Bölüm 10

530 31 11
                                    

Bölüm normal saatinden geç geldiği için özür dilerim. Yazım hatalarını düzeltmeye çok üşenmiştim ama sonjnda bitirdim. İyi okumalar :)

Sia Bucky’nin yanaklarını bırakıp odasındaki banyoya ilerlediğinde Bucky ne yapacağını bilmeyerek bir süre odada dikilmişti. Dudaklarının üstünde hissettiği dudaklar ona çok tuhaf hissettirmişti. Hem evinde gibi hissediyordu hem de çok yabancı geliyordu.

Duş sesi duyduğunda odadan çıkmıştı. Kesinlikle kendisine gelemeye ihtiyacı vardı ve duş alıp uyumayı tercih etmişti.

Sia ise banyo zemininde bir süre oturmuştu. Soğuk suyun bedeninden akmasına izin verdikten sonra sakince üstündeki ıslak kıyafetlerden kurtulmuş ve pijamalarını giymişti. Birkaç saat bile olsa uymak istediyordu. Yarın sabah başının ağrıyacaını bilerek.

Sabah kahvaltıya son inen yine Sia olmuştu. Diğer üç arkadaşının onu aksine baş ağrısı yoktu. Ama Sia’nın berbat bir baş ağrısı vardı. Charles’ın sözünü dinlemeyip içkiyi abarttığınde her zaman böyle olurdu. Mutant güçlerini kullanıp kendisini yenileyebilirdi ama bunun için birinden enerji emmesi gerkiyordu. Bunla uğraşmak istemiyordu şu anda.
Emma: Günaydın, Lady Drunk.
Sarışın arkadaşı ne zaman çok içse Emma ona böyle tuhaf lakaplar takardı.
Sia: Günaydınını sikeyim.
Charles ve Steve’den uyarıcı bakışlar alsa da sarışın kadın bunu umursamamıştı Bucky’nin ise odağı Sia’ydı. Dün yaşadıklarını hatırlıyor mu diye merak ediyordu.
Bucky: Daha iyi misin?
Sia: Dün söylediklerimde ve yaptıklarımda çok ciddiydim James.
Bucky aklınaki sonunun cevabını aldığı için sesizce sandalyesine sinmişti. Tabii onların konuşmasını duyan birkaç kişi ne olduğunu öğrenmek istiyodu. Ama sormak için doğru zamanı beklemek önemliydi.

Erik: Dün baya içmişsiniz sanırım.
Emma: Sia hızlı gitti.
Charles arkadaşına kısa bir bakış attığında bu Sia’nın umrunda olmamıştı. Elindeki sert kahvesinden büyük bir yudum alırken gözlerini yummuştu. Kahvaltı yapası hiç yoktu. Sadece diğerlerinin konuşmalarını dinlemek için gelmişti.
Natasha: Brock Rumlow’u birkaç saate getirecekler. Adamlarına söyle zorluk çıkartmasınlar.
Emir kipi ile konuşulmasına karşın Sia onu onaylamıştı. Rumlow’dan öğrenecekleri bilgiler önemliydi.
Lorna: Halamı arıyorum?
Soru sorar gibi çıkan sesine karşılık Sia ona kısa bir bakış atmıştı. Logan duruşunu dikleştirdiktn sonra üçünün de gözleri Erik’i bulmuştu.
Sia: Yakın arkadaşım o benim, ben ararım.
Wade sahte bir öksürük ile gülmeye başlasa da Lorna ve Erik aynı anda bıçakları ona doğru uçurmuşlardı. Wade kendisine doğrultulan bıçaklara rağmen sahte öksürüğüne bir süre devam etmişti.
Steve: Neler oluyor?
Erik: Kız kardeşim ve Sia baya iyi anlaşırlar. Wade ona güldü.
Wade hala kıkırdamaya devam ederken konuşmamak için kendisini zor tutuyordu. Konuştuğu anda Erik’in onu yüzlerce defa bıçklayacağını bildiği için sessiz kalmaya çalışıyordu.

