Bölüm 17

290 19 3
                                    


Diana kahvaltı masasından sıvşmanın bir yolunu arıyordu. Gerçi abisinin tüm dikkatinin kocasında ve üç çocuğunda olması işini daha da kolaylaştırıyordu. Fark edilmeden kahvatı masasından kalıp Logan’ın peşinden gitmişti.

Logan’ın odasına girdiğinde banyodan gelen su sesi ile nereye gitmes gerektiğini anlamştı. Banyoya girdiğinde ağzını sabunla belki de yirminci defa yıkayan Logan ile karşılaşmıştı. Logan onu gördüğnde gözleirni devirmiş ve ağzındaki sabunları durulamıştı.
Logan: Neden geldin Diana?
Diana ona cevap vermedi. Bunun yerine aralarındaki mesafeyi kapatarak Logan’a daha da yaklaşmıştı. Logan’ın dudaklarının kızarmış olduğunu fark etti. Karşısındaki adam gerçekten zımpara yapmış olabilirdi dudaklarına. Yine de bunu umursamadan parmak uçlarında yükselerek dudaklarını Logan’ın dudakları ile birleştirdi. Dudaklarıda hissettiği tatla öpüşmeyi kısa tutmuştu. Dudaklarını Logan’ın dudaklarından ayırdıktan sonra yüzünü buruşturmuştu.
Diana: Ağzını yıkamayı kes, sabun tadı alıyorum. Hem ben öptüğüme göre bir sorun da kalmadı.
Logan: Hayatım boyunca pişman olacağım bir şey oldu bu.
Diana: O zaman bir daha dudakların üstüne iddaya girme.
Logan onun gülümsemesine takılı kalmıştı. Yine de Diana’ya karşılık olarak gülümsedi. Sol koluyla karşsıdanki siyah saçlı kadını kendisine çekip dudaklarını birleştirmişti. Diana onu sürekli öpüyordu, Logan da onu öpebilirdi sonuçta.

Diana öpüşmeden memnun olsa Logan’ın dudaklarından aldığı sabun tadından nefret ediyordu. Logan dudakalrını serbest bıraktığında konuştu.
Diana: Sabun tadı gerçekten berbat. Bu tat geçene kadar öpüşmeyelim.
Logan: Sen ciddisin?
Diana: Evet. Kahvaltıya gel hadi.
Diana bayodan çıkmıştı. Ondan sonra Logan da banyodan çıkmıştı.

Sia peş peşe kahvaltı masasına oturan ikiliye baktı. İkisi arasında neler döndüğünü tahmin edebiliyordu. Ama şu anda bunla uğraşmayacaktı.
Lorna: Döndüğümüzde nerde yaşayacağız?
Charles: Benim evimde yaşayabiliriz.
Erik: Charles, Lehnsherr Malikanesi boş bir şekilde duruyor. Sia ve ben yıllarca orda yaşadık.
Sia: Benim oyum da Lehnsherr Malikanesinden yana.
Emma: Ben sizle yaşamam.
Wade: Ben her yerde yaşarım.
Diana: En son Erik’le birlikte yaşadığımızda bir stadyumu mahvetmiştik.
Logan: Erik’le yaşamak gerçekten zor.
Onlar aralarında konuşurken Bucky sevgilisinin cevabına şaşırmıştı. Sia ile birlikte yaşamk istiyordu. Sia ile uzun süredir birlikte yaşamışlardı. Bucky onunla birlikte yaşamaya devam etmek istiyordu. Sia yüzüğü parmağına taktığına göre hala nişanlılardı.
Bucky: Bir saniye, Athanasia biz birlikte yaşamayacak mıyız?
Sia: James, ben Erik’le on yıllardır birlikte yaşıyorum. Artık alışkanlık oldu.
Erik: Bir tek ben hapishaneye girdiğimde birlikte yaşamamıştık.
Sia: Haklısın, zaten senin için tatil gibiydi. Çabucak da çıkartmıştım seni. Gerçi çıkarma niyetim yoktu, rahatça tatil yap diye seni bırakmıştım.
Sia kıkırdamıştı. Erik’in hapishanede kaldığı zamanlara "tatil" diyordu sürekli. Erik ise her defasında ona göz deviriyordu.

Bucky: Bebeğim, biz nişanlıyız.
Sia: James. Sen nerde yaşıyorsun?
Bucky: Avengers merkezinde.
Sarışın kadın elini saçlarından geçirip sevgilisine dönmüştü.
Sia: Ben kahraman değilim, orda yaşamama gerek yok.
Masadaki herkes bu konunun uzayacağını fark etmişti. Lorna ve Marcos hızlı bir şekilde masadan kalkmışlardı. Lorna giderken Wanda ve Pietro’yu da yanlarında götürmüştü. Emma onlardan sonra masadan ayrılmıştı. Erik ve Charles kalkamk için hazırlanıyorlardı. Charles fısıldayarak Natasha ile konuşmuştu.
Charles: Bence burdan hemen kaçın. Bu ikisinin kavasında olamak istemezsiniz.
Avengers üyeleri onu dinlemişlerdi. Diana ve Logan da onlardan sonra çıkmışı. Tek kalan Wade’di. O da bu ikisinin kavgasını izlemek için kalmayı tercih ederdi.
Sia: Wade çıkmak için 10 saniyen var yoksa seni beş bin parçaya ayırır parçalarını sana yediririm.
Wade aldığı tehtidten sonra koşarak çıkmıştı.

