38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"

Start from the beginning
                                    

"Hı hım..." dedi Devran ve çocuğun küçük çenesini parmakları arasında tutup hafifçe, oyuncu bir tavırla salladı. "Tatlı sevmediğimi biliyorsun," Tepeden attığı bakışlarla Asil'in güzel bedenini süzdü, oldukça şehvet doluydu bakışları. "Ama seni yiyor yiyor doymuyorum. Bunu da biliyorsun."

Asil'in yanakları sabah sabah böyle şeyler duymanın utancıyla anında pembeleşti. "Bu kadar yatak keyfi yetmez mi?" diye sordu aklına başka şeyler gelirse, ki Devran'ın aklı zaten çok başka yerlerde gibiydi, odadan çıkmaları uzun sürebilirdi.

"Ben tam olarak keyif almaya başlamadım henüz." dedi Devran. Asil'in çenesini hafifçe geriye iterek ince boynunda kendisine alan açtı ve dudaklarını orada gezdirmeye başladı. "Yanıkların olmasa... Muhteşem bir sabah seksi yaşayabilirdik."

Asil yutkundu ve Devran'ın dudakları altındaki adem elması hareketlendi. Devran bu duruma hınzırca gülümseyerek orayı kışkırtıcı bir yumuşaklıkla emmeye başladı.

"Aşkım, annenler uyanmıştır çoktan."

"Ben de uyanıyorum." Dilini devreye sokmuştu bu sefer ve ıslak izler bırakar çocuğu hem kokluyor hem yalıyordu. Sanki bu muhteşem kokunun tadını da alabilmek istiyordu. Tıpkı kokusu gibi lezzetli bir teni vardı çocuğun.

Asil'i yatakta biraz oyalayayım derken, kendisini zor durumda bırakabileceğini düşünmemişti Devran, ama işte, sertleşmeye başlayan aletiyle öylece çocuğun boynunu sömürüyordu...

"Daha kahvaltı bile etmedik. Gerçekten enerjin var mı?" diye sordu Asil, sanki gerçekten Devran'ın sunduğu seçeneği değerlendiriyordu. Yanıkları da gayet iyi durumdaydı... Adamın onları bahane etmesine izin vermezdi.

Vermeyecek gibiydi...

"Sahiden?" dedi Devran, ıslak dudaklarıyla baktı Asil'e biraz alınmış görünerek. "Seninle sevişmek için enerjim olup olmadığını mı sorguluyorsun? Seni öyle bir sikerim ki şu an..." Dudaklarını birbirine bastırdı birden fazla yükseldiğini farkederek. "Yaparım biliyorsun. Senin için her zaman enerjim var benim."

Asil hafifçe irileşmiş gözleriyle sevgilisine baktı. "Böyle açık açık konuştuğunda deliğim çok fena kasılıyor aşkım. Sanırım sahibinin ne söylediğini anlıyor." dedi Asil.

Söyledikleri ve söyleyiş tarzı öylesine birbirine zıttı ki, Devran bir an için ne düşünmesi ne hissetmesi gerektiğini bile tam olarak çözemedi. Sadece kalakaldı.

Hiçbir şekilde baştan çıkarmak için sarfetmiyordu bu sözleri. Sadece aklından geçeni, düşündüğü şeyi hiçbir şekilde sakınmadan söylüyordu Devran'a. Ağzından çıkana kadar adama ne hissettirebileceğinin, söylediklerinin ne kadar tahrik edici, müstehcen şeyler olduğunu farketmiyordu.

"Deliğinin sahibi mi diyorsun sen bana? O güzel aklında böyle şeyler mi düşünüyorsun benim için?"

Asil başını salladı önce ama sonra utanarak gözlerini kaçırdı. "Yani senin şeyinin sahibi de benim sonuçta..." dedi az önce patır patır utanmadan söylediklerinin aksine bu defa utançla kıvranarak. "Konuşturma beni, lütfen. Çok utandım şu an Devran." Ellerini yüzüne örttü aceleyle.

Devran onun yüzüne kapattığı ellerini ve ellerinin arasından yüzünün ulaşabildiği yerlerini öptü hızlı hızlı. "Sen benimsin, ben seninim." Çocuğun yatağa uzanmasını sağlayıp o da üstüne doğru uzandı ağırlığını vermeden. "Gerçekten seninle sevişmek istiyorum şu an ama başlarsak duramayız. Kahvaltıyı, öğle yemeğini hatta belki beş çayını bile kaçırabiliriz."

ASİL bxbWhere stories live. Discover now