Bölüm 8

623 40 0
                                    

Geçen hafta bölüm gelmediği için üzgünüm. Taşınma işlerim sonunda bitti, kaldığımız yeren devam ediyoruz. İyi okumalar :)

Sia vardıkları anda sakin bir şekilde helikopterden inmişti, hızlı adımlarla medikaline girmişti ve kimseyi içeriye almıyordu. Emma içeri girmek istediğinde o da girememişti. Natasha ise onun için endişeliydi. Onunla konuşmak yerine onu bir süre rahat bırakmayı tercih etmişti. Yine de bu işin peşini burakmayacaktı. Sia ile bir daha konuşmanın zamanı gelecekti ama şimdi başka biri ile de konuşma vaktiydi.

Kızıl ajan Bruce ile yaptığı telefon konuştçmasından sonra odasında oturan Bucky'nin yanıan gitmişti. Bucky makine hazır olana kadar bir olay çıkmasını istemediği için çoğunlukla odasına vakit geçriyordu. Tabii bu durum Natasha'nın onunla konuşmasına engel olmayacaktı. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğinde Bucky'yi elindeki telefonla uğraşırken bulmuştu. Yaşlı adam teknoloji ile sorunlar yaşıyordu.
Natasha: Konuşmamız lazım.
Bucky onu başıyla onalaydığında Natasha kapıyı kapatmış ve kenardaki tekli koltuğa oturmuştu.
Natasha: Sia ile yaşadıklarını hatırlıyor musun?
Bucky bu soruyu bekliyordu. Natasha onun yetiştirdiği bir ajandı. Elbette ikisi arasındaki bu tuhaf durumu anlayacak ve ikisine de soru soracaktı. Yine de onu cevapsız bırakmamak için başını iki yana sallamıştı.
Natasha: Şu anda ondan hoşlanıyor musun?
Bildiği bir sorunun cevabını almak istiyordu kızıl ajan. Bucky'nin Sia'dan hoşladığını fark etmek çok da zor değildi. Bucky ise sorunun üstüne düşünmeye başlamıştı. Vereceği cevabı net bir şekilde kafasında oturtmaya çalışıyordu. Ama Natasha ondan hızlı davranmıştı.
Natasha: Hoşlanıyorsun.
Bucky ona herhangi bir tepki vermemişti. Ne derse desin Natasha'nın aklındakileri değiştiremeyeceğini biliyordu.

Akşam yemeğinden sonra Logan, Emma, Sia, Lorna ve Marcos dışındaki herkes ortak salondalardı. Wade elindek kaseden coco pops yiyordu. Charles karşısındaki Avengers üyeleri ile sohbet ediyordu. Erik ise pek katılmıyordu onlara. Merdivenlerden inen Logan, Emma ve Sia'yı görmüşerdi. Sia merdivenlerden inmeyi bitirip diğerlerine yaklaştığında yüzünde her zamanki nötr ifadesinim yerine başka bir ifade olduğunu fark etmişti. Üzgün ve bıkkın görünüyordu. Kostümüyle oturan Wade'in yanına gidip onu dürttüğünde Wade ona dönmüştü. Wade Sia'yı ve ondan sonra aşağı inen Logan ve Emma'yı süzdükten sonra maskenin içinden gözlerini devirmişti. Elindeki coco pops kasesini bırakıp ona dönmüştü.
Wade: Zaten Pençeliyi ve Elmas Kızı yanına alıyorsun. Ben de gelmek zorunda mıyım çilekli pudingim?
Sia onun sorusuna kafasına sert bir şekilde vurarak yanıtlamayı terch etmişti. Emma kendisine takılan lakaba göz devirmek ile yetinmişti. Logan ise birbirine doladığı kollarındam birini üste alıp pençelerini göstermişti.
Logan: Seni paramparça edebilirim Wilson.
Wade: Bunu yapmazsın Wolvi. Okuyucular beni çok seviyor ve sen de beni çok seviyorsun.
Logan dişlerini birbirine bastırmıştı. Pençelerini ile Wade'in üstüne yürümeye başladığında Emma onu kolundan tutup çekmişti. Logan ona sert bakışlarını gönderdiğinde bu sarışın kadının umrunda olmamıştı.
Sia: Wade kalkmak için 30 saniyem var yoksa kollarını kopartırım.
Onun tehditine karşılık Wade onun omzunda duran örgüsünün ucuyla oynayarak ne kadar rahat olduğunu göstermişti.
Wade: Geri çıkıyor zaten.
Omuz silerek konuştuktan sonra kasesine geri yönelmişti ama Sia ondan hızlı davranıp maskesini içinden kulağını kavramıştı. Wade'in kulağını kıvırıp çekiştirmeye başlamıştı.
Wade: Ahh- çikolatalı donutum acıyor ama. Aaaa- kadın ben Kaptan Deadpool'um ama- aaa tamam tamam böğütlenli limonatam sen en mükemmelisin.
Logan onun bu haline sırıttığımda Wade maskesini sıyırıp ona dil çıkarmıştı. Ellerini kulaklarının hizasına getirip şaklabanlık yaparken Sia onu kulağından tutarak sürüklemeye devam ediyordu. Emma ve Logan ondan önce asansöre yönelmişlerdi.
Charles: Sia çok içmeyin lütfen.
Erik kocasının bu tavrına göz devirmişti. Alacağı cevap belliydi zaten. Sia, Wade'i sürüklemediği elini omuz hizasına kaldırıp Charles'a arkası dönükken el hareketi çekmişti. Asansör gitmeden önce Charles'ın uyarı dolu sesini işitmişleri dördü de.
Charles: Siaa!

