Gökkuşağı

146 14 13
                                    

Yeni bölümde aklınızda oluşan soru işaretlerini gidermeye çalıştım. Umarım beğenirsinizzzzz

Bulut ölen insanların ismini yazmıştı o deftere. Bir gün birinin defteri bulup onlara yardım etmesini dilemişti belki de. İsimlerin yazılı olduğu sayfayı geçip diğer sayfalara göz atarken bir sayfa bulmuştum. Sayfanın ortasında iki isim yazılıydı. İsimlere bakmadan defteri kapattım. Zihnimde dolaşan adları unutmak istercesine kafamı yastığa gömdüm. Neden bazı isimler silikti? Silik yazılan isimleri nasıl bulacaktım?

"Annemin adı Belinay, babam ona çiçeğim derdi. Sonra biri kopardı çiçeğini. Babamın cennet bahçesi cehennem kuyusuna dönüştü." Gözlerim dolarken bunu Özgür'e belli etmemeye çalıştım.

"Annen nasıl öldü?" Sorduğum soruyla ben bile afallarken ona baktım. Yutkunduğunu gördüğümde canım yanmıştı.

"Doğum günümden bir gün önceydi. Babamla kavga etmişlerdi ama kavga sebeplerini net hatırlamıyorum. Sanırım annem babama işten çıkmamasını söylüyordu." Derin bir nefes aldım.

"Baban nerede çalışıyordu?"

"İnşaatta çalışıyordu." Benim gibi derin bir nefes alıp devam etti.

"Kavgaları babamın inadına engel olamadı. Çıktı işten. O günü öyle bitirdik. Sabah kalktığımda koşarak annemin odasına gittim, yoktu. Babamı aramaya başladım, o da yoktu. Korkmuştum. Hem de çok korkmuştum." Bu cümleden sonra yutkunamamıştı.

"Kalbimi tutarak dışarı çıktım. Polisler evimizin önünde bekliyordu. Babamda bağırarak konuşuyordu onlarla. Annemi aradı gözlerim ama o yoktu."

"Babam polislerle beraber arabaya binerken, bir şekilde beni de soktular arabaya. Yol boyunca ellerimle oynadığımı hatırlıyorum. Annemin bana öğrettiği duaların hepsini okumuştum. Sonunda bir deponun önünde durduğumuzda yavaş yavaş indik arabadan. Bacaklarım titriyordu." Ayrıntıları anlatırken kalbim daha fazla acıyordu. Yaşadığı acıları yaşamanın verdiği bir durumdu bu.

"Depoya girdik. Sonra gözlerim onu buldu." Gözlerini tavana dikti.

"Annemi o depoda, bir boruya asılmış şekilde bulduk." Ellerim titremeye başlarken gözyaşlarımı tutmak için kendimle savaş veriyordum adeta. Ama o tebessüm ediyordu.

"İntihar dediler. Daha çok küçük bir çocukken o çiçeğin solmadığını, koparıldığını anlamıştım." Yüzünde ki tebessüm yavaş yavaş solarken ayağa kalktı.

"Partiye geleceğim." Sınıfın kapısında durduğunda gözümden bir damla yaş aktı.

"Senin için."

--------

Aynada bulunan yansımama bakıyordum saatlerdir. Gözlerimin içine bakıyor ve bir anlam arıyordum. Yatağımın kenarına oturmuş, morarmış göz altlarıma bakıyordum. Yanımda duran yığılmış şişeleri kontrol edip dolu olanı kafama diktim. İçmiyordum kaç gündür bu zehirli iksiri.

"Baba." Aynada kimin yansıması vardı bilmiyorum.

"Keşke yanarak ölseydin." Gülmeye başladığımda onun ben olduğumu anladım.

"Keşke yanmadan önce kesilseydi bileklerin." Gülüşüm solduğunda ağlamaya başladım.

"Niye ki?"

"Niye yaptın ki?" Ellerime baktım.

"Baba, doğum günüymüş o gün. Bu mu senin hediyen?" Yaşamak istemedim bu yükle. Onun tüm yüklerini sırtlayıp dibe batmak istedim.

DipOnde as histórias ganham vida. Descobre agora