Özel Bölüm 10

227 12 10
                                    

Yıl 1544, Sa 194 yaşında

Sarı saçlarını taradıktan sonra makyajını yapmaya başladı Sia. Gerçi şu an adı bu değildi. Ama bu kimin umrndaydı ki? Geçen yüzyıl süresince farklı kimlikleri olmuştu. Her defasında farklı bir hayat yaşamıştı.

Gerçi bu durumdan gayet memnundu. Bu hayatları sayesinde hiç olmadığı kadar varlıklı olmuştu. Şimdi de yeni hayatlarından birini yaşıyordu. Bu hayatında gayet soylu bir kadındı. İmparatorlarla, hükumdarlarla, krallarla görüşüyordu. Ama onlar dışında kraliçeler, prensesler ve sultanlarla da görüşüyordu.

Bu soylu hayatına Osmanlı Devleti'nn kalbinde devam ediyordu. Gerçi yüzyıllardır şehrin adı İstanbul'du ama Sia bu şehiri Konstantinapolis oalrak bilmişti yıllar boyunca. Artık bir önemi yoktu. Bu şehir Osmanlı'nın kalbiydi şu an. Saraya bile girmişti Sia. Osmanlı paşaları dışında belli sultanlar ile de görüşmüştü. Hayatından memnundu. Belki de 20-30 yıl bu hayatı yaşayabilirdi. Sonrasına sahte bir ölüm planlayacak, ülke değiştirecek ve yeni bir kimliğe sahip olacaktı. Onun için imkansız değildi bu. Yine de yaşadığı hayatları sürekli çöpe atmayı sevmiyordu.


Yıl 1950, Sia 600 yaşında

Yüzyıllar geçmişti Sia'nın hayatından. Ölmek istemedi. Yüz yıllar boyunca kendisini ölmeye hazır hissetmedi. Belki de sahip olduğu bu güçlü yaşamı kaybetmek istemiyordu. Maddi olarak, fiziksel olarak, zihinsel olarak ve insan gücü olarak çok güçlüydü. Belki de onlarca devletten daha zengindi. Mutantların ortaya çıkmaya başlaması ile de tek olmadığını öğrenmişti. Kendisi dışında böyle tuhaf güçleri olan başkaları vardı.

Sia'nın dostları yoktu. İş ortakları ve ona çalışnalar vardı. Bu kişilerin sayısı fazlaydı. Çünkü Sia'dan korkuyorlardı. Ama ondan kurtulmak isteyenlar de vardı. Sia bunların kim olduğunu biliyordu.

KGB kesinlike bu taraftaydı. Onlarca ajanlarını Sia'yı öldürmesi için göndermişlerdi belki. Hepsi başarısız olmauştu. Hydra ise KGB'ye destek veriyordu. Bunu alttan alttan yapıyorlardı. Hydra zeki insanlar tarafından yönetilen bir kuruluştu. Sia Sagona gibi birini karşılarına almaya cesaret edemezlerdi. Ama Sia onların nasıl bir kuruluş olduğunu biliyordu. Ellerinde olsa Sia'yı anında öldürürlerdi.


Tarih 5 Kasım 1950

Gece uyuyamadı Sia. Uyumaya pek ihtiyacı yoktu. Ama yine de dinlenmesi gerekiyordu bazen. Ama bu gece farklı bir şey vardı. Üstüne sabahlığını geçirmişti. Evin içinde dolaşmak için odasından çıktığında tuhaf sessizlik onu rahatsız etmişti. Normalde evi etrafında dolaşan korumaların sesini duyardı. Şu an onu duymuyordu.

Camlardan birine ilerediğine gecenin karanlığında yatan bedenleri gördü. Biri korumalarını öldürmüştü. Hadi ama yine mi sadırıyoa uğruyordu?

Evin içindeki katil üst kata çıkmıştı. Sia onu duyabiliyordu. Siyah sulieti görebiliyordu. Adamın elindeki silahtan kaçamyı başarmıştı. Burası Sia'nın eviydi. Karşısındaki adamdan daha başarılıydı bu konuda.

İçten içe bu katili tebrik etmişti. Sia'nın korumalarını öldürmek kolay değildi. Bunu başaran sayılı kişilerden birisiydi karşısındaki bu katil.

Karşısındaki adamın arkasına geçmişti. Ama adam onu yakalayıp yere çarpmıştı. Uzun saçları adamın yüzünu kapatıyordu. Yine de Sia çevlik mavisi gözleri görmüştü. Adamın bir süperasker olduğunu anlamsı zor olmadı. Demek ki Steve Rogers'a uygulanan serum kopyalanabilmişti.

Yerde yatarken gülümsedi. Elini karşsındaki adamın sol koluna yerleştirip onun enerjisini emmek istedi. Sia'yı kimse kolay kolay öldüremezdi sonuçta. Ama enerji akışını hissedemiyordu. Neden olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Elinin atındaki kol insan kolu değildi. Metal bir protezdi. Sia onun enerjisini ememiyordu.

We'll Meet AgainWhere stories live. Discover now