Sia ve Bucky’nin bağırışmaları odada yankılanıyordu. Sia Yunanca bağırıyordu Bucky ise ona Rusça karşılık veriyordu. Salonda kocası ile oturan Erik Sia’nı Yunanca bağırışını duymuştu.
Erik: James büyütüyor.
Steve: Neden?
Erik: Sia ile on yıllardır birlikte yaşıyorum ben. Elbette benimle yaşayacak. Ben onun ailesiyim.
Natasha: Sia James’in de onun ailesi olduğunu söylemiyor muydu?
Erik kızıl kadının yorumundan memnun kalmamıştı. Sia onun hayatında önemli bir yere sahipti, kendisi de Sia için önemliydi.
Erik: Ona hitap etmek için kullandığın “Sia” lakabını bile ilk kullanan benim Ajan Romanoff, ben ona bu lakabı takmadan önce “Athanasia” hitabını tercih ediyordu. Bu yüzden James ona öyle sesleniyor. Sia’yı benden önce tanıyan herkes ona Athanasia der.
Bu konuda haklıydı. Sarışın kadın bile bir süre sonra bu lalakbı kabullenmiş ve ismi olarak kullanmaya başlamıştı. Asıl ismi Yunanca olduğu için telafuz polemiğinde de gitmiyorlardı.

Sessizlik hakim olduğuda yeniden bir Yunanca bağırma gelmişti. Erik bu bağırmanın son olduğunu biliyordu. Sia bu konunun uzamasına çok sinrliydi. Sia’nın yanına gelmemesi ve seslerin kesilmesi üstün ne olduğunu merak ediyorlardı.

Sia dudaklarının Bucky tarafından esir alınmasına şaşırmıştı. Bir saniye önce tartışmalarının üstüne şu anda öpüşüyorlardı. Nefesleri kesildiğinde dudaklarını ayırmışlardı.
Sia: Biz kavga ediyorduk?
Bucky: Umrumda değil. Sinirliyken çok güzelsin.
Sia: Abartıyorsun.
Bucky ona cevap vermemişti. Yine Sia’nın dudaklarına eğilmişti. Sarışın kadın kavga etmelerini umursamadan dudaklarının üstündeki dudaklarına karşılık vermişti. James ile kavga etmeyi bile özlemişti. Bu kavgalalrın bazen günlerce sessizlik ile bazen de şimdi olacağı gibi öpüşmeleri ile bitmesini de özlemişti.

Sia komidin çekmecesinde olan sabahlığını eline almıştı. Üstüne geçirdiği sabahlıkla yataktan kalkmıştı.
Bucky: Nereye gidiyorsun?
Sia: Bir yere gitmiyorum James.
Bucky: Gitme.
Bucky sevgilisini kolundan tutarak yatağa geri çekmişti. Sia’yı gıdıklamaya başlamıştı. Sia bir süre dayanmaya çalışsa bile en sonunda kahkaha atmaya başlamıştı. Bucky hem sarışın kadını gıdıklamaya devam ederken Sia’nın gülüşünü izliyordu. Sia ise ondan kurtulmaya çalışıyordu. Bucky’nin ona engel olması üstüne kaçamıyordu.
Sia: James yeter!
Nefes nefese konuşmuştu. Bucky en sonunda onu gıdıklamayı bırakmıştı. Sia’nın kahkahasını duymayı özlemişti.

Logan, Wade’den olabildiğince uzak durmaya çalışıyordu. Wade ise onun yanına gidip Logan’ı öpmeye çalışıyordu. Logan onu bir kere bıçaklaması işe yaramamıştı.
Diana: Wade yeter artık!
Wade: Ama esmer bombam Wolvi de beni öpmek istiyor.
Dudaklarını yeniden Logan’a uzattığında Logan atrık onu parçalarına ayırmakta kararlıydı. Ama Diana onu durdurmuştu. Güçleri ile Wade’in bedenini Logan’dan uzaklaştırmıştı. Sia’nın evinde beden parçaları göremyi sevmediğini biliyordu. Aynı şekilde kendisi de evin etrafında beden parçaları çıkarmasını ya da kopmüş beden parçalarını görmeyi sevmiyordu.
Diana: İkiniz de durun artık.
Emma: Diana haklı. Sen de abartma Wade yoksa Logan seni yine parçalarına ayıracak.
Diana ona içinden teşekkür etmişti. Abisi ile birlikte yaşamamsının nedeni sürekli tartışmaları da olsa da bu evde herkesin her an herhangi birini ödürebileceği için bu ev fazla gerilimliydi. Gerçi Diana, Logan için bu evde kalmaya devam edebilirdi ama bu evde olmanın saçma stressini kaldırabilir miydi, bilmiyordu.

Bu bölümdeki planım Bucky ve Sia'nın kavga etmesiydi... Peki bu bölüm nasıl yatakta bitti derseniz bilmiyorum. Hani ben yazdım ve ona rağmen nasıl bu şekilde bitirdim gerçekten bilmiyorum....

We'll Meet AgainWhere stories live. Discover now