Bölüm 11

491 31 19
                                    


Natasha her ne kadar Sia'nın yüzündeki sinsi gülümsemeden şüphelense de sarışın kadının aklına bir fikir soktuğuna da emindi. İkisi toplantı odasından çıktıktan sonra Sia kendinden emin adımlarla büyük salona yürümüştü. Gözler ona döndüğünde net bir ses tonu ile konuşmaya başladı.
Sia: Alianovna'dan net davranmamı belirten bir konuşma dinledim. O yüzden çok net ve açık davranacağım.
Adımlarını hızlandırmıştı. Bucky'nin yanına gittiğinde elini Bucky'nin ensesine yerleştirmiş ve adamı kendisine çekerek dudaklarına derin bir öpücük bırakmıştı. Salondaki herkes, Natasha ve Clint de dahil, şaşkınlıkla ona bakıyorlardı. Sia dudaklarını Bucky'nin dudaklarından çektikten sonra yüzünü sakin bir şekilde Bucky'nin yüzünden uzaklaştırmıştı. Bucky'nin yumduğu gözlerini açtığını görünce ona sıcak bir şekilde gülümsedi. Bu çelik mavisi gözleri çok seviyordu. Gülümsemesi yavaşça solarken Bucky'nin sağ yanağına sert bir tokat attığında Bucky geriye sendeledi. Bu defa yüzünde sıcak gülümsemesi yoktu. Aksine kırgınlık vardı.

Sia birkaç adım geriye gitmişti. Gözlerini salonda olan herkesin üstünde gezdirditen sonra sakin bir şekilde konuştu.
Sia: Yeterince net ve açık davrandığımı düşünüyorum.
Diana arkadaşının bu davranışına karşılık gözlerini devirmişti. Emma da elini saçlarından geçirdikten sonra Sia'nın yanına ilerlemiş ve arkadaşını kolundan tutarak çıkarmak için hamle yapmıştı. Ama Sia ona eşlik etmenin aksine sert adımlarla koridorlardan birine ilerlemişti.
Natasha: Böyle olacağını bilseydim onla asla konuşmazdım.
Emma: Böyle olacağını neden tahmin edemedin? Karşındaki kadın Sia, dün Barnes'ı öptüğünü de biliyoruz.
Steve, Tony, Sam ve Clint'in gözleri Bucky'ye dönmüştü. Bucky'nin kızarmasına karşılık diğerleri gözlerini Emma'ya çevirmişti.
Charles: Öpüştüklerini sen nerden biliyorsun?
Sarışın kadın arkadaşına omzu siktikten sonra eliyle Bucky'nin hafifçe kızarmış olan yüzünü gösterdi.
Emma: Bilmiyordum. Ama Barnes'ın bu kadar kızarmasını gördükten sonra haklı olduğumu analdım. Sadece şanslı bir tahmindi. Gerçi Sia fazla sarhoştu, sevişmediğinize şaşırdım.
Charles: Emma!
Arkadaşının uyarıcı ses tonuna karşılık Emma ona kısa bir bakış atmıştı.
Emma: Hadi ama Charlie, Sia'yı tanıyorsun.
Wade: Doğruyu söylemek gerekirse ben Sia'nın onu ilk gördüğünde kucağına atlayıp öpeceğini sanmıştım.
Diana: Hadi ama Wadie, Sia'dan bahsediyoruz. Ama haklısın ben bir saat derdim.
Konuşmalar ne olduğundan haberi olmayan birçok kişinin aklını karıştırmıştı. Sia ve Bucky'nin arasındaki şeylerin hepsi farkındaydı. Ama bu işin ne kadar derine gittiğini kimse bilmiyordu.

Steve: Siz, hepiniz neler olduğunu biliyor musunuz?
Marcos: Hayır, Sia herkese anlatmadı. Ama bildiğimiz şeyler de var.
Lorna sevgilisini onaylar bir şekilde mırıldanıp omzuna yaslandığında Erik kızına ufak bir bilyeyi sertçe göndermişti. Lorna ise sakinlikle metal bilyeyi elina alıp sert bir çiviye dönüştürmüştü.
Sam: Peki tam olarak neler oluyor?
Logan: Sia isterse anlatır. Sia dışında bilecek tek kişi Barnes, o da hatırlarsa anlatır.
Emma ise konuşmaya daha fazla katılmak istemediğine karar vermişti. Bedeninin elmas formuna geçirdikten sonra sakin adımlarla Sia'nın odasına ilerlemişti. Sia onu içeriye almayacaktı. Bu yüzden kapıyı daha rahat yolundan çekmek için elmas formuna dönmüşmüştü.

Bir saat kadar bir süre sonra FUCKUP patronuna haber vermişti. Maximoff ikizleri, Brock Rumlow ile Sia'nın gökdeleninin en üst katında bulunuyorlardı. Sia hızlı bir şekilde onların olduğu büyük salona gitmişti. Rumlow karşısında elleri bağlı bir şekilde duruyordu. Yüzündeki sinsi gülümsemesini saklayamamıştı. Lorna'ya bakıp gözleri ile onay verdikten sonra Lorna Rumlow'un ağzındaki metal kilidi çıkartmıştı. Rumlow kahverengi gözlerini Sia'nın gri gözerine dikmiş bir şekilde duruyordu.
Sia: Brock Rumlow ya da Crossbones mu demeliyim?
Alaycı sesine karşılık Rumlow ona serseri gülümsemelerinden birini göndermişti.
Rumlow: Athanasia Eleftheria Sagona beni bu kadar özleyeceğini düşünmemiştim. Yattığımız zamanlar mı geldi aklına?
Sarışın kadın onun alaycılığına karşın sinsi bir şekilde sırıtmaya devam etmişti.
Sia: İkimiz de biliyoruz kimin daha unutulmaz olduğunu Rumlow. Konuyu açmandan bile belli.
Rumlow: İkimizde biliyoruz Athanasia, senin standartların yüksektir. Demek ki standartların beni de kapsıyor.
Sia: Evet, yüksek standartlara sahibim. Sen listenin en sonunda kalanlardansın. Zemo bile senden yukarda.
Rumlow'un yüzündeki sırıtması solarken görüş alanına başka bir yüz girmişti. Brock Rumlow bu yüzü çok net bir şekilde hatırlıyordu.
Rumlow: Erik Magnus Lehnsherr-Xavier.
Kaşısındaki adama tam adıyla seslenmişti. Erik ise ona sinsi ve ürkütücü gülümsemelerinden birini göndermişti. Erik bazen birçok kişiyi korkutabilecek biri olabiliyordu.
Erik: Güzel, beni unutmamışsın.
Rumlow: O çirkin yüzünü kim unutabilir ki?
Erik onunla daha fazla muhttab olamk istemediği için yüzündeki gülümsemeyle birlikte arkadaşına döndü. Sia ona dik bakışları ile bakıyordu. Arkadaşının yanına gidip omuzlarına dokundu.
Erik: Teşekkür ederim Sia.
Sarışın kadın gerçek arkadaşlarına gösterdiği ufak gülümselemlerinden birini yüzüne takınmıştı. Aklına geçmişin anıları gelmişti o an. Kısa bir sessizlik sonrasında ellerini Erik'in dirseklerine yerleştirerek arkadaşının sol kolunu hafifçe sıvazladı.
Sia: Sana bir can borcum var Erik, bunu elbette yapacaktım. Sen benim dostumsun.
Erik arkadaşına kısa ama sıkıca sarılmıştı. İki arasındaki bu konuşma birçok kişiyi meraka itmişti. Sadece Avengers üyeleri değil Emma dışındaki hiç kimse bu konu hakkında en ufak bir fikre sahip değildi. Charles ve Diana bile bu durumu tuhaf kaşılamıştı. Yine de şu anda bu konuyu kime deşmeyecekti.