Onlar gittikten sonra Charles onaylamaz şekilde başını iki yana sallamıştı.
Steve: Neden çok içme dedin ki Charles?
Sarışın adam Charles'la iyi anlaşıyordu. Bu yüzden onun neden diğerlerini uyardığını merak ediyordu. Hem şu anda evinde yaşadıkları Sia ve isimlerini temizleyecekleri arkadaşlarını tanımaktan daha iyi ne olabilirdi ki?
Charles: Arada bir dördü birlikte içmeye giderler. Biraz dağıtıp gelirler. Wade sarhoş olmaz zaten. Logan da sadece çakır keyif olur. Ama Emma ve Sia aşırı fazla içerlerse sarhoş olabilirler.
Sam: İyi de neden bunu yapıyorlar?
Erik: Benzer acıları var diyelim.
Diğerleri onlardan daha fazla bir şey öğrenemeyeceklerini biliyorlardı. Erik arkadaşlarına göstermese de değer veriyordu ve yeni tanıdğı bu kişilere onlar hakkında bir şey demeyecekti elbette. Charles ise her ne kadar karşısındakilere güvense de az önce binadan ayrılan dört arkadaşına daha çok değer veriyordu.

Emma'nın isteği üstüne beyaz arabaya binmişlerdi. Emma kullanacağı için Sia ön koltukta oturarak sakin bir şekilde arkasına yaslanmıştı. High Town'daki barlardan birini kapatmışlardı. Dördünün de arada yaptığı bir şeydi bu. Kafa dağıtmak iyi geliyordu. Erik ve Charles, Lorna ve Marcos'u yanlız bırakmak için en iyi yöntemlerden biri de buydu zaten. Her ne kadar bu iki çift tatlı olaslar da bazem sinir bozucu da olabiliyorlardı. Özellikle Erik ve Charles geriğinden fazla romantikti. Bu dördünün de midesini bulandırıyordu. Hepsinin ilişkileri olmuştu ve hiçbiri o ikisi kadar romantik değildi.

Sia arka koltukta tartışan Wade ve Logan'ı dikiz aynasından izlemeye başlamıştı. İkisinin atışmaları komedi şovu izlemekten bile iyi oluyordu.
Sonunun kanla bitmesi ise işi daha eğlenceli kılıyordu. Logan her ne kadar sert davransa da Wade'in ölmeyeceğin biliği için rahattı. Wade ise Logan'a karşı yaptığı hamlelerinde öldürmek üstüne çalışmıyordu.
Wade: Hadi ama Wolvi sadece bir öpücük.
Logan onu kendisinden uzaklaştırmaya çalışıtken Wade maskesini sıyırdığı için açıkta olan dudaklarını onun yanağına bastırmaya çalışıyordu. Logan ise en onunda dayanamayarak pençelerini Wade'i karnına geçirmişti. Wade ise karnına giren adamantinyum pençeler ile geriye çekilip dudağını sarkıtmaya başlamıştı.
Sia: Hey arabamın koltuklarına kan bulaşırsa ikinize o kanı yalatarak temizletirim!
Logan yüzünü buruştururuken Wade omuz silkmişti. Daha beter şeyler de yemişti. Ama Sia'nın lafını yine de dinlemeyi tercih etmişti. Logan ona yardım ederek kenardaki kumaşlardan birini Wade'in karnına sarmışlardı. Sia ve Emma ise arabanın dışı gibi beyaz olan koltuklarına kan gelmediği için gülümsemişlerdi.

Bara geldiklerinde bar çalışanları onları kapıda karşılamıştı. Sakin bir şekilde içeri geçerek masalardan birine oturmuşlardı. Açılış için hepsi birkaç shot atmayı tercih etmişlerdi. Önlerine gelen bir tepsi dolusu içkiden hepsi ikişer shot içtikten sonra daha rahat hissetmeye başlamışlardı. Wade su içiyor gibi hissettiği için bir tane fazladan içmeyi tercih etmişti. Sonrasına maskesini sıyırmayı sevmediğini fark edip çıkarmayı tercih etmişti. Başta hepsi sessizce birkaç içki içmeyi tercih etmişlerdi. Hepsinin aklına anılar hücum ediyordu. Mutlu anılar olsa da bu dört arkadaşın canını yakıyordu. Anıların bir daha asla yaşanamayacağını biliyorlardı. Bu yüzden dördünün de canını yakıyordu bu anılar.

We'll Meet AgainWhere stories live. Discover now