"Bırakıcak mısın arık beni?"

Gülümsedi. Kömik bişey mi söyledim? Belimdeki ellerini gevşetince hemen kendimi geri çektim. Ütümü düzeltip otele doğru ilerledim. Arkama bakmadan hızlı adımlarla yürümeye devam ettim.

Sonunda otele geldiğimde lobide Arya ları göremedim. Telefonumu çıkarıp Aryayı aradım. O sırada Rüzgar bey yanıma geldi. Burakta ortalıklarda görünmeyince Rüzgarda Burağı aradı. 3. Çalışında açabilmişyi Arya hanım.

"Alo. Arya neredesiniz? bizim işimiz bitti. Sizde hallettiyseniz gidelim artık."

"Şeyy. Yazgı ben otelde deilim. İşimiz erken bitince Burak gitti. Bende sizi bekledim. Sonra Doruk aradı. Bende onun yanına geldim."

"Nee. Yaa ne diyorsun Arya sen. Madem gidicektin benim arabamı almama neden engel oldun. Şimdi 2 saat taksi mi bekliycem ben. Biliyorsun bu gün Selimin yanına gidicektim."

"Aslında Rüzgar ablasıyla geldi onla dönersin diye düşünmüştüm ben."

"Mümkünse sen düşünme kardeşim. Neyse bakarım ben başımın çaresine." diyip kapattım.

Gerçekten moralim çok bozuldu. Kaç kere Selimi ektim. Bu günde geç kalırsam fena bozulur.

Rüzgar yanıma geldi
gidip gitmeyeceğimizi sordu. Ne yani tabikide gidicez burada kalacak halim yok.

"Rüzgar bey siz gidin ben taksiyle dönücem."

Yüzüme anlamaz bir şekilde baktı. Buda anlamayacak ne varsa.
"Taksi mi? Arabana ne oldu?"

"Evet taksi. Arabama birşey olmadı. Arya tek arabayla gelmek isteyince onun arabasıyla geldik. Şimdi de beni almadan gidince mecbur taksiyle gidicem."

"Anladım. Ama taksiye gerek yok ben seni şirkete bırakırım."

"Şirkete gitmiycem. Ayrıca gerek yok ben başımın çaresine bakarım."

"Tamam nereye istersen oraya bırakırım. Ama şimdi inat edip taksi beklersen gideceğin yere geç kalırsın benden söylemesi."

Maalesef haklısın ama ben seninle aynı ortama girmemeye özen gösterme kararı alıyorum, şu olana bak. Gerçekten hayat garip, biz kararlar alıyoruz ama o istediğini yaşatıyor bize.

"Peki gidelim o zaman."

Gülümseyip önden gitmem için bana yol verdi. Arabasına doğru ilerlemeye başladık. Kapımı açmak için yanıma geldiğinde ondan önce davranıp kapıyı kendim açtım. Dişlerini sıkıp gülümsedi. Şöfür koltuğuna oturduğunda ilerlemeye başladık.

Offf 2 saat nasıl geçicek şimdi. Saatime baktığımda 15:30'du. Selimle 18:00 da buluşacaktık. İyi işimiz uzasada Selimle buluşmama geç kalmamış olucam.

Haa bu arada ben Selimi  tanımadım. Selim Aksoy benim hem arkadaşım hemde MAY'S mimarlığın daimi müşterisi. Üniversiteyi bitirdiğim sene Aryayala ofisi kurduk ve ilk müşterimiz Selim olmuştu. Daha yeni kurulmuş bir şerketi tercih etmesi garip bir durumda ama bizim için unutulmazdı.

Selim'in işi bittikten sonrada ilişkimiz kopmadı. Bize başka işlerde pasladı. Böylece hep bir sohbetimiz oldu. Kaçtır buluşmak istiyor ama sürekli bir problem çıktığı için onu ekmek zorunda kalıyorum. Özelliklerde son zamanlarda şirketin durumundan dolayı pek ilgilenemedim. Ama bu otel projesi bizim durumumuzu toparlayacağı için bu gün buluşabiriz.

Ben düşüncelerime boğulmuşken. Rüzgarın bana seslendiğini duydum. Kafamı çevirdiğimde kısa bir süre bana baktıktan sonra tekrar yola döndü ve..

"Derin düşüncelere daldın sanırım. Bir saattir sana sesleniyorum." dedi.

"Evet dalmışım. Siz ne diyecektiniz?"

"Nereye gideceğini söylemedin. Yani seni nereye bırakıcam?"

Ahh evet. Selimle restoran da buluşacağımız için Rüzgar beye restoranın ismini söyledim. Yerini bildiğini söyledi. Böylelikle tarif etmekten kurtuldum. Biz yola çıkalı 1 saati geçti. Yol boyunca pek konuşmadık. Bu iyi birşey birde dünki gibi saçmalıklar olsaydı çekemezdim.

Rüzgar restorana yaklaştığımızı söyleyince saate baktım. 17:28 di. Telefonumun çalmasıyla bir an irkildim. Çantamdan telefonumu çıkardığımda arayanın Selim olduğunu gördüm. Daha fazla oyalanmadan açtım.

"Alo Yazgı. Bir an hiç açmayacksın sandım. Nasılsın? Napıyorsun? Birde bu günde beni ekmeyeceksin değil mi?"

Selimin söyledikleriyle büyük bir kahkaha patlattım. Rüzgarın bana ters ters bakmasını  umursamadan. Selime cevap verdim.

"İlk olarak iyiyim. Şu an restorana geliyorum. Bu da demek oluyor ki seni bu gün ekmedim. Bide yemek boyunca bu şekilde konuşmayalım. Yani soru cevap şeklinde ilerleyelim olur mu?"

"Tabi kide sen nasıl istersen. Ben zaten 10 dk ya restoranda olurum. Orda görüşürüz."

"Görüşürüz."

Bu çocuk gerçekten değişik biri. Bir an Rüzgarın sesli soluk alış verişini duyamamla ona döndüm. Sinirli gibiydi. Yani kaşları çatılmış. Çene kası gerilmişti. Neye kızdı bu. Herneyse uğraşamayacağım.

Çama dönüp dışarıyı seyretmeye başladım. Yaklaşık 15 dk sonra araba durdu. Önüme döndüğümde restorana geldiği mi fark ettim.

Arabadan indim. Rüzgarda peşimden indi. Rüzgara teşekkür edip yüriyecektim ki. Bir anda ayaklarım yerden kesildi. Çok geçmeden Selimin beni kucağına aldığını ve havada döndürdüğünü fark ettim. İstem dışı kahkaha atmaya başladım. Bir yandan da Selime durmasını söylüyordum. Ne kadar anlaşılıyorsa artık.

Beni indirdiğinde ilk başta sendelesemde kısa sürede kendi mi toparladım. Sonra tekrar sarıldıktan sonra ayrıldık. Bize öldürücü bakışlar atan Rüzgara anlam veremedim. Selim Rüzgarı yeni görmüş olacak ki bir bana birde Rüzgara baktı. Sonra yine bana dönüp...

*******************************

*******************************

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Selim Aksoy

Yeni karakterimiz Selimi nasıl buldunuz?
⭐Oy atmayı ve düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın. ⭐
❤️❤️

BENİM YAZGI'M Where stories live. Discover now