Özel Bölüm 1

417 23 17
                                    

Evet, bu deliliğin ilk bölümü ile karşınızdayım. Olduğumuz yıllar 1950ler 1960lar olarak düşünün. Hayırlı olsun, bakalım beğenecek misiniz? İyi okumalar :)

Erik and Sia 1: How Did They Meet?

Sia sonunda başardığını hissediyordu. James'i kaybettiğnden beri ilk defa huzurlu hissediyordu. İlk defa içi rahattı. Hayatında en çok değer verdiği kişiyi elinden alanların hepsini öldürmüştü. Hepsini öldürmüştü... James'in intikamını almıştı. Artık kendisi de ölebilirdi? Değil mi? Yüz yıllardır yaşadığı bu hayatta ilk defa nefes aldığını hissetmişti. Ama o bile kendisine çok görülmüştü. Nefesini kesmişlerdi.

Sia evlerine gelmişti. James ile birlikte yaşadıkları evleri. Her bir köşesinde anıları vardı. Sia bu evde ölmek istemişti. Elinde sevgilisinin bıçağını tutyordu. Parmağında ise James'in ona hediye ettiği yüzük vardı. Daha bir hafta önce nişanlanmışlardı. Sia'nın gri gözlerinden yaşlar akmaya başladı. James'i özlemişti. Onu çok özlemişti.

Bıçağı kalbine doğru tuttu. Gözleri kapanmıştı. Anıları aklında dolanıp duruyordu. Gözlerinden akan yaşlara rağmen bıçağı kendisine batırmaya başladı. Bıçağın ucu kan olmuştu. Kanının kokusunu alıyordu. Canı acımıştı. Ama bunu umutsamadan bıçağı daha da ilerletti. Kalbini parçalamaya başlamıştı bile. Kanı akmaya devam ederken nabzının azaldığını hissediyordu. Ölüme çok yakındı. James'e çok yakındı. Birazdan onunla olacaktı. Onun olmadığı bu dünyada bir işi yoktu...

Erik kapıyı çalmaya başlamıştı. Bu adresi aldığı kişi burda güvende olacağını söylemişti ona. Ama Erik'in güven sorunları vardı. Mutantlardan başkasına güvenmiyordu. Bu yüzden geldiği kişinin de bir mutant olasını istemişti. En güvenilir ve en güçlü mutantlardan gelmişti. Athanasia Eleftheria Sagona... Birkaç haftadır ona verilen bir lakapla da anılıyordu, Lady Death. Erik'in öğrendiğine göre nişanlısını öldüren herkesi acımasızca öldürmüştü. Erik nişanlısının bir mutant olmadığını öğrendiğinde ona gitmek istememişti. Yine de bu zamanda yaşayan ve politik açıdan en güçlü olan mutat oydu.

Erik kapıda beklemeye devam ediyordu. Gitmeye karar vermişti artık. Kapı açılmamıştı sonuçta. Gitmeden önce evin ertrafında dolaşıp pencerelerden içeriye bakmaya başladı. Üst kata baktığında sarışın bir kadın gördü yatağın üstünde. Daha dikkatli bakmak istiyordu. Sarışın kadının saçlarında bir kırmızılık görmüştü. Bunun kan olduğunu düşünüyordu. Etrafa bakındı bir süre. Kimsenin onu görmediğine emin olunca yükselmeye başladı. Pencereden içeri baktığında sarışın kadını kalbinden bıçaklanmış olarak buldu. Camı kırıp içeri girmek için bir hamle yapmıştı.

İçeri girdiğinde karşısındaki kadının Sia olduğunu anladı. Onun neden bıçaklandığını bilmiyordu. Ama ona yardım edecekti. Erik kendi türünden birinin ölmesine izin vermezdi. Sia hakkında bildiği şeyler vardı. Enerji emebiliyordu. Emdiği enerji onun iyileşmesini sağlıyordu. Erik önce bıçağı çıkartıp Sia'nın nabzına baktı. Kalbi hala atıyordu, çok yavaştı ama hala atıyordu. Hala hayattaydı. Sia'nın sol elini alıp gömleğinden kendi kalbi içine soktu. Diğer eliyle Sia'nın kapanmış göz kapaklarını açtı. İrisleri griden kırmızıya dönmeye başlamıştı. Ölmek üzereken bedeni yine de onu yaşatmak için çabalıyordu. Yaşam enerjsi emilirken canının acıdığını ve nefesinin daraldığını hissetmişti. Yine de devam etmişti. Kanama durana kadar, yarası sadece iz olarak kalana kadar devam etmişti. Kendi enerjisi bitmeden hemen önce bırakmıştı Sia'nın elini. Nabzını kontrol ettiğinde normalleşmeye başladığını fark etmişti. Yüzünde buruk bir gülümseme belirirken kenardaki berjere zor atmıştı kendisini. Erik çok yorgundu. Sia'yı kurtarmak isterken kendisi ölüyordu.

We'll Meet AgainOù les histoires vivent. Découvrez maintenant