun oynamayı tercih etmiş olsalar da, yanlarında sessizce durmak istiyordu.

Belki biraz da kıskandığı içindi ama sadece biraz...

Asil, oyun biraz ilerlediğinde ve sorular gittikçe zorlaşmaya başladığında sırtını bir yere dayama isteği duyarak etrafına bakındı. Gözüne bir yer kestirince poposunu minderiyle beraber kaydırıp sırtını koltuğa, Devran'ın bacağının hemen yanına yasladı.

Devran bir bacağını kıvırıp üstüne oturmuştu ama diğer bacağı normal bir şekilde duruyordu ve şimdi oraya ilişen çocuğun omzu, koyu renk pantolonunun sardığı bacağına değiyordu.

Asil yer değiştirince, Ferdi de biraz hareket ederek onun tam karşısına geçmişti. Asil'in sorduğu sorunun cevabını sesli bir şekilde düşünürken birden gözleri merdivenlerden inen bedene takıldı. Bu adamı ne zaman görse bir yutkunma isteği geliyordu çocuğa.

"Daha iyi misin?" diye sordu gözlerini uzun boylu adamdan ayırmadan. Onu takım elbisesiz, günlük kıyafetlerin içinde ilk görüşüydü, zaten adamı yalnızca bir kaç kere görmüştü ve şimdi beraber İtalya'daydılar... Hala gerçekliğini sorguluyordu burada oluşunun.

Kerim, hala ağrıyan başıyla Ferdi'ye baktı ama bu çenesi düşük çocuğu daha fazla kırmamak için surat ifadesini yumuşatmaya çalıştı. "İyiyim, sağ ol." dedi yalnızca ve Ferdi'nin gözleri hala üzerindeyken geçip Devran'ın yanına oturdu.

Asil Kerim'in burada olduğunu bilmediği için başını çevirip Devran'ın soluna oturan adama baktı. "Kerim, sen nereden çıktın?" diye sordu.

"Beraber geldik biz." dedi Ferdi, adama gözlerini dikip izlediğini farkedince bakışlarını elindeki kartlara indirdi hızla.

Uçakta adam onu bir güzel azarlamıştı ağrıyan başı yüzünden. Ama Ferdi ne yapsındı? İlk defa uçağa biniyordu ve kendisini yanındaki adamla konuşarak rahatlatmak istemişti. Adamın başının ağrıdığını nereden bilebilirdi?Çenesini kapatmasıyla ilgili oldukça sert bir uyarı almıştı ve biraz utanmıştı.

"Hoşgeldin sen de." diye gülümsedi Asil.

"Hoş buldum, Asil Bey. Doğum gününüz kutlu olsun."

Asil, Devran'la hemen hemen aynı boyda olan ama daha ince bir vücut yapısına sahip olan kumral adama yüzünü buruşturarak baktı. "Bana bey deme, lütfen. Asil yeterli. Ve teşekkür ederim." Son cümlesinde içten bir şekilde gülümsemişti adama.

Kerim, bakışlarını Devran'a çevirip bir onay ya da itiraz beklese de patronu gözlerini ona çevirmemişti bile. Dizinin dibindeki çocuğa bakmakla meşguldü.

"Peki, sen nasıl istersen." dedi Kerim ve gözleri, suçlu bir çocuk gibi elindeki kartları evirip çeviren Ferdi'ye kaydı.

"Evdekilerle konuştun mu?" diye sordu dümdüz bir sesle.

ASİL bxbWhere stories live. Discover now