Telefonu kapatıp cebine attığında araçta ses soluk yoktu. Gönül Hazan'ın kulağına yanaşarak, "Keşke gece yola çıksaydım." dedi homurdanarak. "Sen o sarı yellozun yanında tek kalacaksın."

Hazan konuşmanın verdiği gerginliği üzerinde taşırken Gönül'e sertçe baktı. "Ne biçim konuşuyorsun ya, duyacak şimdi!"

Omzunu silken Gönül, "Duysun." diye fısıldadı. "Bir ilişkisi varsa bile bunu senin gözüne sokmak zorunda değil. Aynı evin içinde yaşıyorsunuz. Saygı duyması gerekiyor."

Hazan yutkunup aynadan Tufan'a baktı ve göz göze geldikleri an yüzüne sıcak basmaya başladı. Gönül'ün sözlerini duymadığına emindi, çok sessiz söylemişti ama yine de utanıp tedirgin oldu. Hoş başka hisleri yine gün yüzüne çıkmıştı fakat artık duygularını kontrol etmesi gerekiyordu.

Kısa bir süre sonra otogara vardıklarında iki genç kız birbirine veda edip ayrıldılar. Hazan onun patavatsız hâllerine karşın yine de üzülmeden edemiyordu. Gerçi şu an canını sıkan başka mevzularda vardı ama üzüntüsünün sebebini onun üstüne yıkmak daha kolaydı.

Araca geçtiklerinde bu sefer ön koltuğa geçti. Tufan aracı ustalıkla kalabalık otogardan çıkardı ve Hazan'a baktı. Genç kızın yüzü yine düşmüştü.

Aralarında ki sessizliği bozarak, "Bir şeyler yapmak ister misin?" diye sordu. "Bir yere gidip çay içelim mi?"

Allah'ım! O gülsün, tek kelime etsin diye resmen gözünün içine bakıyordu!

Hazan'ın gözleri yoldayken, "Misafirin gelecek, başka zaman gideriz." dedi kayıtsız görünmeye çalışarak. "Hem benim de uykum var."

Tufan saatine baktı, henüz ona geliyordu. Sonra kızın eliyle karnını tuttuğunu gördü. Arada bir yüzünü buruşturuyordu. Misafir kelimesinin üstünde durmadan, "Hasta mısın?" diye sordu. "Karnın mı ağrıyor?"

Hazan dudağının kenarını ısırıp sadece başını salladı. Ona baktığında kırmızı ışık yanmış, Tufan kendisini seyrediyordu.

"Önemli bir şey değil, uyuyunca geçer. Olmadı bir ağrı kesici alırım."

Genç adam ısrar etmedi ve aracı eve doğru sürdü. Bir ara eline telefonu alıp mesaj yazdığını görmüştü Hazan ve derince iç çekmeden edememişti. Lafın gelişi arkadaş olmuşlardı ama bu, onu kıskanmasına mâni olmuyordu.

Eve vardıklarında beraber yukarı çıktılar. Henüz gelen giden kimse yoktu. Genç kız içeriye girdiğinde doğrudan banyoya geçti ve elini yıkayıp mutfağa girdi. Tufan ağrı kesici ilacı masanın üstüne koymuş bardağa su dolduruyordu.

Hazan yalandan tebessüm edip yanına yaklaştı. Böyle ilgili olmak zorunda mıydı?

"Sıcak bir şeyler içmek ister misin?" diye sordu Tufan. "Ya da canının istediği bir şey var mı?"

Onun sıcak tavırlarına alışmak istemiyordu. Sandalyeye oturup ilacı aldı ve başını iki yana salladı. Dedesinden başka kimseden görmediği ilgiyi fazlasıyla gösteren bu adam neticede yakında boşanacağı kişiydi.

Sonra kapı çaldı ve Tufan kapıyı açmaya giderken Hazan'ın kalbi küt küt atmaya başladı. İlacın üstüne suyunu içerken gözleri mutfağın girişindeydi.

"Ne kıymetli evin varmış arkadaş!"

Bu ses Kemal'e aitti. Hazan'ın kaşları çatıldı. Ama o başka birinin gelmesini bekliyordu.

DÖNÜM NOKTASIWhere stories live. Discover now