Adımlar

475 37 96
                                    


Gerçekten epey uzun bir süreden sonra yeniden yazmaya başladım. Daha doğrusu yazmadan önce kitapta düzenlemem gereken şeyler olduğunu fark ettim. Bölümlerin hepsini en kısa sürede düzenleyip kaldığımız yerden devam etmeyi düşünüyorum. Hâlâ benimle misiniz?

Gözlerimi yavaşça açmaya çalıştım. Kafamda dayanılmaz bir ağrı vardı. Gözlerimi zorlukla açarken acıyla yüzümü buruşturdum. Beyaz ışık gözlerimi yakarken nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Kolumdaki serumu görünce derin bir nefes aldım. İşte yine başlıyorduk.

Bileklerimin acısını yavaş yavaş hissetmeye başlarken ölmeyi bile beceremediğim için kendimden nefret ettim. Bir insan kendinden nefret ederken başkalarından onu sevmesini isteyemezdi değil mi? İstiyordum, ama ulaşamıyordum. Yıllar önce bana bahşedilen o sevginin bedelini ödüyordum şimdi. Kafamdaki düşünceler odanın kapısının açılmasıyla dağıldığında acı çektiğim anlaşılmasın diye yüz ifademi düzeltmeye çalıştım. Odaya giren bir doktor bile olsa zayıf halimi görmemeliydi değil mi? Bunu da babamdan öğrenmiştim.

"Sonunda uyanmışsın." Yirmilerinin sonunda gibi görünen bir adamdı doktor. Hafif kumral bir sakalı vardı ve saçları dağınıktı. Aynı zamanda da onu sempatik gösteren bir gözlük takıyordu.

"Keşke uyanmasaydım." Doktorun duymayacağını, düşünerek kurduğum bu cümle içimdekilerin dışarıya çıkmış en saf haliydi.

"Hayat kısa kuşlar uçuyor Gece." Doktorun kurduğu cümleyle kaşlarımı çatarak ona baktım. Dediklerimi duymuş muydu? Aynı zamanda adımı nereden

biliyordu?

"O kuşlar kafanıza sıçarsa anlarsınız Doktor Bey." Sahte bir gülümsemeyle doktora baktığımda bu halim Onu eğlendirmiş gibi görünüyordu.

"Hayatta kötü şeyler her zaman olur Gece. Önemli olan umudunu kaybetmemen. Baksana, hâlâ buradaysan Tanrı sana bir şans daha vermiş olmalı." Kurduğu cümle gülmeme neden olmuştu. Bulunduğum duruma bakan biri karşıma gelip bona umuttan bahsedemezdi. Aynı zamanda ne şansından bahsediyordu? Sıçardım böyle şansa.

"Keşke kendinizi buralarda harcamak yerine keşiş falan olsaymışsınız. Ya da ne bileyim, en azından psikolog olabilirdiniz." Adamın gülüşü fazlasıyla sinirimi bozuyordu. Yanıma gelip benimle biraz ilgilendikten sonra geri çekildi.

"Çok iyisin Gececim. Ama bileklerinde biraz ağrı olabilir. Dikişleri bir hafta sonra çıkarabiliriz. Aynı zamanda kendine de çok yüklenmemeni isteyeceğim. Aksi halde dikişlerin patlarsa tekrardan dikiş atmak zorunda kalırız. Bunların dışında yarın taburcu olabilirsin." Adamın ard arda sıraladığı cümleler bir kulağımdan girip diğer kulağımdan çıkmıştı sanki. Oradan, bu söyledikleri çok umrumda gibi mi görünüyordu bilmiyordum ama yine de kibar olmaya çalıştım.

"Teşekkür ederim. Kesinlikle kendimi zorlamayacağım. Bir daha ki sefere bu sorunu kökten çözmeyi planlıyorum çünkü."Sahte gülüşüm karşısında adamın gülüşü solmuş, acıyan gözlerle bana bakıyordu. En nefret ettiğim şey, birinin bana acımasıydı.

"Psikolog randevularını geçiştirmemeni öneririm Gece." Sahte bir kahkaha attığımda bileklerim sızlamıştı.

'Ne gerek var ki? Siz bir psikologtan çok daha fazlasıymışsınız gibi geldi bana." Adam gülerek kafasını yere eğdiğinde keyfim az da olsa yerine gelmişti.

"Dediğim gibi, yarın son kontrollerinden sonra taburcu olabilirsin." Daha fazla bir şey söylemeden odadan çıktığında oflamaya başladım. Daha şimdiden sıkılmıştım. Bir gün daha ne yapacaktım ki bu hastanede?

DipWhere stories live. Discover now