Sia arkadaşını aradıktan sonra hızlı bir şekilde ona araba göndermişti. Madripoor’un öbür ucunda yaşmayı tercih etmişti siyah saçlı kadın. Geri geldiğinde ise salona gördüğü Avengers üyelerine başı ile selam vermişti. Odanın bir köşesinde gördüğü Sia’nın yanına doğru hızlı adımlarla gitmiş ve yakın arkadaşının kucağına atlamıştı. Sia ona sıcak gülümsemelerinden biriyle bakarken Diana’nın belinden kavramıştı. İkisinin yakınlığına alışık olanlar umursamazken başta Bucky olmak üzere diğerleri şaşkındı.
Sia: Diana!
Diana: Ne var Sia? Biz yattık da seninle.
Sarışın kadın gülerek başını iki yana sallamıştı. Diana’nın bu hallerini seviyordu. Bunu sesli itiraf edecek değildi sadece.
Logan içeri girdiğinde Diana’yı görmesi ile gülümsedi. Yanına gidip ona sarıldıktan sonra Diana onun dudaklarına kendi dudaklarını bastırmıştı. Logan bundan hiç şikayetçi olmadan arkadaşının öpücüğünü bitirmesini beklemişti. Diana’nın Logan’ı öpmesi üstüne daha tuhaf bakışlar üçlünün üstüne toplanmıştı. Erik ise kız kardeşine kıskançlıkla bakarken Logan’a öfkeyle bakıyordu.
Steve: Az önce ne gördük biz?
Tony: Hiçbir fiktim yok. Ve bu beni de aşıyor...
Diana: Ne var Stark? Baban yaşındaki adamla evliyken iyi oluyor senin için.
Esmer adam cevap vermek için ağzını açmışı ki Natasha bu defa onun olaya dahil olmamasını istediği için ona uyarıcı bir bakış atmıştı. Kısa sessizlikten faydalanan Wade, Diana’nın yanına ilerlediğinde yzünde piç sırıtması vardı. Gülerek yanağını Diana’ya uzattığında Diana onun yanağına ufak bir öpücük konduracaktı. Ama Wade son anda yüzünü çevirmesi ile ikisininde dudakları birbirlerine deymiş oldu. Diana bu numaraya bir kez daha düşmüştü ama öfkeyle Wade’in erkekliğine sert bir şekilde diziyle vurmuştu. Wade geriye doğru gittiğinde Erik’in ona doğru fırlttığı üç metal bıçak sırtına saplanmıştı.

Yaklaşık 10 dakika süren bağırışma ve kavga sonucunda Emma, Wade’in yaralarını sarmaya gitmişti. Sessiz bir ortam oluşmasını fırsat bilen kızıl ajan ise harekete geçmek için konuştu.
Natasha: Sia, konuşalım mı seninle biraz?
Sia: Önden buyur Romanoff.
Natasha kalkıp ilerleyecekken Wade’in sesi duyuldu.
Wade: Sia arkadan gidip Natasha’nın kalçasını mı izleyeceksin?
Sia: O kalçayla yatmış biri olarka söylüyorum, kapa çeneni Wade.
Wade yüzünü buruşturmuştu. Tabii Natasha’nın ona attığı ufak çakının karnına saplanmasının da bunda büyük bir etkisi vardı. Kıızl ajan rahat davranmıştı bu konuda. Wade sarılan yaralarının üstüne bir yara daha aldığında yüzünü daha da buruşturmuştu.
Natasha: Çakımı temizlenmiş bir şekilde geri istiyorum.
Wade onu başıyla onaylmıştı. Natasha Romanoff’dan korkuyordu. Korkmakta da haklıydı. Black Widow onu öldürmenin bir yolunu bulabilirdi.

