Bölüm 12

453 30 0
                                    


Erik, Rumlow'a psikolojik baskı uyguluyordu. Bunu fizikselel şiddete her an döndüştürebileceği için Diana ve Charles odanın hemen dışında bekliyorlardı. Charles her ne kadar sakinliğini korusa da Diana fazlasıyla gergindi. Charles sandalyesini Diana'nın yanına ilertletmişti. Kolunu sakince kaldırarak Diana'nın dirseğini dostça okşamıştı. İkilinin yakın bir dostluğu vardı. Diana abisinin Charles ile evlenmesine en mutlu olanlardan biriydi.

Charles ise şu an zor bir durumdaydı. İçindeki ufak bir ses kocasını Rumlow'dan bilgileri istediği gibi öğrenmesi için rahat bırakması gerktiğini söylese de merhametli kişiliği buna izin vermiyordu. Ama şu an asıl onu zorlayan bu değildi. Erik ve Diana'yı sakin tutmak onu zorluyordu. Yine de başarabilmişti. İki kardeşle uğraşmak onu çok zorlasa da bundan mutluydu. Eski yanlızlığını, kaybettiği dostlarını untturuyordu bu uğraşlar.

Rumlow: Onlar burda Lehnsherr.
Erik nefes nefese kalmıştı. Rumlow ise ağzındaki kanı tükürdükten sonra karşısındaki adamın anlamsız bakışların baktı.
Rumlow: Beni buraya kim getirdi seni sik kafalı!
Erik ona kısa bir bakış atmıştı. Rumlow'u devraldığı gümüş saçlı çocuk gözlerinin önüne gelince sakin bir şekilde gözlerini yumdu. Yanındaki hafif kızıl saçlı kızı hatırladı. Kızın saçları kızıl-turuncu arası bir renkteydi. İkisinin yüzlerini kafasında bir araya getirdiğinde çok benzediklerini fark etmişti. Gözleri şaşkınlıkla açılırken Rumlow ona gülerek bakıyordu.
Rumlow: Maximoff ikizleri ya da babalarının soy isimleri ile Lehnsherr ikizleri...
Erik Lehnsherr nefesinin kesildiğni hissetti. Yıllardır aradığı iki çocuğu burnunun dibine kadar gelmişti ama tanıyamamıştı. Aklında birçok soru dönerken Rumlow Erik'in bu durumuna gülüyordu.

Erik odadan sakin bir şekilde çıktığında Diana ve Charles şaşırmışlardı. Erik'in öfke ile çıkacağını bekliyorlardı. İkisinin de seslenmesine cevap vermemişti Erik. Sonrasında koşar adımlarla Sia'nın ve diğerlerinin oturduğu ortak salona doğru koşmaya başlamıştı. Sia, Erik'in koşarak içeri girdiğini gördüğünde hemen ayaklandı. Erik'in mavi-gri gözlerinde gördüğü panik ona çok şey açıklamıştı. Arkadaşı şu anda panik atak krizi geçirmekten bir adım uzaktaydı. Sia hızlıca onun yanına gidip Erik'in omuzlarından tutatak onu durdurdu.
Sia: Erik!
Sarışın kadın Erik'in panik halini durdurmak istiyordu. Ama elleri altında hissettiği bedenin titremesi ona hiç yardımcı olmuyordu.
Erik: Sia, o... onlar-
Sia: Erik, sakinleş. Derin nefesler al...
Her ne kadar Erik'i sakinleştirmeye çalışsa da Sia şu anda bunu yapamayacağını biliyordu. Emma'ya gözlerini çevirmişti. Kısa bakışmalarının sonrasında Emma duruşunu dikleştirip arkadaşının zihnine girmişti.

Sia normalde zihnine girilmesine izin vermiyordu. Ama şu anda Erik'i kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Emma'nın yardımına ihtiyacı vardı.
Emma: Sia, yardıma ihtiyacın olmadığını biliyorum. Ama Erik panik atak geçircek gibi.
Sia arkadaşına ima dolu bir bakış atmıştı. Yakın arkadaşına göz devirmesinin sonrası zihinden konuşarak ona cevap vermişti.
Sia: Gel ve şunu uyut Emma. Şu anda panit atak geçirmesini istemiyorum.
Emma ayağa kalkarak arkadaşının istediğini yerine getirmek için harekete geçmişti. White Queen telepati güçlerine sahipti. Erik'in şu anda kaskını takmaması ve ona arkasının dönük olması da White Queen'in işini kolaylaştırıyordu. Kolay bir şekilde arkadaşının zihnine sızıp anında uyumasını sağlamıştı. Tabii Erik bu sırada ayakta olduğu için olduğu yere yığılcaktı ki Sia onu tutmuştu. Logan yanına gidip Erik'i almış sonrasında da sürükleyerek salondaki ikili koltuklardan birine bırakmıştı.