Erik bedenini Sia'nın bedeninden ayırdıktan sonra tekrardan Rumlow'a döndü.
Charles: Erik, kolay yoldan halledelim.
Emma ile aralarında geçen kısa bakışma sonrasında ikisi de telepatik güçlerini Rumlow üstünde kullanmaya hazırdı. Ama Erik ikisini de durdurdu.
Erik: Bu kadar kolay olmasını istemiyorum.
Emma onu onaylamıştı. Charles ise her ne kadar bu durumu onaylamasa da kocasını durduramayacağını biliyordu.
Sam: Ondan tam olarka ne istiyorsunuz?
Avengers üylerinin merak ettiği, diğerlerinin de sorulmasını beklediği soru gelmişti. Avengres üyleri dışında diğer herkes birbirine bakıyordu. Sanki kimin açıklayacağını bilmiyor gibilerdi. Birçoğu Erik'e bakarken, Erik kız kardeşi Diana'ya bakıyordu, Diana gözlerini Charles'a çevirmişti, Charles ise Sia'ya bakıyordu. Onların bu bakışmaları sırasında Sam'in sorusuna başka birinden cevap geldi.
Rumlow: Yıllardır aradığı ikiz çocuklarının kimliklerini biliyorum.
Tüm gözler Rumlow'a dönerken Diana ve Erik'in gözlerindeki öfke yeniden parlamaya başlamıştı.
Clint: Çocukları mı?
Chales: Erik'in ikiz çocukları olmuştu. Yerlerini bilmiyoruz. Tek bildiğimi bir ara Hydra ile yolları kesişmiş. Rumlow bize bilgiyi vermeyi reddediyor, ne yazık ki...
Clint anladığını belli eden bir mırıltı çıkartmıştı.
Tony: Brock Rumlow'u sadece bu yüzden mi istediniz?
Sia: Evet, Zemo bilmiyor. Bilse bana söylerdi.
Sarışın kadın Zemo ile iyi anlaşıyordu. Ama Zemo ona Erik'in çocukları hakkında bir bilgi veremmişti. Sia ise şansını Rumlow'dan yana kullanacaktı.

Erik, Rumlow'u Pietro'dan teslim aldıktan sonra sorgu odalarından birine gitmek için asansöre ilerlemişti. Arkasına bakmaya niyeti yoktu. Tabii Sia ona seslenmeseydi.
Sia: Elini çabuk tut Magneto. Logan ile iddaye girdik.
Erik: Gerçekten mi Sia?
Sia: Benim bir tahminim var, onlar çıkarsa Wade ile öpüşecek. Bunu görmek için milyar dolarlar bile verebilirim.
Emma ve Diana'dan gelen kıkırdama sesi Logan'ın göz devirmesini sağlamıştı.
Marcos: Madripoor'un yönetimini vermek için ne istersin?
Sia: Wade ve Logan'ın seviştiğini görmem lazım onun için. Aslında iddaya bunu koymuştum. Ama Logan kabul etmedi.
Bu defa Erik'de gülüşmelere katılmıştı.
Diana: Peki kaybedersen?
Sia: Ben kaybetmem.
Diana yeşil gözlerini devirdikten sonra sorusunu Logan cevapladı.
Logan: Kaybederse, istediğim herhangi bir şeyi yapacak.
Diana: Kolaya kaçmışsın. Ayrıca Sia'dan bahsediyoruz. Beşimiz arasında kendisini de çıkartırsak yatmadığı tek kişi Wade.
Sia: Birçok kişiyle yatıyor olabilirim, ama bir standartım var. Yüksek standartlar.
Bazıları buna göz devirse de çoğu bu duruma kıkırdamıştı.

We'll Meet AgainWhere stories live. Discover now