Natasha ve Sia topalntı odasına girdiklerinde Sia sakin bir şekilde oturmuştu. Natasha ise onun başında dikilmeyi tercih etmişti.
Natasha: Anlat!
Sia: Neyi?
Kızıl ajan gözlerini devirdi. Sia kendisin iyi tanıyordu. Elbette tüm sorgu tekniklerini bilmese de yüzyıllardır yaşayan biri olarak ağzı sıkıydı. Ama Natasha’da bir Black Widow’du. Bu kadar kolay pes edecek değildi.
Natasha: İstersen dün gece Bucky ile ne olduğunu anlatarak başla. Hayır o anlatmadı sadece çok belli ediyor. Sen ondan daha iyi saklamana rağmen onu ilk defa böyle görüyorum. Winter Soldier’ı bile saklayamadığı bir şeyler varmış meğer.
Kızıl kadın kendisine sorulabilecek tüm soruların cevabını vermişti konuşurken. Sia ise Natasha’nın ona açık bir kapı bırakmayacağını elbette biliyordu. Aklına dün geceden ve geçmişten anılar gelirken derin bir nefes almıştı.
Sia: Winter Soldier hiçbir zaman benden bir şey saklayamadı.
Natasha Sia’nın alakasız cevabına karşı gülümsemişti. Cevabının alakasız olması umrunda bile değildi. Tek umrunda olan şey Sia’nın ona cevap vermeye başlamış olmasıydı. Bu bile büyük bir gelişmeydi.
Sia: Winter Soldier’ın bile bir zayıf noktası vardı Alianovna. Hydra ve Red Room’un onu mükemmel yapmasına rağmen tek bir zayıf noktası olmuştu. O da bendim. Birbirimizin tek zayıf noktası olmuştuk. Kelimelerin etkisindeyken bile bana zarar vermekten kaçınırdı.
Kızıl kadın duyduklarına şaşırmıştı. Yine de yüz ifadeini bozmadan eski dostunu dinlemeye devam etti. Sia’yı normal bir insan hayatına göre uzun bir süredir tanıyordu. Tanıdığı süre boyunca bildiği şey ise Sia’nın acı içinde olduğu gerçeğiydi. Sia uzun bir süredir acı içindeydi...

Sia: Dün gece sarhoştum, çok sarhoştum. Ama yapmak istediğim şeyi yaptım. James’i öptüm.
Natasha beklediği cümleyi duyduktan sonra masya yaslanmıştı. Sia’nın anlatmaya devam etmesini bekledi. Ama sarışın kadının ağzından daha fazla laf alamayacağını anladıktan sonra sakin bir sesle konuşmaya başladı.
Natasha: Sarhoş olmasaydın Bucky’yi öper miydin?
Sia: James’i her şartta öpebilirim Alianovna.
Sarışın kadın eski dostuna göz devirmişti. Natasha ise ona göz devirdi. Hadi ama kendisine hiçbir şey anlatmazken her şeyi tahmin etmesini bekliyordu.
Natasha: Sia, onun kafasını karıştırıyorsun. Bucky senle bir ilişki yaşadığını biliyor, bunun farkında. Seni hatırlamadığını da biliyor. Onu kıskanıyorsun, sonra öpüyorsun hemen ertesi gün de bambaşka bir kadını kucağına atlıyor. Bucky’nin kafasını Red Room hatta Hydra bile bu kadar karıştırmamıştır.
Sia: Sinirlendiği zaman öfkeli yeşil bir Shrek’e dönüşerek her yeri yıkan biri ile çıkıyorsun. James’in kafasını karıştırmama son laf atacak kişi sensin.
Natasha: Sadece ona daha net davranmalısın. Bucky’nin zihni zaten karmakarışık, sen de onun kafasını daha da karıştırıyorsun.
Sia eski dostuna anlayışlı bir bakış atmıştı. Ne yapacağını kafasında oturttuğu içn yüzünde sinsi bir gülümseme belirmişti.

Evett, merhabalar. Eğer Beklenmedik isimi hikayemi de okuduysanız Diana karakterini biliyorsunuzdur. Kendisini burda da kullanmak istedim. Diana Alice Lehnsherr ismiyle. Karakteri benim için yapan ve bölümde bana yardımcı olan pumpkin_stark a teşekkür etmek istiyorum. Kendisi iki hikayeme de benim için yaptığı bu karakter ile bana çok yardımcı oldu. Seviliyorsun <3

We'll Meet AgainWhere stories live. Discover now