Rumlow'a baktıktan sonra hızlıca ortak salona gelen Diana ve Charles anında Erik'in yanına gitmişlerdi. Lorna gözlerini Sia'nın üstünde tutyordu. Ne olduğunu bilen sadece o gibiydi.
Sia: Rumlow'u öldürmemiş, değil mi?
Diana: Hayır, sadece bir yumruk atmış gibi görünüyor. Ama Rumlow bize ne söylediğini söylemeyi reddetiyor.
Sia: Çocuklarının kim olduğunu öğrendi. Ve benim haklı olduğumu.
Logan oturuşunu dikleştirmişti. Sia ona daha önce bu konudan bahsettiği için kim olduklarını biliyordu. Bu beklemediği bir gelişmeydi.
Sia: Emma, biz konuşmayı bitirene kadar Erik'in uyumasını sağla.
Emma arkadaşını keskin bir baş işareti ile onaylamıştı.
Sia: Lehnsherr soy ismine sahip kişiler toplantı salona gitsinler. Romanoff, Barton ve isterlerse Stark-Rogers ya da Rogers-Stark artık soy adları her ne hatsa. Siz de gelin.
Natasha ve Clint ayaklanmışlardı, Tony ve Steve de onları takip etmişti. Lorna ve Diana bir süre Sia ile bakışsalar da bir ipucu alamamışlardı. Charles ise onlardan daha meraklıydı. Sia'nın zihnine ufak bir mesaj göndermişti.
Charles: Sia, neler oluyor? Avengers bu konuşmanın neresine?
Sia: İçeri gir Charles.
Charles gözlerini devirse de toplantı odasına geçmişti. Diğerlerinin de merakı iyice artmıştı. Bucky, Sia'nın yüzünden bir ipucu yakalamaya çalışsa da becerememişti. Sia ile olan geçmişlerinin farkındaydı ama hatırlamadığı için herhangi bir çıkarım yapamıyordu.

Sia toplantı odasına girdiğinde gözler ona dönmüştü.
Lorna: Sia, bize ne olduğunu açıkla artık.
Sia: Maximoff ikizleri senin ablan ve abin.
Herkes onun yüzüne düz bir şekilde bakmaya başlamıştı. Sarışın kadın ise onların bu haberi sindirmesini bekliyordu.
Natasha: Şaka. Şaka yapıyorsun her halde.
Sia: Bu konularda şaka yapmam. Erik'in ikiz çocukları Pietro ve Wanda Lehnsherr, ya da sizin değiminizle Maximoff.
Charles: Sia, emin misin? Rumlow'un lafı ile hareket edemeyiz.
Sarışın kadın Charles'ın omzunu dosta okşayarak konuştu.
Sia: Rumlow'a günahımı bile emanet etmem. Ama bundan ben de şüpheleniyorum Charles.
Steve: Ne yapmamız gerekiyor peki?
Sia: Tek bir yol var, kesin olacak tek bir yol.
Tony: DNA testi.
Sia başını onaylar anlamda sallamıştı. Bu konuşulurken Lorna ve Diana'nın hala donup kalmış bir şekilde beklemesi herkesin dikkatini çekiyordu.
Sia: Charlie, sen Lorna ile konuş.
Charles başıyla onaylamıştı. Lorna'nın kendisine dönmesini sağladıktan sonra ikisi de konuşmaya başlamıştı. İkisini yanlız bırakmak için diğerleri çıkmışlardı. Sia ise yakın arkadaşını yönlendirerek başka bir odaya girmişlerdi.

Sia: Diana, bana bak.
Diana ise gözlerini diktiği köşeden ayıramamıştı. Sia'nın sesini duymuyordu bile. 20 yıl olmuştu. Yiğenlerini görmeyeli 20 yıl... En son gördüğünde daha 1 yaşlarına bile basmamış iki bebekti onlar. Anneleri onları alıp kaçtığında, izini kaybettirdiğinde çok küçüklerdi. Erik her ne kadar kaçak olda Diana yıllarca aramıştı iki küçük yiğenini. Hiç beklemediği anda varlığını öğrendiği Lorna ile biraz mutlu olsa da aramaya devam etmişlerdi. Umutlarını defalarc kez yitimişlerdi aslında. Defalarca kez cesetlerle karşı karşıya gelmişlerdi.

Erik'in hapisten kaçmasından sonra Charles'la birlikte bazen sırt sırta bazen karşı karşıya olmuşlardı. Diana abisine yardım etmekten çekinmemişti. Ama yeri eldiğinde ona saldırmaktan da çekinmiyordu. Sia ile de o zamanlarda tanışmışlardı. Erik, tanıştırmıştı onları. Diana ve Sia'nın yakın arkadaş olması uzun sürmüştü. Çok alkollü oldukları bir gece Diana, Sia ve Logan birlikte olmuşlardı. Bu yatak ilişkisi kısa bir süre devam etmişti. Bu yatak ilişkisini bitirdikten sonra arkadaş olmuşlardı. Zaten Diana ve Logan, Sia ve Logan arkadaştı. İki kadının arkadaş olması uzun sürse de dost olmalaır kısa sürmüştü.

Sia arkadaşına sessizca bakıyordu. Diana'nın düşünceli olduğunu biliyordu. Onlar için ne kadar zor olduğunun da farkındaydı. Diana'nın 20 yıldır yiğenlerini aradığını biliyordu. Erik'in hapse girmesinden sonra kaçıp giden eşini biliyordu. Erik'e söz vermişti. Erik onun hayatını kurtarmıştı, o gün Erik bilmese bile Sia aöz vermişti kendi kendine... Bu adam ve bu adamın sevdiklerini her daim koruyup kollayacaktı. İkizlerin annesi onlar kaçırdığında Erik’e söz vermişti; ne halde, nerde, nasıl olursa olsun çocuklarını bulacaktı. Bu sözünü tuttuğu için içi rahattı. Wanda ve Pietor'nun o çocuklar olduğundan emindi. Şimdi de Diana'yı kendisine getirmeliydi. İkizlere kendisi söylemek istemiyordu. Aile dramına karışmayı sevmezdi Sia. Ama pek bir seçeneğide yok gibiydi.

We'll Meet AgainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin