28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"

Start from the beginning
                                    

"Neden daha önce uyandırmadın? Ben nasıl uyumuşum böyle ya..." Örtüyü üstünden atıp belinden düşecek gibi duran eşofmanla yataktan kalktı ve Asil'in kendisi için hazırladığı kahve fincanını yuvarlak masanın üstünde görünce, gözleri ışıldayarak fincanı eline aldı ve sıcak kahveden büyük bir yudum içti. "Çok iyi geldi."

Asil yatakta öylece durmuş, adamın sabah seksiliğini izlerken dalgınca konuştu. "Ben de yeni uyandım sayılır, hızlıca bir duş aldım. Baktım hala uyuyorsun, uyandırayım dedim."

"Harika görünüyorsun bu sabah." dedi Devran nihayet biraz ayılmıştı ve gözü açılmıştı kahve içince. Çocuğun kalın ceketini giyip üstünü örtecek de olsa kıyafetlerine özenerek hazırlandığını farketmişti. Boynunda ona hediye ettiği kolye asılıydı ve kolyenin zincirinin geçtiği yerde kendisinin eseri olan kızarıklıklar mevcuttu.

"Harika hissediyorum çünkü. Sen nasıl hissediyorsun? Uyuyamam diyordun ama bebek gibi uyumuşsun aşkım."

"Siktir, böyle pat diye söyleyip kalbime indirme. Sevgilim deyişine bile alışamadım daha, aşkım dediğin her sefer ilk söylediğin an ve söyleyişinin güzelliği gelecek aklıma..."

"Ama sana nasıl istersem öyle seslenirim." diye kaş çattı Asil. "Ben sana karışmıyorum hiç."

"Büzme şöyle ağzını yiyeceğim."

Kıkırdadı Asil adamın ciddi bakışları altında. Yerdi, biliyordu.

"Duş alayım hemen çıkalım. Bebeğimin karnı acıkmış." Devran yatakta uslu uslu oturup arada gözleriyle kendi bedenini süzen çocuğa dişlerini sıkarak baktı. Yanına gidip onu mıncıra mıncıra sevesi gelmişti. Ne de güzel görünüyordu... Allah özene bözene yaratmıştı. Şimdi çocuğun yanına gitse yine onu sevmeye doyamaz diye, kendisine çocuğun aç olduğunu hatırlatarak kahvesinden bir kaç yudum daha alıp hızlıca bir duş almak için banyoya girdi.

                                   🤍🖤🤍🖤🤍

Asil kahvaltı sonrası daha da enerji toplamış şekilde karın içinde bata çıka yürürken bir şeyler anlatıp duruyordu. Günü nasıl geçireceklerine karar vermeden önce kaldıkları bölgeyi biraz keşfetmek ve yapabilecekleri ne var ne yok görmek istemişlerdi.

Köpekli kızaklarla kayabilirlerdi, onlara rehberlik eden kadın bunu önermişti ama Asil o konuda pek istekli değildi. Belki burada doğaldı, bir gelenek haline gelmişti ama hayvanların o şekilde kullanılmasından hoşlanmıyordu hiç. Sırf turist eğlencesi diye keyif almayacağı bir şeyi yapmak istemiyordu.

"Ferdi'ye Finlandiya'da olduğumuzu söyledim çok ısrar ettiği için." diyerek kızarmış suratıyla Devran'a dönünce, onun biraz gerisinden yürüyüp mutluluğunu seyreden adam, çocuğa gülümsedi.

"İyi yapmışsın." dedi geri geri yürüyen ve hala kendisine bir şeyler söyleyecekmiş gibi duran çocuğa, "Dikkat et." demeyi ihmal etmedi.

"İnsanın şu hayatta zengin bir kocası olmalı, dedi."

"Ona mı gülüyordun az önce kıkır kıkır?" diye sordu Devran. Çocuk kahvaltı ederken telefonunu bir kaç kez eline almıştı, gülerek biriyle mesajlamıştı. Devran sormak için çıldırsa da kendisini tutmuştu. Onun gözünde, aşırı meraklı kıskanç biri gibi görünmek istemiyordu ama çocuğa karşı tam da öyle biriydi işte.

"Evet komik geldi. Çok saçma aslında ama güldürdü beni." diyerek yeniden sırıttı güzel dişlerini göstere göstere.

"Daha tam olarak kocan değilim ama." dedi Devran birden.

Asil'in soğuk yüzünden zaten kızarmış olan yüzü anlamış olduğu imayla iyice kızarırken ne diyeceğini bilemedi.

Tamam, adam yatakta veya o anlamda yakınlaştıkları diğer anlarda dirty talk denilen o şeyi yapmayı seviyordu, Asil de bundan hoşlanıyordu ama şimdi gayet normal bir anın içinde böyle tahrik edici bir ses tonuyla o tarzda konuşması şaşırtmıştı çocuğu.

ASİL bxbWhere stories live. Discover now